Mustazaflar Cemiyeti Van Şubesi, dünyadaki mustazafların çektiği acı, mağduriyet ve masumiyetlerine dikkat çekmek amacıyla, her yıl 16-23 Mart tarihlerinde çeşitli etkinliklerin düzenlendiği Dünya Mustazaflar Haftası münasebetiyle düzenlediği etkinlikle İslam coğrafyasında yaşanan zulüm ve mağduriyetlere dikkat çekildi.
Mustazaflar Cemiyeti Van Şubesi’nin ‘Dünya Mustazaflar Haftası’ münasebetiyle düzenlediği etkinlikte konuşmacı olarak katılan İTTİHAD üyelerinden Emrullah Uysal, İslam coğrafyasında yapılan zulümlere dikkat çekerek, “Allah’ın izniyle zafer yakıdır, Allah’ın izniyle İslam’ın güneşi yakındır, çünkü en zifiri karanlık fecrin doğduğu andır” dedi.
Halkın yoğun katılımıyla gerçekleşen program; Seyfullah Sığırta’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından, Grup Rahmet sanatçılarının birbirinden güzel ezgi ve ilahilerin seslendirmesiyle devam etti.
“4’üncü kısım mustazaflar izzeti zillete tercih etmişlerdir”
Programa konuşmacı olarak katılan Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) üyelerinden Molla Emrullah Uysal, Mustazaf ve müstekbirler arasındaki farkları sıraladı.
Uysal, 4 kısım mustazaftan söz ederek, birinci kısım mustazafın mazlum olduğunu sürekli hicret etmek istediğini ama imkânlarının olmadığını, ikinci kısım mustazafların da Müslüman olduğunu ancak içinde dünya sevgisi olduğunu, 3’üncü kısım mustazafların da Müslüman olmadığını ancak zilleti de kabul ettiğini belirterek, “4’üncü kısım mustazaflar zayıftır, güçsüzdür, sayıca azdırlar ve belki de bir avuçturlar ama izzeti zillete tercih etmişlerdir. Asla boyun eğmezler. İnsanlığın kurtuluşu için mücadele ederler. Gecelerini gündüzlerinekatarak, zalimlerin despotların zulmüne son verme adına mallarını, canlarını ve her şeylerini feda ederler. Üstad Bediüzzaman Hazretleri gibi. Çünkü o yıllarca zalimlere karşı başkaldırdı, boyun eğmedi, insanların imanlarının kurtuluşu için çaba gösterdi. Karşısında bir yangının olduğunu ve o yangının içerisinde Müslüman çocuklarının imanlarının gittiğini gördü. Bunlar için gecesini gündüzüne kattı ve asla zalimlere meyletmedi, boyun eğmedi. Şeyh Ahmet Yasinler gibi, Kafkas Kartalı Şeyh Şamiller gibi. Bu tür insanlar zafer elde edinceye kadar gecelerini gündüzlerine kattı ve mücadelelerinde başarılı oldu. Çünkü onlar Allah’u Teala’nın dediğini yerine getirdiler.” dedi.
“Müstekbirler tek başlarına zulmetmezler”
Konuşmasında müstekbirlerin tek başlarına değil, mazlumların ve işbirlikçilerin elleriyle zulmettiklerine dikkat çeken Uysal, “Biz mustazaflardan bahsettik. Bir de müstekbirler vardır. Müstekbirler kimlerdir? Yeryüzünde ellerine güç geçtiği zaman halklarına zulmedenler, insanlarına üstten bakanlar, insanları kendilerine köle kabul edenler, müstekbirlerdir. Fakat müstekbirler tek başlarına hiçbir zaman zulmetmezler. Bunların birkaç tane ayağı var. Bazen mazlumların eliyle zulmederler, bazen işbirlikçilerin elleriyle zulmederler, bazen de birilerinden yardım elde ederek zulmederler.” ifadelerini kullandı.
“Saddam Halepçe’yi ganimet olarak Amerika’ya servis etti”
Saddam’ın Halepçe katliamına Enfal adını verdiğini ve Amerika’ya ganimet olarak sunduğunu ifade eden Uysal, “Müstekbirlerin bir örneği Halepçe’dir. Halepçe halkı Müslüman bir halk, medreseleri, camileri olan bir halk. Bayanları tesettürlü bir halk, gençleri cami ve İslam sevdalısı bir halktır. Halepçe halkı Allah’ın diniyle yönetilmek isteyen bir halktı. Bu mazlum halkın karşısında zorba bir yönetim, Saddam’ın yönetimi gibi sosyalist ve komünist bir yönetim var. Saddam’ın kendisi sosyalist ve komünist Amerikancı bir adamdır. Bu adam Halepçe’nin etrafını aylarca sarıyor, Halepçe halkını aç bırakıyor ve aç bırakarak terbiye etmeye çalışıyor. Ancak onların samimiyeti, İslam’a ve Kur’an’a olan bağlılıkları onlara sabır dersini verdi. Aç kaldılar, susuz kaldılar fakat boyun eğmediler… Ve o zlim müstekbirler, Halepçe’de binlerce canı katlettiler. Bu katliamın adına da ‘Enfal’ bıraktılar. Biliyor musunuz Enfal nedir? Enfal, savaştaki ganimettir. Saddam Halepçe’yi ganimet olarak Amerika’ya servis etti.” diye konuştu.
“Zalimin zulmü yanına kar kalmayacaktır”
Uysal konuşmasında, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK’liler tarafından 33 mazlumun katledilip köyün ateşe verildiği Başbağlar Katliamı’ndan kesintiler aktardı.
Uysal son olarak, şu ifadeleri kullandı:
“Başbağlar Katliamı’nda yalnız iki kişi tutuklanıp cezalandırıldı. Ben soruyorum bu mazlumların ahını kim alacak? Elbette ki Allah’u Teâlâ alacak. Zalimin zulmü yanına kar kalmayacaktır. Bütün dünya zalimleri bunu bilsin ki, biz kimseye boyun eğmeyeceğiz, biz mazlumun yanında yer alacağız, biz dinimize sahip çıkacağız, Peygamberimize sahip çıkacağız. Kimsesizlerin kimsesi olacağız. Yeter ki ‘hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin’ ayeti kerimesini dinleyelim. Allah’ın izniyle zafer yakıdır, Allah’ın izniyle İslam’ın güneşi yakındır. Çünkü en zifiri karanlık fecrin doğduğu andır.” şeklinde konuştu.
Etkinlik Dünya Mustazaflar Haftası nedeniyle, hazırlanan sinevizyon gösterisi ve ardından program sunucusu Abdulvahap Akay'ın okuttuğu, Şeyh Ahmet Yasin’in “Allah’ım ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!” başlıklı duasıyla son buldu. (Yılmaz Sönmez-İLKHA)