Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca online olarak düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üye ve Gözlemci Ülkeleri Diyanet İşleri Bakanları/Başkanları/Başmüftüleri İstişare Toplantısı'na video mesaj gönderdi.
Kur'an-ı Kerim'deki, "Onların işleri aralarında şura iledir." ayetine ve Hazreti Muhammed'in "Allah istişareyi ümmetim için bir rahmet kıldı." Hadis-i şerifine atıfta bulunan Erdoğan, içinden geçilen bu sancılı ve imtihanlarla dolu dönemde, Müslümanların birbirini daha fazla dinlemesi, daha sık fikir alışverişinde bulunması gerektiğine inandığını söyledi.
"Alimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok önemli"
Erdoğan, "Bu tarz toplantılar, birbirimizi daha iyi anlamamıza imkan vermenin yanı sıra meselelerimizi özgürce konuştuğumuz çok kıymetli platformlardır. Bilhassa inancımızda 'Peygamberlerin varisleri' olarak tavsif edilen siz alimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok önemlidir. Görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakıp, çeşitli zeminlerde istişare kültürünü yaygınlaştırdığımız ölçüde sıkıntılarımıza çözüm üretebiliriz." dedi.
"Farklılıklardan ziyade ortak noktalara, ortak meselelere yoğunlaştığımız müddetçe sorunların üstesinden gelebiliriz." diyen Erdoğan, "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.' ikazına uygun şekilde saflarımızı sıklaştırdığımız, birbirimize kenetlendiğimiz sürece dünya ve ahiret saadetine kavuşabiliriz. Buradaki her bir kardeşimin tecrübesinin, tavsiye, tespit ve eleştirilerinin, şahsım başta olmak üzere Türkiye'deki tüm dostlarınız için çok değerli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Sizlerden omuzlarınızda taşıdığınız yükün ağırlığıyla mütenasip olarak, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan, cihanşümul kardeşliğimizi güçlendiren kararlara imza atmanızı istirham ediyorum." ifadelerini kullandı.
Müslümanların terörden açlığa, cehaletten gelir adaletsizliğine, iç kavgalardan tefrikaya pek çok çetrefil sorunla yüzleştiğini söyleyen Erdoğan, Yemen'den Suriye'ye, Afganistan'dan Libya'ya gönül coğrafyasının birçok bölgesinde maalesef kan, gözyaşı ve istikrarsızlığın kol gezdiğini söyledi.
"Irkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik İslam alemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir"
Asırlar boyunca insanlığa ışık tutan ilim, hikmet ve barışla anılan kadim İslam beldelerinden, bugün ne yazık ki feryatların yükseldiğine dikkat çeken Erdoğan, "Dünya genelinde her gün ortalama bin Müslüman kardeşimizi teröre veya şiddete kurban veriyoruz. Bilhassa ırkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam alemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir. Ölenin de öldürenin de 'Allah-u Ekber' dediği bir tabloyu bizim kabul etmemiz, içimize sindirmemiz asla mümkün değildir. 'Haksız yere bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek' olarak kabul eden bir dinin mensupları katliam yapmaz, yapamaz. Peygamber Efendimiz bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini tanımlarken 'Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir' diyerek, gayet net sınırlar çizmiştir." diye konuştu.
"Müslüman olmak, alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu Nebi'ye ümmet olmak bize şeref olarak yeter"
Erdoğan, şöyle devam etti: "Şayet bugün Müslümanlar kardeş kavgasına tutuşmuşsa bunun sebebi Veda Hutbesi'ndeki 'Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın.' emrine riayet edilmemesidir. Şayet bugün Müslümanlar Irak'tan Yemen'e etnik ve mezhep temelli kavgalarla tüm enerjilerini tüketiyorsa bunun en büyük nedeni Efendimizin 'Sıkı tutunun' buyurduğu Kur'an ve sünnetten uzaklaşmamızdır. Daha önce ifade ettiğim gibi bizim ne Sünnilik ne de Şiilik diye bir dinimiz vardır; bizim dinimiz İslam'dır. Müslüman olmak, alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu Nebi'ye ümmet olmak bize şeref olarak yeter. Allah'a kulluğun dışında bir paye arayan kimse büyük bir gaflet içindedir. Biz üstünlüğün malda, mülkte, ırkta değil; takvada olduğuna inanıyor, böyle iman ediyoruz."
"Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk, Kürt, Arap, Farisi diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz"
İslam toplumlarını içten içe kemiren fitnelerin ortadan kaldırılmasında, siyasilerle beraber özellikle alimlere çok önemli görevler düştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun için öncelikle Allah'ın ipine sımsıkı sarılacak, fitneye düşmeyecek, kardeşliğimize asla halel getirmeyeceğiz." dedi ve şunları ekledi:
"Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk, Kürt, Arap, Farisi diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Birbirimizi etnik kimliğinden, kabilesinden, ırkından dolayı değil; sadece ve sadece Allah için, Allah'ın rızası için seveceğiz. Günlük siyasi tartışmaların ümmet bilincimizi gölgelemesine, aramızdaki kardeşlik hukukunu zedelemesine asla izin vermeyeceğiz. Unutmayalım ki 'Kainat boşluk kabul etmez.' Hak ve hakikatin geri çekildiği yeri hemen batıl işgal eder.
Özellikle dini konularda boşluğun sonu, dünya ve ahirette hüsrandır. İnsanlar, dini alandaki susuzluklarını, sahih kaynaklardan gideremezlerse DEAŞ, FETÖ, El Şebab, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, İslam'a mugayir sapkın yapıların pençesine düşeceklerdir. Bugün sosyal hayatta yüzleştiğimiz pek çok problemin gerisinde İslam'ın doğru bilinmemesi ve doğru anlaşılmaması vardır. Dinimizin cihanşümul ilkeleri ile hayatın gerçeklikleri arasında güçlü ve muhkem bir bağ kurulması bu bakımdan çok mühimdir. Ülkelerimizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyurulması büyük önem arz ediyor. Yeni medya araçlarını kullanarak bu konuda hepimizin gayret sarf etmesi gerekiyor."
"Pasif, pısırık, korkak, iddiasız bir Müslüman vatandaş profili hedefleniyor"
Müslümanların içinde bulunduğu bu üzücü manzaranın, emperyalistlere ve İslam düşmanlarına cesaret verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam'ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen 'Fransız İslam'ı', 'Avrupa İslam'ı', 'Avusturya İslam'ı' gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un başını çektiği bu tür girişimlerin esas gayesi, İslam'la ve Müslümanlarla hesaplaşmaktır. 'Aşırılıkla mücadele' kisvesi altında terörle mücadeleden ziyade; zulme tepki vermeyen, zalime ses çıkarmayan pasif, pısırık, korkak, iddiasız bir Müslüman vatandaş profili hedefleniyor."
Dinin sadece evde yaşandığı, sokakta, iş yerinde, çarşıda, sosyal hayatta dine, dini prensiplere ve dini sembollere müsaade edilmediği İslam karşıtı bir sistemin kurulmak istendiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dinin devlet eliyle kontrol edildiği, baskı altına alındığı, çok daha vahimi, biçimlendirilmeye çalışıldığı bu sistemin adı demokrasi değil, totaliterliktir. Hiçbirimizin, hiçbir Müslüman ülkenin böyle bir hadsizliğe rıza göstermesi mümkün değildir. Dışarıdan sistemli şekilde yürütülen saldırılar, içerden bu saldırılara zemin hazırlatan hatalar, dinimizin ruhuna asla nüfuz edemeyecektir." diye konuştu.
Erdoğan, "Dinin alanını genişletmek veya daraltmak gibi özden uzak girişimler yerine, dinin özünü anlamaya ve idrak etmeye yönelmek, yeni kapıların açılmasını muhakkak beraberinde getirecektir. Ümmetin ve yeryüzünün umudu olarak gördüğüm siz değerli alim ve münevverlerimizin bu konuda da öncü bir rol üstleneceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken iştirakleriniz için her birinize tekrar teşekkür ediyorum. Rabb'im, bizleri Kur'an'ın ve Sünneti Seniyye'nin aydınlık yolundan ayırmasın diyor, sizleri bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum." şeklinde konuştu.