Memur-Sen ve Eğitim-Bir Sen Gaziantep Şubesi Engelliler Komisyonu Başkanı Mehmet Yıldız, “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” münasebetiyle yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Yıldız, bu günün sadece bir kutlama günü olmadığını ve farkındalıkları artırma günü olduğunu belirterek, bu günün engellilikten ziyade engellenmekten kaynaklanan sorunlarla yüzleşme ve yüzleştirme günü olduğunu vurguladı.
Yaratılış ve yaşayış yönüyle insanların, eşitler ve adalet temelli bir hayatın özneleri olmak hakkına sahip olduklarını belirten Yıldız, “Biz, engelliliğin insana değil, insanın herhangi bir uzvuna ya da sistem tasarımına dönük bir tanımlama olduğunu kabul ederek bu yönüyle ‘engelli insan-birey’ tasvirini reddederek, engeli olan bireylere dönük eşitliği sağlayıcı, adaleti inşa edici çalışmalar, önermeler, talepler, itirazlar ve teklifler geliştirmeyi ‘engelsiz dünya’, ‘engelsiz Türkiye’ hedeflerinin ön şartı olarak görüyoruz.” dedi.
“İnsanca yaşamayı mümkün kılan günün ihtiyaçlarına sahip olmak istiyoruz”
Bütün insanların insan onuruna ve haklarına uygun çalışma şartlarına sahip olması gerektiğini ifade eden Yıldız, “İnsanca yaşamayı mümkün kılan günün ihtiyaçlarını, yarının hedeflerini birlikte karşılayan maaş ve ücret almalı, kapsayıcı sosyal güvenlik, kapsamı genişletilmiş toplu sözleşme, yasaklardan arınmış örgütlenme hakkına sahip olmalıdır. Bütün insanlar deyince ayrıca engeli bulunan insanlar demeye gerek olmadığına inanıyoruz. Bunlar eşit olmanın gereğidir. Adil olmak içinse engeli bulunan bireylerin ‘dezavantajlı’ ifadesini reddederek, pozitif ayrımcılık tespitine de çekince düşerek, ‘adalet için açığı-eksiği giderme sorumluluğu’ bakımından devletin ve bireylerin engeli bulunan bireylere dönük sakınma ve katkı sunma sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Pandemi engeli bulunan bireyleri de etkilemekte”
Devletin, vergiden, harca, sosyal haktan, yardıma, istihdam sayısı ve biçiminden, yönetme ve üretme fırsatlarına katkı sunmayı bir hukuki zorunluluk olarak hem yasamada hem uygulamada hayata geçirmesi gerektiğini belirten Yıldız, “Yine devlet engeli bulunan bireyleri, engelin niteliğine göre belli konularda istisna, muafiyet kapsamına almalı, özel teşvik ve destek uygulamalarıyla sakınma, koruma ve katkı sunma reflekslerini, insani kalkınma hassasiyeti olarak sürekli diri tutmalıdır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini sarsıcı bir şekilde hissettiğimiz Coronavirus ve neden olduğu pandemi engeli bulunan bireyleri de etkilemekte, olağanını, normalini ve rutinini değiştirmekte, sağlığın korunması noktasında tehdit üretmektedir. Bu gerçekten hareketle pandemi gerekçeli kısıtlar ve tedbirlerde engeli bulunan bireylere mahsus hükümlerin, hatta münhasır genelge içeriklerinin oluşturulmasını zorunluluk olarak görüyoruz. Bu vesileyle kamu görevlileri özelinde engeli bulunan emekçi bireylerin dönüşümlü mesai, mesaiden muaf tutulma, evden-uzaktan çalışma gibi tedbiri ve arızi yöntemlerden yararlandırılmasında uygulamaya dair genellik ve eşitliğin sağlanmasını öneriyor ve önemsiyoruz.” diye konuştu.
“Engeli bulunan bireylerin kendilerine ve temsilcilerine söz hakkı tanınmalı”
10 milyona yakın engeli bulunan bireyin yaşadığı Türkiye’de, bu alana mahsus çalışmaların, yasama ve uygulama içeriklerinin özel bir önem ve değere sahip olduğu kanaatinin oluşması ve oluşturulması gerektiğini belirten Yıldız, şunları söyledi:
“Engel durumu ya da engellilik hali sosyal hayata, çalışma hayatına, politik ve demokratik hayata katılımı imkansızlaştıran, zorlaştıran bir sebep olmaktan bütünüyle çıkarılmalı, bunu sağlayacak şekilde hayatın bütün alanlarına tam, etkin, eşit ve adil katılımın gerçekleşmesini sağlayacak hüküm ve sistemler, mevzuat ve uygulamaların ivedililikle hayata geçirilmesini talep ediyor ve bekliyoruz. Bu insana hizmeti esas alan, insanı insanca yaşatmaya odaklanan, devletin yaşamasını insanın yaşamasına kodlayan medeniyetimizin, inancımızın hepimize yüklediği asli sorumluluktur. ‘Engelsiz hayat’, ‘engelsiz Türkiye’ ve ‘engelsiz dünya’ engeli bulunan bireylerin beklentisinin karşılanmasından ziyade insan olma sorumluluğunun, gereğinin yapılması olarak ele alınmalı, bütün bu hedefler insan onuruna, haklarına ve bizatihi insana değer vermenin vasat eşiği olarak kabul edilmelidir. Kamu hizmetlerinin bütününde, kamu yönetiminin bütün evrelerinde kamu odaklı etki, karar ve analiz süreçlerinde engeli bulunan bireylerin kendilerine ve temsilcilerine söz hakkı tanınmalı, katılım imkan ve fırsatları oluşturulmalı, katkıları yok sayılmamalıdır.”
“Merhamet ve yardım temelli bakıştan eşitlik ve adalet temelli bakış ve uygulamaya geçilmeli”
Yıldız, “Özellikle ve kesinlikle insanın kendisini gerçekleştirmesinin ve geliştirmesinin yegâne yöntemi olan eğitim konusunda hem genele hem de münhasır niteliklere yönelik her kademe ve türde eğitim imkan ve fırsatının sağlanması temel bir sorumluluk ve zorunluluktur. Benzer şekilde yönetime katılma, politika belirleme, siyasi paradigmaya yön verme noktasında engeli bulunan bireylerin ‘diğer’ ya da ‘öteki’ nitelemesine maruz bırakılmaması da insana değer verme ölçütü olarak kabul edilmelidir. Merhamet ve yardım temelli bakıştan eşitlik ve adalet temelli bakış ve uygulamaya geçilmesi, buna dair bütün çabaların, çalışmaların ve arayışların önemli görülmesi de son derece hassas bir ayraçtır. Bu çerçevede; insanın hayatını kolaylaştıran, hayatla temasını artıran, hayatın içine katan, hayatın kenarında bırakmayan yaklaşımları ‘ihsan’ olarak değil ‘önce insan’ bakışından beslenen ‘irfan’ kapsamında değerlendiriyoruz. Milletimizden ve devletimizden de bu bakış üzerinden sorumluluk almasını ve gereklerini yapmasını bekliyoruz.” dedi.
“Bilinçle ve erdemle, engelleyen bakışı engellemeliyiz”
“Bizler, engellilik konusunu bir insan vasfı olarak değil, insan haklarına ilişkin bir kompartıman olarak görüyoruz” diyen Yıldız, “Engelliliği ortadan kaldırmak ya da imkansızlaştırmak mümkün değil, fakat engelleyici bakışı, engelleyen mevzuatı, engel üreten hukuku ortadan kaldırmak imkan dâhilindedir. ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne ve engeli bulunan bireylere, engelsiz yaşamı engelleyenlere, engelsiz yaşamı, ülkeyi ve yer küreyi mümkün hale getirenlere dair sesimizi, sözümüzü, yazımızı kullanmayı gerektiren birçok konu var. Fakat çok temel bir söylemle ve hedefle, güne ve engelliye bakışımızı yansıtmakla yetinmeyi doğru buluyoruz. Bu bakışla, engeli bulunan bireylerin, kamu görevlilerinin, insan onuruna uygun çalışma şartlarına ve mali, sosyal, özlük haklarına sahip olması, hak temelli bakış açısıyla yöneten ve karar üreten kamu yönetimiyle muhatap olması, çalışmaların yapılması noktasında bu yılın ve günün milat olmasını, ‘herkes için engelsiz dünya’ temennilerimizin karşılık bulmasını umut ediyor, ‘bilinçle ve erdemle, engelleyen bakışı engelle’ diyoruz.” diye konuştu.
Yıldız, Memur-Sen Engelliler Komisyonu olarak taleplerini ise şu şekilde sıraladı:
-Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan engeli bulunan personelin, çalışma şartları, istihdam şekilleri, görevde yükselme imkan ve fırsatları, demokratik katılım hakları iyileştirilmeli, artırılmalı ve geliştirilmelidir.
-Malulen emeklilikte bağlanacak emekli aylığı tutarı ile emekli ikramiyesinin 25 yıl esas alınarak ödenmesi, emekli aylığının tutarının, en son alınan görev maaşının yüzde 85’inden az olmaması sağlanmalıdır.
-Maluliyete ve engelliliğe dair sağlık raporu uygulamalarında sağlık kurullarının tekleştirilmesi, işlemlerin hızlandırılması yönünde düzenleme yapılmalıdır. Rapora itiraz süreçlerinde bireylere zaman ve mali kaynak bakımından külfet üreten uygulamalar kaldırılmalıdır.
-Engeli bulunan bireylerin sosyal hayata uyumu ve katılımı noktasında son derece önemli olan protez, ortez ve yardımcı araç-gereçlerin teminine, kullanım süresine, fiyatlamasına ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan tutar ve oranlara yönelik külfet azaltıcı, hak artırıcı düzenleme yapılmalıdır.
-Sağlık uygulama tebliğine ilişkin komisyonlarda, çalışmalarda, sağlık kurullarında ve buna dair iş, işlem ve karar üreten kurum ve kuruluşlarda yetkili konfederasyon temsilcisi sıfatıyla engeli bulunan bireylerinde temsilinin sağlanması gereklidir.
-Engellilere yönelik eğitim sorunları ve çözüm önerileri, yanlış mesleki eğitim ve istihdam sistemleri, engellilik tespitlerinde erken teşhis ve genetik uzmanlığı, analizleri, özellikle mutant ve mutasyona uğrayan bireylerde kök hücre tedavisine önem verilmesi, engelliler için teknolojik işlemler sadece tıp sektöründe değil, diğer alanlarda da fayda sağlayacak şekilde irdelenmesi, engellilerin ulaşım araçları ile imtihanından başarı ile çıkması için daha çok gayret gösterilmesi, downsendromu ile ilgili yanlış uygulamaların, ifadelerin tekrar gözden geçirilmelidir.
-İşitme engeli bulunan bireylerin dil gelişiminin sağlanması ve bu konuda eğitmen sayısının yeterli düzeye ulaşması noktasındaki eksiklik dikkate alınarak, gerekli tedbirler alınmalıdır.
-ÖTV muafiyetine ilişkin yeniden düzenleme yapılarak, 303 bin 200 TL tutarındaki sınırlama artırılmalı, kararın alınmasına yönelik çalışma, muafiyet süre sınırının arıtılmasıyla birlikte sınırlama tutarı artırılmalıdır.
-Kamu kurum ve kuruluşlarında sağlanan servis hizmetinin, engeli bulunan bireyler yönüyle kullanılabilirliği sağlanmalıdır.