Erdoğan'ın danışmanından PKK tespitleri!

Kamuoyunun Başbakan'ın en yakını olarak tanıdığı Yalçın Akdoğan, bugünkü yazısında Devlet ve PKK'nın gidiş yolu üzerine bir yazı kaleme aldı.

Yalçın Akdoğan, Star Gazetesi'nde yayınlanan bugünkü köşe yazısında, PKK'da hakim olan ve zaman zaman öncelikleri değişen 3 stratejiyi ifşa etti. PKK'nın son günlerde benimsediği SİLAH stratejisinin de ufukta siyasi çözümü görmesine bağladı.


İşte Yalçın Akdoğan'ın bugünkü yazısı:

Öcalan’ı gömen strateji, BDP’yi de anlamsızlaştırıyor

Şemdinli saldırısı, iki açıdan değerlendirilebilir. Birincisi Suriye’de yaşanan gelişmeler ve PYD’nin çocuksu güç gösterilerinin PKK’nın kimyasını bozması ve eylemliliği tetiklemesi... İkincisi de PKK’nın geçtiği yeni stratejik aşamayla başlattığı eylemlilik tarzı... Daha önce de defalarca yazdığım gibi PKK’ya müzahir kesimlerde üç görüş öne çıkıyor.

Birincisi, en son Leyla Zana’nın açıklamalarıyla bir nebze gündeme gelen, silahın miadını doldurduğu ve tek yöntemin demokratik siyaset olabileceği perspektifi...

İkincisi, Oslo sürecinde görüldüğü gibi terörü bir koz ve pazarlık unsuru olarak devrede tutmaya çalışan Öcalan’ın ‘hem silah, hem görüşme’ şeklindeki anlayışı...

Üçüncüsü de PKK içindeki şahinlerin görüşü diye dile getirilen, ‘tek yol silah’ diyerek Devrimci Halk Savaşıyla netice alacağını düşünen yaklaşım...

Üçüncü perspektifin son dönemde öne çıktığı ve ana strateji haline geldiği anlaşılıyor. Hükümete ‘güvenlikçi politikalar’ eleştirisi yapan kesimlerin tam da gözden kaçırdığı husus budur, yani PKK’nın gözünü karartarak ölüm üzerine hesap yapan anlayışı... Siyasi aktörlerin bu anlayışı kabullenmesi tabii ki mümkün olamaz. Çünkü bu, kendi varlığını inkar etmek, demokrasiyi anlamsızlaştırmak demek olur. BDP’lilerin bu stratejiyi olumlayacak açıklamalar yapamamaları da bu yüzden... Nitekim BDP eşbaşkanı Demirtaş, bir açıklamasında “örgütün kesin çözümün ancak diyalog ve müzakere yoluyla sağlanabileceği yönündeki yaklaşımından saptığını düşünmediğini” söylemiş; “PKK’nın siyasi çözüm yaratmak için askeri olarak gücünü ispatlama şeklinde bir yaklaşıma sahip olabileceğini” vurgulamış.

Oysa Duran Kalkan’ın son açıklaması, Demirtaş’ın bu durumu tevil eden açıklamasını net şekilde tekzip ediyor. Kalkan, üçüncü stratejik dönemde zaman zaman siyasal çözümü geliştirmek için terör saldırıları yaptıklarını, çözüm sürecinde bir dayatma aracı olarak saldırıları kullandıklarını itiraf ediyor ve gelinen noktada hedefin ve stratejinin değiştiğini, taktiksel saldırılar yapmak yerine amaca ulaşmak için topyekün eylemler gerçekleştirdiklerini söylüyor.

Terörü tek yöntem olarak kutsayan bu anlayış, doğal olarak siyaseti de anlamsızlaştırıyor, her türlü görüşme ve diyaloğu devre dışı bırakıyor. Zaten Silvan saldırısıyla öne çıkan bu yeni strateji, Oslo sürecini de havaya uçurmuş, Öcalan’ın taktiklerini boşa çıkarmıştı. Üstüne üstlük Kalkan, bu stratejiyi 2 yıl öncesinden planladıklarını söyleyerek, Öcalan’ın yürüttüğü bütün çalışmaların da aslında bir kandırmaca olduğunu ima etmiş oluyor.

Bu stratejiye karşı BDP’nin meseleyi geçiştiren tevilci tavrı ciddi bir iç sıkıntıyı ortaya koyuyor. İşin daha dramatik yanı ise PKK’nın gençleri bile bile ölüme sürükleyen ve kayıpları bir kazanç gibi gören çarpık anlayışına karşı sessiz kalınmasıdır.

***

Şemdinli’de 170 civarında PKK’lının etkisiz hale getirilmesi, PKK’nın yeni stratejisinin kanlı ve çaresiz yüzünü gösteriyor. ‘Bunalım taktiği’ denebilecek bu yeni durum, ölümlerin doğuracağı siyasi-sosyal etkileri hesap ediyor ve kaotik bir tablo üreterek psikolojik iklimi bozmaya çalışıyor.

Bu süreçte, kendi mensuplarını ölüme sürükleyen ve sivil zayiat verilmesinden medet uman bir anlayışı sorgulayamayanların sadece devleti eleştirmesi hiç de doğru olamaz. Devlet, terör örgütünün aksine hak-hukuk tanıyan, insani perspektifi kaybetmeyen bir mücadele ortaya koyuyor. Devletin yürüttüğü mücadele, ‘yok etme’ değil, ‘kazanma’ amacı taşıyor. PKK’lılar bile biliyor ki, sivillerin arasına girdiklerinde devlet sivillerin zarar görmemesini birinci öncelik yapmaktadır.

Bu sebeple başından bu yana iki hususu vurguluyoruz. Birincisi bu mesele sadece askeri yöntemlerle çözülemez, bataklık kurutulmadan sorunun tezahürleriyle uğraşarak sorun devre dışı bırakılamaz. İkincisi ise güvenlik politikalarında amaç ‘yok etmek’ değildir. Bugüne kadar 30 bini aşkın terörist etkisiz hale getirilmiştir ama mesele bitmemiştir. Devlet, suçluyu, teröristi veya katili cezalandırarak adaleti sağlamak ve onları topluma kazandırmakla mükelleftir. Ancak intihar şeklindeki eylemler ve yok etmeyi amaçlayan saldırılar elbette savunma temelinde bir karşılık bulmaktadır.

Sözün özü, PKK’nın bu yeni stratejisi de, daha fazla ölüm üzerine kuruludur ve sonuç alınamayacak bir çıkmaz yoldan başka bir durum ortaya koymamaktadır.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.