Yükseköğretim Kurulu verilerine göre Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gören 7.5 milyona yakın öğrencinin sadece 47 bin 75’i engelli. Üstelik bu engelli öğrencilerin 42 bine yakını uzaktan eğitim görüyor.
Genetik geçişli tip 3 SMA hastası olduğu için tedavisi mümkün olmayan 19 yaşındaki Muhammed Hazar Tekin, hayat boyu tekerlekli sandalyeye mahkum kalacağını bilmesine rağmen hayata tutunmaya, okumaya devam ediyor.
Özel bir üniversitede Hukuk Fakültesini kazanan Tekin, SMA ile doğduğu günden bu yana mücadele etmesine ve zor günlerden geçmesine rağmen hep hukukçu olmak istediğini söyledi.
Okul ortamında ilk kez bir engelliyle birarada olanların alışma sürecinin oldukça zor olduğunu belirten Tekin, ilk günlerde arkadaşlarıyla kaynaşmasında bazı sıkıntılar yaşandığını ancak yavaş yavaş bu durumun yoluna girdiğini ifade etti.
Birçok kişinin engelliye nasıl davranması gerektiğini bilmediğini, kendisinin de iletişim kurma konusunda çekingen davrandığını söyleyen Tekin, "Karşılıklı alışma süreci bazen zor olabiliyor. Ancak iyi niyet her sorunu çözüyor." dedi.
Engelliler için en zor yaşam alanın okullar değil sokaklar olduğuna dikkat çeken Tekin, "Her zaman bir engel var. Bir rampanın önüne park edilen bir araç tüm gününüzü mahvedebiliyor. Adeta bir yere hapsolmuş oluyorsunuz. Bozuk yollar, yüksek kasisler nedeniyle akülü aracım zarar görüyor, giderek kullanmak zorlaşıyor. Binaların girişlerinde engellilere uygun rampalar yok. Olan rampalar standartlara uygun olmayabiliyor. Bu nedenle asıl engel sokakta." diye konuştu.
Engellilerin mutlaka hayatın içinde olması gerektiğine inandığını belirten Tekin, şu ifadelere yer verdi: "Biz ne kadar sokakta ve ne kadar hayatın içinde olursak, insanlar da o kadar çok bizi görecek ve bize nasıl davranmaları gerektiğini öğrenecek ve bize alışacak. Biz hayatın içinde var oldukça, kurumlar yaşam alanlarını bize göre tasarlamaya çalışacak. Bu nedenle her engellinin nerede yaşarsa yaşasın, sokağa çıkarak var olmaları ve oradaki sorunların çözümüne yardımcı olması gerekiyor."
İLKHA