AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin PKK/PYD'ye verdiği destek ile ilgili, "Amerika bayraklarıyla terör örgütleri bu bölgede şu anda cirit atıyorlar, bunu neyle izah edeceğiz? Sayın Başkan bize diyor ki ‘Bizi bu kadar eleştirmeyin.’ Tamam, ama biz stratejik ortak olduğumuza göre, bir stratejik ortak stratejik ortağına böyle bir şeyi nasıl yapar?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin "terörle mücadele" konusundaki kararlılığını anlamak istemeyenler için Zeytin Dalı Operasyonu'nun açık bir ikaz, fiili bir örnek olduğunu söyledi. Güvenlik güçlerinin "terör örgütü" mensuplarının yıllardır hazırladıkları 90 santimlik betonla kaplı sığınakları, kazılmış tünelleri, kurulmuş tuzakları birer birer imha ederek güvenli bir şekilde ilerlediğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri ısrarla bize, 'Bu operasyon kısa sürsün, sınırlı olsun.' diye güya telkinde bulunuyor. Ben de o birilerine telefon görüşmelerinde özellikle söyledim; 'Eğer biz devlet olarak sahip olduğumuz askerî gücü hoyratça kullanmaya kalksak, tanklarımızla, toplarımızla, uçaklarımızla, helikopterlerimizle önümüze gelen her şeyi dümdüz edip geçsek, bu operasyon birkaç günlük iştir.' Ama biz en az kendi askerlerimizin emniyeti kadar karşımızdaki güçlerin kalkan olarak kullanmaktan çekinmediği masum sivillerin can ve mal güvenliğini de hesaba katıyoruz. Çünkü biz Afrin’i işgale gitmiyoruz, tam tersine orayı terör örgütlerinden temizleyerek asli sahipleri için yaşanabilir bir yer hâline getirmeye çalışıyoruz. Nasıl Er-Rai, Cerablus, El-Bab, bu bölgedeki 2 bin kilometrekarelik alanı, 100 bin insanın tekrar topraklarına, evlerine dönerek yerleşmelerine imkân sağladıysak, işte Afrin’de de aynısını yapacağız. Bizim ülkemizde 3,5 milyon mülteci var. Biz bu mülteci kardeşlerimizin kendi topraklarına dönmesini sağlayacağız. Afrin’deki bu mücadele bunun içindir, İdlib’deki bu mücadele bunun içindir. Bunu bilmeyen Batı, bunu da öğrensin. 3,5 milyon mülteci Suriye’den bize geldi. Acaba size ne kadar mülteci geldi? Acaba ülkenizde ne kadar mülteci var? Biz topraklarından, evlerinden ayrılmış olan bu insanlara tekrar topraklarına dönebilmelerinin şu anda yollarını açıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyin böylesine açık bir şekilde gözler önünde bulunduğu bir ortamda, Türkiye’yi örtülü veya aleni tenkitlerle, hatta tehditlerle yolundan döndürmeye çalışanların saflarını "terör örgütünün" yanı olarak belirlemiş olduklarını belirtti. Harekâtın kısa sürmesini isteyenlere yönelik olarak da “Daha yedi gün oldu ya. Afganistan ne kadar sürdü? Yaklaşık 20 yıl. Irak ne kadar sürdü? Yaklaşık 18 yıl, hâlâ oradasınız. Libya ne kadar sürdü? Mali, Ruanda, buralar ne kadar sürdü? Bize bu aklı verenler biraz da kendileri kullansalar ne olur?” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de operasyon yapan diğer ülkelere böyle bir çağrı yapılmadığını, iş Türkiye’ye gelince böyle bir aceleciliğin ortaya çıktığını vurguladı.
"Bir stratejik ortak stratejik ortağına böyle bir şeyi nasıl yapar?”
Suriye’de herkesin ortak meselesi "terörle mücadele" ise, bu konuda Türkiye’nin engellenmeye çalışılması değil desteklenmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliğinin, PKK’yi "terör örgütü" ilan ettiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda o kadar bir akıl tutulması var ki bunlarda, bir taraftan PYD’yi, YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmeye başladılar. Kendilerine bütün belgeleri, bilgileri, her şeyi veriyoruz. Fakat bir taraftan da silahlar gene onlara akıtılıyor. Bu ne menem iştir. Bir taraftan 'PKK terör örgütü diyeceksin', kendi vatandaşlarınız kollarda kokartlar, hatta en büyük üzüntümüz; Amerika bayraklarıyla bu terör örgütleri bu bölgede şu anda cirit atıyorlar, bunu neyle izah edeceğiz? Sayın Başkan bize diyor ki ‘Bizi bu kadar eleştirmeyin.’ Tamam, ama biz stratejik ortak olduğumuza göre, bir stratejik ortak stratejik ortağına böyle bir şeyi nasıl yapar?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, ‘Türkiye şu anda kendisine yapılan bu taarruzlarda haklı olarak kendi hukukunu korumaktadır.’ diyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e de teşekkür etti. “NATO Genel Sekreteri bunu ifade ederken bunu açıklarken, acaba niçin Amerika bu işlerden bu kadar uzak duruyor?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptıkları telefon görüşmesine değindi. Türkiye’deki Amerika karşıtlığından bahsedildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle olmasını kendilerinin istemediğini, bu işleri Amerika’yla beraber yürütmek istediklerini ifade ederek, “Ama 5 bin TIR, 2 bin kargo uçağı, bu kadar silahı buraya getirdiğinde benim milletim şunu soruyor: 'Bu silahlar buraya niçin geliyor? Bu silahlar kim için geliyor? Peki, bu silahlar kime karşı kullanılmak üzere buraya geliyor?' Yani bizim vatandaşımızın bu soruları sorma hakkı yok mu?” şeklinde konuştu.
Amerikan halkının da vergilerinin bu şekilde harcanmasını sorguladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başkan da 'Biz bu kadar ekonomimizi güçlendirmeyi, bu silahları buralara göndermek için mi yaptık.' diye de bunu bizzat bana kendisi söyledi. Ama şimdi bakıyorum, o zaman bin 250 TIR'dı, şimdi 5 bin oldu, 2 bin kargo uçağı oldu. Bunlar tabi bizde soru işaretleri ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.
"Kiliselerinizin tepesine roketler düşse, içinde dua eden insanlar hayatlarını kaybetse sizin tepkiniz ne olur?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında Kilis’te roketlerle hedef alınan tarihî camiye değindi. Suriye tarafından atılan roketlerin vurduğu camide iki vatandaşın namaz esnasında şehit olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'nın bunları görmediğini kaydetti. Daha önce Reyhanlı’ya atılan roketle iki Suriyeli mültecinin şehit olduğunu, Hatay’ın diğer ilçelerine, Şanlıurfa’nın ilçelerine de roketlerin atıldığını, ateş açıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bize operasyonu çabuk tamamlayın diye akıl verenlere sesleniyorum; 'Sizin ülkenizin şehirlerine hemen yanı başındaki yerlerden teröristler tarafından roketler atılsa, bombalar yağdırılsa, ateşler açılsa acaba siz ne yaparsınız? Kiliselerinizin tepesine roketler düşse, içinde dua eden insanlar hayatlarını kaybetse sizin tepkiniz ne olur?' Şu hâle bak ya, Avrupa’da oradaki mescitlerimiz yakılıyor, cam, çerçeve indiriliyor. Havalimanında yolculuk yapacak olan vatandaşlarımız oralardaki PKK’lıların saldırılarına uğruyor. Nerede güvenlik güçleri, nerede emniyet güçleri? 'Onlar size emanet, onların da orada güvenliğini sağlamanız gerekir.' sadece seyirci bunlar. Evlerinde, sokaklarında, iş yerlerinde güven içinde yaşaması gereken vatandaşlarınız her gün, 'Acaba bugün başıma bir roket düşer mi veya bir kurşuna hedef olur muyum? düşüncesiyle güne başlasa ey Batı, siz nasıl bir politika izlerdiniz?” şeklinde konuştu.
Tüm bunların cevabını gayet iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı ülkelerinin, değil böylesine büyük saldırılar, en küçük bir "terör eylemi" karşısında dahi tüm hak ve özgürlükleri askıya alarak ülkelerini âdeta polis devletine çevirdiklerini çok iyi bildiklerini söyledi. Türkiye’yi Suriye konusunda eleştiren herkesi birazcık da olsa vicdanlı olmaya, birazcık da olsa empati yapmaya, kendilerini Türkiye’nin yerine koymaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu başarabilirlerse o zaman Türkiye’yi çok daha iyi anlayacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Özgür Suriye Ordusu mensuplarına Allah’tan rahmet temennilerini ifade etti. Özgür Suriye Ordusu’nun "terörist" olarak tanımlanmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özgür Suriye Ordusu’nu terörist olarak vasıflandıranlara yönelik terbiyesizlere de açıkça söylüyorum; 'Benim Mehmet’imin yanında bu mücadelenin içerisinde yer alan Özgür Suriye Ordusu şahsiyetli, onurlu bir mücadelenin askerleridir, kendilerini alkışlıyorum. Özgür Suriye Ordusu mensuplarına 'terörist' diyenler, tam aksine PYD’nin, YPG’nin, PKK’nın tam benzerleridir, tam kendileridir.” dedi.
"Çukur eylemleri sırasında 100’ün üzerinde ibadethane ve Kur’an kursu yakılıp yıkıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan camide ibadetle meşgul olan insanları, pazarda alışveriş yapan sivilleri hedef alan saldırıların "terör örgütünün" ahlak tanımaz, ilke, değer, hukuk tanımaz karakterini bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin bu tarz saldırıların hiç de yabancısı olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz 34 yıl içinde Türkiye’nin bu şekilde sayısız eyleme şahit olduğunu hatırlattı. İki yıl önceki çukur eylemlerinde örgütün roketlerinin hedefi olan Fatih Paşa Camisi, diğer adıyla Kurşunlu Camisinin de bunlardan biri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çukur eylemleri sırasında 100’ün üzerinde ibadethane ve Kur’an kursunun yakılıp yıkıldığını söyledi.
PKK’nin, PYD’nin ve YPG’nin uzaktan yakından İslam’la alakası olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben bu ülkede saf, temiz Müslüman kardeşlerime sesleniyorum; 'Sakın ha aldanmayın! Bunlar Allah tanımaz, İslam’ı tanımaz, Müslüman’ı tanımaz, çünkü acımasızca, evet, mü'min kardeşlerimizi katleden katillerdir.' İşte bunları Yasin Börü hadisesinde çok açık, net gördük, 53 kardeşimizin o katledilmesinde açıkça gördük.” ifadelerini kullandı.
"Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyubi’nin torunlarını kimliksiz hâle getirmek istiyorlar"
Bunun yanında yüzlerce okul, kütüphane, medrese, ilim irfan merkezinin bombaların ve kurşunların hedefi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör örgütü kendisine ihale edilen proje gereği, asırlardır İslam’la, Kur’an’la, ilim ve hikmetle yoğrulmuş bu topraklarda mukaddes dinimizin izlerini kazımak için her türlü alçaklığı sergiledi” diye konuştu. "Terör örgütünün" veya onların yandaşlarının kendilerinin panzehirinin İslam olduğunu bildikleri için özellikle ilim merkezlerini yok ederek daha çabuk güçlenme gayreti içinde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgütün Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyubi’nin torunlarını kimliksiz hâle getirmek, kadim tarihiyle bağlarını koparmak için bilinçli bir politika izlediğini vurguladı. Sabah namazına giderken sırtından vurulan imamların, öğrencilerinin gözü önünde katledilen öğretmenlerin, sokakta yürürken kurşunlanan âlimlerin, kanaat önderleri ve siyasetçilerin, bu politikanın bir sonucu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hepsinin de çok bilinçli eylemler olduğunun altını çizdi. "Bölücü terör örgütünün" her şeyden önce İslam düşmanı, Müslüman karşıtı bir örgüt olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kilis’teki camiye yapılan saldırının, bu eylemler zincirinin son halkası olduğunu belirtti.
Türkiye’nin örgütün zarar verdiği diğer ibadethaneler gibi tarihî Çalık Camisini de aslına uygun şekilde restore ederek tekrar Kilislilerin istifadesine sunacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her zaman ifade ettiğim gibi, camilerimiz bizim bu topraklara vurduğumuz mühürlerdir. Anadolu’yu baştanbaşa, ilmek ilmek dokuyan her bir mescit, her bir medrese, her bir kervansaray bizim bu coğrafyadaki tapu senetlerimizdir. Bölücü örgüt bu mühürleri asla sökemeyecektir. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, diğer unsurlarıyla bu millet var oldukça semalarımızdan ezanlarımızın nidaları, gönderden bayrağımızın dalgalanması asla eksik olmayacaktır. Bu kalleşler güruhunun bizi köklerimizden koparmasına ve kimliksiz hâle getirmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Ve daha düne kadar sırtımızı YPG’ye, PYD’ye dayadık diyerek devletimize ve milletimize meydan okuyanlar, evet şimdi uğradıkları düş kırıklığını yaşıyorlar, yaşamaya da devam edecekler” dedi.
İLKHA