Son üç yıldır, koronavirüs salgını, ardından 6 Şubat'ta yaşanan deprem felaketi sebebiyle Ramazan ayını biraz buruk geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 bin canı toprağa vermenin acısını yaşadıklarını belirtti.
Depremde ebediyete irtihal eden tüm vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, inanç gereği depremlerde, sellerde, yangınlarda insan iradesini aşan afetlerde vefat edenlerin hükmen şehit sayıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenlerin şehitlerle haşrolacağını, Allah'ın onlara en büyük mükâfatını ebedî âlemde vereceğine yürekten inandıklarını vurguladı.
Üst üste yaşadıkları deprem felaketinin büyüklüğünü tarife, kelimelerin yetersiz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bilim insanları, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7,7 ve 7,6 gücündeki depremleri asrın doğal afeti olarak tanımlıyor. O geceyi bizzat yaşayanlar, depremlerden sonra bölgeye intikal edenler, asrın afeti ifadesinin ne kadar doğru bir tespit olduğunu kabul ediyor. Bilhassa, bazı yerleşim yerlerindeki vatandaşlarımız yaşadıklarını kıyamet benzetmesiyle ifade ediyor. Depremler dolayısıyla bölge genelinde son güncellemelere göre toplam 872 bin bağımsız kısımdan oluşan 311 bin bina kullanılamaz hâle geldi.
Depremden hemen sonra tüm illerimize yaptığımız ziyaretlerde bu gerçeği yerinde tespit ettik, yıkımın büyüklüğünü bizzat gözlerimizle gördük. Aynı şekilde milletimizin tüm imkânlarıyla, devletimizin tüm kurumlarıyla ilk andan itibaren deprem bölgesine koştuğuna da şahit olduk. Şüphesiz, böylesine büyük yıkıma yol açan bir afetle mücadele sırasında, insan iradesini de aşan bazı hususlar çıkabilmektedir."
"Hayırlı bir iş yapmak yerine iftira atanları hırslarıyla baş başa bırakıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek çetin kış şartlarının gerekse depremin 11 ili birden etkilemesinin, çalışmaları zorlaştırdığının bir gerçek olduğunu ama devletin tüm imkânlarını deprem bölgesi için seferber ettiğinin de inkârı mümkün olmayan bir başka hakikat olduğunu dile getirdi.
Başta Diyarbakır olmak üzere depremin vurduğu iller ve depremzedelerin bunun en yakın şahidi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Deprem turisti misali, burada birkaç gün arzıendam ettikten sonra sırra kadem basanların hezeyanlarını özellikle dikkate almıyoruz. Bir derde derman olmak, bir mağdurun elinden tutmak, hayırlı bir iş yapmak yerine iftira atanları kendi hırslarıyla baş başa bırakıyoruz. Milletimiz, bizim nasıl bir fedakârlıkla çalıştığımızı gayet iyi biliyor. Milletimiz, aynı şekilde deprem yıkıntıları üzerinde siyaset yapanları, siyasi rant elde etme peşinde koşanları da çok iyi biliyor. Bunlar daha önceki tüm afetlerde yaptıkları gibi geldiler, konuştular, enkaz önünde poz verdiler, daha sonra da deprem bölgesini gündemlerinden tamamen çıkardılar. Kendi yönetimleri altındaki şehirlerde deprem yaşandığında bile bunlar, mağduriyetleri giderecek hiçbir adım atmadılar. Dikkat ederseniz, şimdi de aynı umursamaz tavrı sergiliyorlar. Asla yapmadıkları, hiçbir zaman da yapamayacakları afaki vaatlerle depremzede kardeşlerimizin umutlarıyla oynuyorlar. Biz ise nasıl daha önceki sel, deprem, yangın afetlerinde millete verdiğimiz tüm sözleri tuttuysak burada da canla başla çalışıyoruz."
"Diyarbakır'da toplam 18 bin 860 konut ve köy evi yapılacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'ın yaralarını sarmak için tüm kurumlarla belediyelerle sivil toplum kuruluşlarıyla hayırseverlerle ihtiyaçları gidermenin mücadelesini verdiklerini ifade etti.
Ramazanın ilk haftasında birçok ili ziyaret ettiklerini, depremzedelerle oruçlarını açtıklarını, deprem mağdurlarına yalnız ve asla sahipsiz olmadıklarını hissettirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son olarak dün Malatya'da, bugün de Diyarbakır'da deprem konutlarımızın temel atmalarını gerçekleştirdik. İnşallah burada da toplam 16 bin 500 konut ve 2 bin 360 köy evi inşa edeceğiz. Diyarbakır'da toplamda 18 bin 860 konut ve köy evi yaparak sizleri yeni yuvalarınıza kavuşturacağız. Depremin tüm izlerini silinceye, hayat şehrimizde tamamen normale dönünceye kadar şehrimizden ayrılmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldikleri andan beri hep vatandaşlar için çalıştıklarını, 85 milyonun tamamının ebedi ve ezeli kardeşliğini güçlendirecek sayısız adım attıklarını belirtti.
Batıda hangi hizmetler varsa, batıdaki vatandaşlar hangi standartlarda yaşıyorsa aynı iklimi Diyarbakır'da da tesis ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iklimin zedelenmesine kesinlikle müsamaha göstermeyeceklerini vurguladı.
"Sizlerden 14 Mayıs'ta geleceğinize sahip çıkmanızı bekliyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bölgemizden terörün karanlık gölgesi kalktıkça hamdolsun şehirlerimiz huzur buluyor, rahata eriyor, yatırımla hizmetle istihdamla topyekûn bir kalkınma hamlesiyle tanışıyor. Benim Diyarbakırlı kardeşlerim artık bu şehrin güzelliklerini doya doya yaşıyor, daha fazla teneffüs ediyor. Çocuklarımız sokaklarda özgürce koşturuyor, oyun oynuyor. Gençlerimiz geleceklerine çok daha güvenle bakıyor. Diyarbakır, son 40 yılda hiç olmadığı kadar huzur ve emniyet içindedir. Hiç endişe etmeyin, nasıl bugünün Diyarbakır'ı dünkünden daha iyi ise daha güvenli ise yarının Diyarbakır'ı da bugünkünden daha müreffeh olacaktır.
Siyaset ve toplum mühendislikleriyle ülkemizi yeniden 80'lerin ve 90'ların istikrarsızlık iklimine sürükleme girişimlerine, böyle bir sonuca varamayacaklardır. Bunun teminatı bu kardeşinizle birlikte AK Parti'dir, Cumhur İttifakı'dır. Bunun teminatı son 20 yıldır hayata geçirdiğimiz reformlardır. Bunun teminatı terör örgütleriyle destekçileriyle ve sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerle mücadeledeki kararlılığımızdır. Kürt kardeşlerimizi iki Kürt düşmanı, demokrasi düşmanı yapının; CHP ve HDP zihniyetinin insafına asla bırakmayacağız. Türkiye'nin 20 yılda elde ettiği hiçbir demokratik kazanımlarından geriye gidişe de müsaade etmeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, "Sizlerden 14 Mayıs'ta geleceğinize sahip çıkmanızı bekliyorum. Sizlerden birliğimiz, dirliğimiz ve istikbalimiz üzerine yapılan kirli ve sinsi hesapları bozmanızı istiyorum. Gelin 14 Mayıs'ı, Türkiye Yüzyılı'nın dönüm noktası yapalım diyorum. Gelin Cumhuriyetimizin ikinci asrını beraber inşa edelim diyorum. Diyarbakır'ın, 14 Mayıs'ta bu samimi çağırımıza çok güçlü bir destek vereceğine yürekten inanıyorum." sözleriyle tamamladı.