Eşeğin gölgesine gösterilen ilgi

M. Şerif DURMAZ

Atina’da önemli bir soruna çözüm aranırken kürsüye fikrini söylemek için bir filozof çıkar. Ancak kekeme olduğundan sözünü dinleyicilere dinletemez.

İnsanlar sürekli kendi aralarında konuşmakta, filozofu dinlememektedir.

Bunun üzerine filozof, kendisini dinlemeyen insanlara önemli bir ders vermek ister.

Kürsüdeyken, “Size bir hikâye anlatıp ineceğim” diye bağırır.

Yüksek sesle konuşan ve hikâye anlatacağım diyen filozofun sözleri dinleyicilerin dikkatlerini çeker.

Sessizlik olunca filozof anlatmaya başlar:

“Eski tarihlerde bir yolcu Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralamış. O eşeğin üzerinde, kiralayan eşeğin sahibi de yayan olarak yanlarında beraber yola çıkmışlar.

Derken öğle sıcağı bastırmış, biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için durmuşlar; ama hiç gölgelik yokmuş.

Eşeğin sahibi hemen eşeğinin gölgesine sığınmış. Eşeği kiralayan, ‘Sen çekil gölgede benim oturmam gerek’ demiş.

Eşeğin sahibi itiraz etmiş: ‘Tabi ki ben oturacağım, çünkü eşek benim.’

Yolcu; ‘Ama eşeği kiraladım’ deyince de, ‘Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil’ cevabını almış. Tabi sonunda aralarında kavga çıkmış...”

Hikâyeyi dinleyen bütün dinleyiciler pür dikkat kesilmiş ve hikâyenin sonunu bekliyormuş; ama filozof o esnada kürsüden inmiş ve uzaklaşmaya başlamış.

Dinleyiciler; “Hey ne oldu sonunda? Hikâyenin sonunu anlat, çok merak ediyoruz.” diye bağrışmaya başlayınca filozof kürsüye dönmüş ve demiş ki;

“Ben sizin için çok önemli bir konuda bilimsel bilgiler aktarmaya ve yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyorum; ama siz ise eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz. Artık size ne fikrimi söyleyeceğim ne de hikâyenin sonunu.”

Bunu söyledikten sonra filozof yürüyüp oradan uzaklaşmış.

Sevgili okurlar! Biliyorum, sizler de hem hikâyenin sonunu hem de bu meseleyi yazıma konu yapmamın sebebini merak ediyorsunuzdur. Hikâyenin sonunu değil; ama bu meseleyi neden yazıma konu yaptığımı anlatayım.

Malum, sosyal medya ağları hayatın bir gerçeği ve ayrılmaz parçası haline gelmiş durumdadır. Sosyal medya ağlarında hesabı bulunmayan insanların sayısı sanırım çok azdır.

Sosyal medya kullanıcıları günden güne çoğalıyor. Böyle olunca da sosyal medyanın kullanımı ve etkisi de aynı oranda artıyor.

Bir günde dünya çapında milyarlarca paylaşım yapılıyor. Paylaşımlar, çok farklı alanlarla ilgili ve çok çeşitli oluyor.

Kimi çok önemli son dakika bir haber paylaşırken, kimi ise kendi ile ilgili basit diyebileceğimiz bir paylaşım yapıyor.

Kimi yılların vermiş olduğu bilgi, birikim ve tecrübesiyle birlikte kendi uzmanlık alanıyla ilgili bilimsel bir bilgi ve veri paylaşırken, kimisi ise hiçbir bilgiye sahip olmadan gereksiz ve magazinsel paylaşımlar yapıyor.

Bilimsel bilgiler paylaşan, önemli paylaşımlar yapan, toplumun değerlerine yönelik yazılar yazan hesaplar maalesef çok az beğeni alıyor ve çok az ilgi görüyorken, çok sıradan yazı, fotoğraf, video ve karikatür paylaşan hesaplar ise çok fazla beğeni alıyor ve çok fazla ilgi görüyor.

Maalesef ki sosyal medyada hayata ve geleceğe dair yapılan bilimsel içerikli önemli paylaşımlar, bahse konu ettiğimiz eşeğin gölgesi kadar ilgi görmüyor.

İlgi gören, paylaşım rekorları kıran, çok fazla rt ve beğeni alan emek ve bilgi gerektirmeyen ve niteliksiz diyebileceğimiz goygoy içerikli paylaşımlar oluyor.

Sizce de öyle değil mi?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.