Görme engelli Eğitimci-Yazar Halis Karalay, Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Sabahattin Zaim Konferans Salonunda "Moral, Özgüven ve Motivasyon" temasıyla gerçekleştirilen konferansa katılarak öğrencilere hitaben bir konuşma yaptı.
Konuşmasında yaşamından örnekler vererek eğitim hayatında yaşadığı zorlukları öğrencilerle paylaşan Eğitimci-Yazar Karalay, engelinden dolayı asla Allah’a isyan etmediğini ve sürekli mücadele ettiğini söyledi.
Karalay, "Ben gözlerim görmüyor diye asla Allah’a isyan etmedim. Zorluklar yaşadım. Fakat her zaman için mücadele ettim. Eğitim hayatıma başladığımda ilk başlarda görme engelliler sadece müzik işini yapabilirler diye bize müziği öğrettiler. Ben 2’nci sınıfta piyano çalmaya başladım. Yine 5’inci sınıfa geldiğimde batı tipi klasik piyano dersleri aldım. Şimdi yaklaşık 10 kadar müzik aleti çalabiliyorum. En çok severek ud ve piyano çalıyorum." dedi.
Engelli bireylerin toplumla imtihan olduğunu belirten Karalay, "Engellilerin dışında herkes engellilerin sadece kendi engelleri ile imtihan olduğunu düşünüyor. Öyle değil mi? Engelliler gidip sağa sola çarpıyorlar. Gözleri görmüyorsa, kulakları duymuyorsa sıkıntılar yaşıyorlar. Hayır, toplum engelliler ile imtihan halindedir. Bu çok normal bunu anlıyoruz. Fakat engelliler de toplumla imtihan halindedir." diye konuştu.
"Engelliler hakkında bilgilenmek, kabullenmek ve bakış açımızı değiştirmek zorundayız"
Engellileri tanınması ve onlara karşı olan bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Karalay, "Bizim bilgimiz ve ilgimiz ister olsun ister olmasın, dünyada engelliler diye bir insan kitlesi var. Gözümüzü kapayarak sadece kendimize gündüzü gece yaparız. Biz o insanları görmezsek tozu halının altına süpürmüş oluruz. Bunun için engelliler hakkında bilgilenmek, kabullenmek ve bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Normalin zıddına bize anormal dedirten sebep zihnimizdeki kalıplardır. Bu konferanstan sonra normal olmayan şeylere anormal demekten vazgeçelim. Bunun yerine farklı diyelim. Farklı ile anormal arasında çok fark vardır. Engelliler toplum içinde azınlık durumundadırlar. Engelliler azınlık oldukları için anormal değillerdir. Onlara anormal dersek onları dışlamış oluruz. Onlar sadece farklı insanlardır." şeklinde konuştu.
Karalay, "Engellileri hor ve hakir görmek, onları dışlamak bir kere sadece engellilere değil, engellilerin sanatkârına da yanlış yapmak demektir. Engellilerin yaşadığı problemlerin çoğu toplumun onları yeteri kadar tanımamasından kaynaklanıyor. Aslında engellilerin yaşadığı bu problemlerin büyük bir kısmı çözülebilir problemlerdir." dedi.
"İlgi gösterilmediği günlerde kaybettiğiniz işitme engellilerin hesabını kim verecek?"
Türkiye’de henüz kabartma harflerle yazılan Kur’an-ı Kerim olmadığı zamanlarda sokaklarda kabartma harflerle yazılan İncillerin dağıtıldığını söyleyen Karalay, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir gün yürüdüğümde bana bir kitap hediye edildi. Eve gidip kitabı okuduğumda kabartma harflerle yazılmış bir incil olduğunu fark ettim. O zamanlarda Türkiye’de henüz kabartma harflerle yazılan Kur’an-ı Kerim bile yoktu. Allah aşkına artık uyanalım. Allah aşkına birazcık toparlanalım. Bu işlere de bir el atalım. İşitme engelli kızlar yıllarca, ‘Açık giyineceksiniz. Tabii ki ojenizi, boyanızı yapacaksınız. Siz de hayatı yaşayacaksınız. Mutlu olacaksınız.’ diye diye kandırıldılar. Fakat şimdi gittiğim yerlerde görüyorum ki işitme engelliler ilahi söylüyorlar. İşaret diliyle Kur’an meali okuyorlar. Peki, o ilgi gösterilmediği günlerde kaybettiğiniz işitme engellilerin hesabını kim verecek?"
Konferans soru-cevap kısmının ardından son buldu.
İLKHA