Maltepe Üniversitesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde mücadeleleri, çalışkanlıkları ve başarılarıyla örnek olan, engel tanımayanların hikâyelerini üç kısa filmle ekrana taşıdı.
'Kendi Hikâyeni Yaz' sloganıyla hayata geçirilen filmlerde Tokat’ta psikiyatrist hekim olarak görev yapan Sare Aydın, Adana’da serebral palsili milli yüzücü Batuhan Uçar ve Ankara’da ressam Yusuf Akgün bedenlerindeki engelleri nasıl aştıklarını ve çevrelerinde bulanan insanlara nasıl moral kaynağı olduklarını kısa film aracılığı ile paylaştı.
"Engelleri ortadan kaldırmak bir hak ve adalet meselesidir"
Türkiye’de 8,5 milyona yakın engellinin olduğunu belirten Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, engellilerinde tüm bireyler gibi eşit haklara sahip olduğunu vurguladı.
Karasar, "Engelliler tüm diğer bireylerle eşit haklara sahip olmalıdır. Engelleri ortadan kaldırmak, bir hak ve adalet meselesidir. Engellilerimiz eşit haklar, itibar, yaşamlarını kimseye bağlı kalmaksızın yürütebilme ve toplumun bir parçası olma haklarına mutlak suretle sahip olmalıdırlar." ifadelerine yer verdi.
Bedenlerinde bulunan engelleri aşmak için mücadele veren ve mücadelede başarı elde eden Sare Aydın, Batuhan Eruçar ve Yusuf Akgün'ün engellere karşı vermiş oldukları mücadeleleri anlatıldı.
"En büyük hayalim doktor olmaktı"
Tokatlı bir ailenin 5 çocuğundan biri olan ve nedeni bilinmeyen bir hastalıktan dolayı doğuştan paraplejik, yani bedensel engeli nedeniyle tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda kalan Dr. Sare Aydın, okula gittiği ilk günden sonra hayatının değiştiği anlattı.
Sare, "En büyük hayalim doktor olmaktı. Çünkü hastalığım nedeniyle neredeyse evden çok hastanede zaman geçiriyordum. Ancak 11 yaşına kadar okula gidemedim. Kara tahtanın karşısına geçtiğim ilk andan itibaren harikalar oluştu. Sınıflarını atlayarak ilkokuldan mezun oldum. Yüksek bir puanla kazandığım liseyi de birincilikle bitirdim. Sıra çocukluk hayalimi gerçekleştirmeye gelmişti. Tıp fakültesinden mezun olan bir engelli olup olmadığını araştırdım ama bulamadım üstelik önyargılardan ve çevremi 'yapamazsın' demesinden korkuyordum. Bir öğretmenim 'bunun yolunu sen neden açmayasın, neden sen örnek olmayasın' sözü cesaretlendirdi. İlk tercihim Tokat’taki Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini kazandığım gibi, eğitimini de birincilikle tamamladım." ifadeleri kullandı.
"Hayatta olumsuzluklar her zaman var olacak. Engelim de benim bu yoldaki tümseklerimden bir tanesi"
En büyük korkusunun hastalardan yana olmasına rağmen hiç tepkiyle karşılaşmadığını söyleyen Dr. Aydın, psikiyatri bölümünde uzmanlığına devam ettiğini belirtti.
"Ben kendime ‘tekerlekli doktor’ derim. Bunu pediatrideki çocuk hastalarımdan biri söylemişti. Benim çemberi çevirmekten başka engelim yok. Bana engel koyan fiziksel koşullar. Fiziksel koşulları yapan da insanlar. Benim park yerime park ediyorlar. Hâlâ rampaların önüne park eden araçları görüyorum. Engelli lavaboları depo niyetine kullanılıyor, hâlâ kilitli. Dışarıdan bakınca benim hayatım zor görünüyor olabilir. Ama öyle olmuyor. Hiçbir zaman acınası, üzülesi bir hayat yaşamıyorum. Araba kullanabiliyorum, kendi işlerimi halledebiliyorum. Hayatta olumsuzluklar her zaman var olacak. Engelim de benim bu yoldaki tümseklerimden bir tanesi. Herhangi birimiz için yolda giderken tümseklerimiz olacak. Ben Sare’yim. Engelli Sare değilim. Hekim Sare’yim. Tekerlekli doktorum." dedi.
Serebral palsili hastası olduğu için okul hayatına 1 yıl geç başlayan Batuhan Eruçar, tedavi için gittiği hastanedeki doktorun tavsiyesi ile yüzme hayatına adım attı.
Beyin felci olarak bilinen serebral palsili, hastası olan Batuhan Eruçar, tedavi için gittiği hastanedeki doktoru tarafından yüzmeye yönlendirildi.
Annesinin desteği ile kısa süre içerisinde yüzmeyi öğrenen ve başarılar elde eden Eruçar, gittiği her yarıştan başarılar ile geri dönerken Adana’da ücretsiz yüzme dersleri vermeye başladığını vurguladı.
Eruçar, "Adana’daki tüm engellilerin yüzme dersini biz verdik. Buraya çok kişi tekerlekli sandalyeyle gelip, yürüyerek çıktı. Biz bunları gördükçe işimize daha çok sarıldık. 120 madalya, sayısız plaket ve uluslararası ödülün sahibi oldum. En değerli ödülüm ise Çanakkale Anzak Koyu Uluslararası Yüzme Yarışına tek engelli olarak katılıp Çanakkale Boğazı’nı binlerce kişiyle birlikte geçtikten sonra, birincilik kürsüsüne açık ara farkla çıkmam oldu." dedi.
"Ben engelli Batuhan değilim, sadece Batuhan’ım"
Liseden bilgisayar teknoloji bölümünden mezun olarak belediyede çalışmaya başladığını belirten Eruçar, 'ben engeli değilim Batuhan'ım' diyerek engellerin olmadığını vurguladı.
Eruçar, "Lisede Bilgisayar Teknolojisi Bölümünden mezun oldum. Belediyede işe başladım. Bana göre engel; bedenle değil. Benim yapamayacağım bir şey yok. Engelliler gününde yanıma gelip fotoğraf çektiriyorlar." diye belirtti.
Oyun oynamak için elektrik direğine çıkan Yusuf Akgün elektrik akımına kapıldığı için iki kolunu kaybetti.
"Önce ağzımla kalemi tuttum"
Hastanede zor anlar geçirdiğini ve ailesinin çok üzüldüğünü dile getiren Akgün, çocuk esirgeme kurumuna verildiğini ifade etti.
Akgün, "Benim için ölüm-kalım savaşı o gün başladı. Kollarını kurtaramadıkları gibi, bacakların da kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldım. Babam bacaklarımın kesilmesine izin vermedi. Beni hastaneden kaçırdı. Aylarca kimse görmesin diye kömürlüğe sakladı. Baktı ki olmuyor, devlet korumasına verilmem yönünde karar kılındı. Babam iki dakika çikolata alıp geliyorum, dedi. Anladım ama bir şey diyemedim. Sonra kapıdan çıktı. Çocuk Esirgeme Kurumuna verildim. Yetişkin olana kadar devlet korumasında kaldım. Hayat şartları her zaman sert oldu. Kendime inanmam gerekiyordu ve bir yarışa girdim. Benim daha çok çalışmam gerekiyor. Daha çok kendimi göstermem gerekiyordu. Önce ağzımla kalemi tuttum. Yüzme, atletizm, kickbox, görsel sanatlarda tiyatro, resim gibi alanlarda kendimi geliştirdim. Bir şeylere niyetlendiğim zaman yapmak istediğim her şeyi yaparım. Benim için hiçbir şey umutsuz değildir." dedi.
Bugüne kadar sayısız sergi açan, ödüller alan Akgün, lisansını moda ve tekstil üzerine tamamladıktan sonra, toplum çalışmaları alanında da yüksek lisans yaptı.
Akgün, "Rotamı kendim çizdim. Kimseye muhtaç olmamak, dik durmak ve kararlı olmak gerekiyor. Kendimize güven. Ben engelli Yusuf değilim. Sadece Yusuf'um. Sporuyla, insan ilişkileriyle, sosyal hayatıyla, eğitimiyle, her insanın yaşadığı şekilde, geldiği yaşa göre bir konum elde etmeye çalışan bir Yusuf Akgün'üm." ifadelerini kullandı.