Her fırsatta İslam'a ve Müslümanlara yönelik kin ve nefretini dışa vuran Macron, Fransa'da öldürülen bir öğretmeni bahane ederek “Radikal İslam” ve “Terör” tanımlaması altında Fransa’daki Müslümanlara potansiyel suçlu muamelesi yapmaya başladı.
İslami radikalleşme ve terörle mücadelenin yoğunlaştırılacağı, İslami kurum ve kişileri hedef alan operasyonların sertleşeceği mesajını veren Macron, İslam dünyasından ciddi tepki çekti.
Macron, daha önce de İslam Peygamberi'ne hakaret içerikli karikatürleri yayınlayan "Charlie Hebdo" adlı dergiyi "Fikir Özgürlüğü" adı altında savunarak İslam'a olan kinini dışa vurmuştu.
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı tarafından Fatih Camisi'nde Cuma namazının ardından düzenlenen basın açıklamasında Emmanuel Macron'un açıklama ve uygulamalarıyla İslam’a karşı olan kin ve nefretini artık aleni bir savaşa dönüştürdüğüne dikkat çekildi.
Basın açıklaması öncesinde bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, son dönemlerde İslam ve Müslümanlara karşı düşünce özgürlüğünü aşan aleni ve topyekün bir düşmanlığın başladığını söyledi.
Eşin: Fransa, söz konusu Müslümanlar olunca İslam karşıtı yasalar çıkarıyor
"Burada Fransa'yı, Avrupa halkını değil İslama düşman olan, İslam'la hesaplaşmak isteyen yönetimleri ve Macron'u lanetliyoruz"
Müslümanlara ve İslam'a karşı takınılan tavrın tarihten gelen bir hesaplaşma olduğunu belirten Eşin, "Öncelikli olarak Avrupa şu ana kadar Müslümanlara karşı kendilerini medeni, düşüncelere karşı son derece özgür, her inanca eşit mesafede olduklarını ifade ediyorlardı. Laiklik adı altında tüm dinlere mesafeli olduklarını ve kesinlikle devletin halkın inancına karışmayacağını tüm dünyaya iftihar ile ifade ediyorlardı. Ancak son dönemde gördük ki, bu sadece sözden ibarettir. Söz konusu Müslümanlar ve İslam olunca her şeyi bir kenara bırakarak özel olarak terörle mücadele yasaları çıkarılmaktadır. Şu anda Fransa'da hemen hemen her gün bir cami, Müslümanlara ait bir lokal, dernek, okul kapatılmaktadır. Bu, sözde terörle mücadele adı altında yapılmaktadır. Sokaklarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda Müslümanların örtüsü olan burka ve peçe yasaklanmaktadır. Devlet okullarında ise başörtü yasaktır. Bu Müslümanlar açısından, uygar ve medeni dünya açısından kabul edilebilecek bir durum değildir. Biz, burada Fransa'yı, Avrupa halkını değil İslam'a düşman olan, İslam'la hesaplaşmak isteyen yönetimleri ve Macron'u lanetliyoruz." dedi.
Müslümanlara ve ümmete çağrıda bulunan Eşin, ülke yöneticileri, İslami kurum ve kuruluşların yaşanan alçaklığa tepki göstermesini ve bunun devam etmemesi için bir mekanizmanın kurulması gerektiğini ifade etti.
Eşin: Fransa, söz konusu Müslümanlar olunca İslam karşıtı yasalar çıkarıyor
"İslami şiddet dedikleri şey zulümlerinin ortaya çıkartttığı bir tepkidir"
Fransa'nın İslam'a ve Müslümanlara yönelik tutumunun yeni olmadığını, her fırsatta düşmanlık ettiklerini belirten Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Israrla İslam'i bir şiddet dalgası olduğunu ve buna karşı tedbir almak durumunda olduklarını söylüyorlar. İslam'i şiddet dalgası dedikleri şey aslında kendi uygulamalarının, zulümlerinin, sömürülerinin ortaya çıkarttığı bir tepkidir." diye konuştu.
Eşin: Fransa, söz konusu Müslümanlar olunca İslam karşıtı yasalar çıkarıyor
"Macron, açıklama ve uygulamalarıyla İslam’a karşı olan kin ve nefretini artık aleni bir savaşa dönüştürmüştür"
İl Başkanlığı adına basın açıklamasını okuyan İl Başkan Yardımcısı Ammar Çınar, "Avrup’da İslam’a ve Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve engellemeler, fiziki saldırılara ve aleni bir düşmanlığa dönüşmüş durumdadır. Sözde demokrasisi ve özgürlükleri ile övünen Fransa, bu düşmanlık ve ötekileştirme furyasının başını çekmektedir. Söz konusu Müslümanlar ve İslam olunca, bütün özgürlükçü ilkeleri helvadan birer puta dönüşen Fransa, kendi vatandaşı Müslümanları haklarından mahrum edebilmektedir. Fransa’nın Toy, cahil ve kaprisli Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, açıklama ve uygulamalarıyla İslam’a karşı olan kin ve nefretini artık aleni bir savaşa dönüştürmüştür." dedi.
"Fransa, Afrika’da Müslümanlara karşı uygulamış olduğu tekniklerin bir benzerini kendi ülkesindeki Müslümanlara karşı uygulamaya çalışmaktadır"
Fransa’nın hem insanlığa hem de İslam’a karşı sicilinin çok bozuk olduğunu belirten Çınar "Son iki asırda başta Cezayir olmak üzere Afrika’nın birçok ülkesinde İslam topraklarını işgal ve talan etmiş, yüzbinlerce Müslümanı katlederek soykırım uygulamıştır. Şu andaki refah ve zenginliğini halen sömürmekte olduğu İslam topraklarına borçludur. Müslümanlar bunların hiç birini unutmuş değildir. Fransa halen bunların hesabını vermemiştir. Aynı şekilde önceden sömürgesi olan Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon gibi Afrika ülkeleri Fransa'ya hala sömürge vergisi ödeyen ülkelerdir. Afrika’da Müslümanlara karşı uygulamış olduğu tekniklerin bir benzerini kendi ülkesindeki Müslümanlara karşı uygulamaya çalışmaktadır. Her türlü misyonerlik ve ifsat faaliyetleriyle dinlerinden koparamadığı Müslümanlara ‘terör ve aşırılıkla mücadele’ adı altında her türlü baskı ve ayrımcılığı yapmakta, Charlie Hebdo gibi İslam düşmanı basın ve medyayı himaye ederek onları cesaretlendirmektedir." diye konuştu.
Müslümanların derneklerinin kapatılması yerel yönetimlerin keyfi kararlarına bırakılıyor
2015 yılında Paris’te Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıların ardından çıkarılan OHAL ve Terörle Mücadele Yasası, İslam’a ve Müslümanlara karşı devlet eliyle bir cadı avına dönüştürüldüğünü kaydeden Çınar, okullarda başörtünün, çarşı ve pazarlarda ‘burka ve peçe’nin yasaklandığını, Müslümanların cami, dernek, lokal, okul gibi kurumların kapatılmasının adli makamların elinden alınarak valilerin keyfi kararlarına bırakıldığını söyledi.
"İslami kuruluşlar saldırıya uğruyor, müslümanlar şiddet görüyor"
Çınar, "23 ay süren OHAL ve ardından çıkarılan ‘Ayrımcılıkla Mücadele Kanunu’ ile 152 kafe, 15 mescit, 12 kültür merkezi ve 4 okul kapatıldı. Onlarca kişi gözaltına alındı ve sınır dışı edildi. Müslümanlar her tarafta ayrımcı şiddet ve tacizlere uğradı. Fransız Kamuoyu Görüşü Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, yaklaşık her iki Müslümandan biri, tesettürlü kadınların yüzde 60’ı hayatlarında en az bir defa ayrımcılığa maruz kalırken, ömürleri boyunca hiç başörtüsü takmayan kadınların yüzde 44’ü de bu ayrımcılığa uğramaktan kurtulamadı. 14 Ekim tarihinde kanunlara uygun faaliyet yürüten İslami Yardım Kuruluşu Barakacity'in Paris’teki merkezine ve kurumun başkanı İdris Sihamedi'nin evine Fransız polisi şafak vaktinde baskın yaptı. Barakcity’e yapılan baskında merkezin kapıları kırıldı, güvenlik kameraları parçalandı, mescit olarak kullanılan bölüm darmadağın edildi. Evinde ve ailesinin gözü önünde gözaltına alınan Sihamedi'ye, hanımına, 4 ve 9 yaşındaki kızlarına polis şiddet uyguladı. Oysa Barakacity sadece bir yardım kuruluşudur." şeklinde konuştu.
"Avrupa İslam’a gebedir, birgün mutlaka bu kutlu doğum gerçekleşecektir"
Fransa’daki bütün cami, lokal, okul ve kurumlar izin, her türlü kontrol ve ağır denetimlere tabi tutulduğunu hatırlatan Çınar, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"İslam’a ve kutsal değerlerine her türlü hakaret ve düşmanlık himaye görürken, Filistin’i işgal eden, Filistin halkına soykırım uygulayan siyonist rejimi eleştirmek ise antisemitizm diye yasaklanmıştır. Bununla birlikte Fransa başkanı Macron, ‘Fransa Müslümanı’ adıyla kendilerine göre bir Müslüman tipi oluşturmaya çalışmaktadır. İçişleri Bakanı ise market raflarında ‘helal gıda’ reyonunun bulunmasını hazmedemediğini, Charlie Hebdo’nun rezil karikatürlerinin okullarda öğrencilere gösterileceğini ve kitaplara girebileceğini söylemektedir. Bütün bunlar İslam ve Müslümanlara açılan topyekûn bir savaştır. Avrupa ülkelerinde Müslümanlara mal edilmeye çalışılan şaibeli saldırılar, İslam’ı Batı’da yok etme projesinin bir parçasıdır. Avrupa ve Fransa, İslam’a karşı açtığı bu savaşı kazanamayacaktır. Aziz İslam’a karşı mücadele etmeye çalışanlar, dün olduğu gibi bugün de kaybedenlerden olacaktır. İzzet ve irade sahibi İslam ülkeleri, Fransa’nın bu İslam düşmanlığına karşı mutlaka harekete geçmeli, dünya genelinde Müslümanların hak ve hukukunu koruyacak bir mekanizma mutlaka kurulmalıdır. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’da artışa geçen İslam düşmanlığını lanetliyoruz. Avrupa İslam’a gebedir. Bir gün mutlaka bu kutlu doğum gerçekleşecektir."