Siirt merkez Bahçelievler Mahallesi’nde ikamet eden 45 yaşındaki Bahattin Eryeşil, baba dostu Abdulkadir Parlak’tan öğrendiği mesleği çeyrek asırdan fazla bir süredir 4 metre karelik dükkânında devam ettiriyor.
Mesleğini ilk günkü aşkla sürdürdüğünü belirten Eryeşil, 1984 yılında ilkokul 4’üncü sınıf öğrencisi iken bir saatçinin yanında çırak olarak işe başlıyor. Uzun yıllar burada çalışarak mesleği öğrenen Eryeşil, askerliğini yaptıktan sonra kendi iş yerini açtı.
Siirt'te saat tamirciliği mesleğini ayakta tutmaya çalışan kişilerden biri olduğunu söyleyen Eryeşil, Cenab-ı Allah'ın herkese bir yetenek verdiğini sözlerine ekledi.
İlkokul 4’üncü sınıfa giderken bu mesleğe başladığını belirten Eryeşil, "O dönemden beri bu mesleğe devam ettim. Şu an 45 yaşındayım. Bu mesleğe rahmetli ustam Abdulkadir Parlak’ın yanında başladım. 29 yıl onun yanında çalıştım. İlkokul çağlarında okula fazla meyilli değildim, Cenab-ı Allah herkese faklı bir yetenek vermiştir. Herkes doktor, bakan olacak değil, Cenab-ı Allah bana bu yeteneği vermiş, büyüklerimde bu cevheri gördü. Okula yaramadığım içinde rahmetli babam beni ustamın yanına verdi. Onlarda sağ olsun beni bu seviyeye getirdiler, 29 yıl boyunca onların yanında çalıştım." dedi.
"Usta olmadan önce 10 yıl denemeden geçtim"
Yaptıkları işin çok zor bir meslek olduğunu ve bir iki yılda öğrenilemeyeceğini söyleyen Eryeşil, "Askerlikten sonra tezgâh arkasına geçtim. Askerden önce hep ayak işleri yapıyordum. Duvar saati ile gözlük tamiratında ve cam kesim makinasında çalışıyordum. Usta olmadan önce 10 yıl denemeden geçtim ondan sonra parçaları, malzemeleri tanıdık. Bunları öğrendikten sonra askere gittim. Geldikten sonra ustam bana bir tezgâh verdi. 'Oğlum koltuk başına geç' dedi. Geçtikten sonra bana saat tamiratı yaptırdı. Başımda durdu, 'şu saati sök ve bağla bakalım yapabilecek misin?' Bende de heyecan var tabi patrondur ustadır, aynen şu an ki sınavlar gibi bir öğrenci nasıl sınava girdiğinde heyecanlanıyorsa ben de öyle heyecanlandım. Usta, başımda duruyor. Ben de saati söktüm, arızasını giderdim, tekrar monte ettim. Ustam 'tamamdır, helal olsun.' dedi. Ondan sonra diploma kursuna yolladılar çıraklık eğitimin, çıraklık eğitiminde sonra kalfalık, ustalık belgelerini aldım. Sonra tezgâhın arkasına geçtim, dükkânı ben açmaya kapatmaya başladım." ifadelerini kullandı.
"Çocuklarımıza bu meslekleri öğretelim"
Çocukların mutlaka bir meslek sahibi olmaları gerektiğinin altını çizen Eryeşil, anne ve babaların çocuklarına mutlaka bir mesleği sevdirmeleri gerektiğini söyledi.
2012’nin yılbaşında ustasından müsaade alıp kendi iş yerini açmak istediğini belirten Eryeşil, " Ustamdan müsaade aldım. Dedim ki; yaşım da geçiyor, müsaaden varsa dükkân açayım. O da sevindi, anlayışla karşıladı. Dedi ki; Dükkânı aç ne gerekiyorsa ben senin arkandayım destekçinim. Allah’a şükür dükkânı açtık 2012’den beri burada çalışıyorum. İki tane yeğenim var. Dedim ki; Onları da biz yetiştirelim hem de bu meslek ölmesin, hem de memleketine sahip çıksınlar. Ben bakıyorum etrafıma herkes diyor ki; benim oğlum Vali olsun, doktor olsun, başbakan olsun. Bence okula yatkın olmayan çocuklara meslek öğretmek gerekiyor." dedi.
"El emeği göz nuru olan bu sanatlar ölmez"
El emeği göz nuru olan bu sanatların devam ettirilmesi gerektiğine vurgu yapan Eryeşil, "Şu an bu mesleği Siirt’te benim gibi çekirdekten yetişme 5 usta icra ediyor. Diğer 4 ustada Cumhuriyet Caddesi'nde bulunuyor. Başka kimse bu sanata el atmıyor. Eleman istediğimiz zaman da diyorlar ki 'yok benim oğlum çalışsın doktor olsun, yok mühendis olsun. Herkes bu niyette gidiyor bakalım Allah sonumuzu hayır eylesin. Ben istiyorum ki sanata el atılsın. Sanatlar ölmesin, bilhassa el emeği göz nuru olan sanatlar ölmesin." diye konuştu.
"Sadece saat tamiri yapmış olsaydım bu dükkânın kirasını çıkaramazdım"
Saat tamirinin azaldığını, bu mesleği de çok sevdiğinden dolayı bırakmak istemediğini dile getiren Eryeşil, bu nedenle ek iş olarak çilingir işi ve araç anahtarları yaptığını kaydetti.
Eryeşil, "Kiralar çok pahalı, vergiler de oldukça fazla sadece saat tamiri yapmış olsaydım bu dükkânın kirasını çıkaramazdım. Ben de mecburen ek iş yapmak zorunda kaldım. Teknolojinin ilerlemesiyle saat tamiri zayıfladı. Niye zayıfladı? Çünkü artık telefon ve bilgisayarlarda saat var bu nedenle insanlar saati tercih etmiyorlar. Ramazan ayında duvar ve masa saatlerinin tamiratı ve satışında büyük bir artış vardı. Ben çırak iken günde 100 tane sattığımız oluyordu. Teknoloji ilerledikçe telefonda saat, takvim ve var onun için de masa saati üretimi kalmadı." şeklinde konuştu.
Uzun yıllardır saati her bozulduğundan Bahattin ustanın yanına gelerek saatini onardığını söyleyen müşterilerden Ayhan Tekin, "Eski tamircidir, onu 30 senedir tanıyorum. Hacı Abdulkadir’in yanında çalışıyordu o zaman çok küçüktü, bu mesleği uzun zamandır yapıyor ve işinde de çok ustadır." ifadelerini kullandı.
İLKHA