Çocukların oyuncak olarak kullandığı, genellikle kemik, cam veya demirden yapılan küçük, sert, küre biçiminde olan misket, (bilye) bilgisayar ve telefon oyunlarının revaçta olduğu günümüzde halen yaşatılmaya devam ediliyor.
Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde misket oynanan çocuklar da eskimeyen bu mahalle oyununu yaşatıyor.
Okuldan çıktıktan sonra mahalle arkadaşları ile misket oynayarak zaman geçirdiklerini söyleyen Yusuf Obak ile Serkan Fıratoğlu, daha önceden internete gittiklerini ve bu nedenle kötü alışkanlıklar edindiklerini söylediler.
Bilgisayar ve telefon oyunları nedeniyle derslerinden geri kaldıklarını söyleyen Obak ve Fıratoğlu, arkadaşlarıyla misket oynadıkları için mutlu olduklarını ifade ettiler.
Yaşıtlarına seslenen Obak ve Fıratoğlu, bilgisayar ve telefon oyunlarından uzak durulmasını ve mahalle oyunlarının oynanılmasını istediler.
Çocukluğunda misket, taş fırlatma, 3 taş ve topaç gibi oyunların oynadıklarını söyleyen Bedir Acet, o dönemki çocukların zihinlerini daha temiz olduğunu belirtti.
"Çocuklarımızı asrımızda çıkan kötü aletlerin ellerine bırakmamamız lazım"
Eski oyunların daha eğlenceli olduğunu belirten Acet, "Çocuklar telefonları 24 saat ellerinden düşürmüyor. Yattıkları zaman da rüyalarında dahi telefonlardaki oyunları oynuyorlar. Küçük yaşlardaki çocuklarımız internet kafe ve telefonla oynadıkları zaman ne Allah ve nede Resulullah akıllarına geliyor. Yemek yeme dahi akıllarına gelmiyor. 2-3 yaşındaki çocuklar dahi ellerinden telefonları aldığımızda kendilerini yere atarak ağlıyorlar. Eskiler gibi birbiriyle konuşma ve muhabbet yok. Onlara bir nasihat yapamıyoruz. Onların her şeyleri telefon ve internet olmuş. Bu gidişle çocuklarımız çok bozulacak. Çocuklar 4-5 yaşlarında beyinlerine ne yerleşirse yaşları 70'e gelirse dahi onu unutmazlar. Çocukların beyni temiz bir sayfa gibidir. Neyi kaydedersen o şekilde kalıyor. Hepimiz çocuklarımıza sahip çıkmamız, çocuklarımızı asrımızda çıkan kötü aletlerin ellerine bırakmamamız lazım." dedi.
"O zamanın çocukları daha saygılıydı"
Çocukken kendisinin de geleneksel oyunların oynadığını belirten Sinan Yaşar ise "8 yaşıma geldiğimde babam beni bir hocanın yanına Kur’an-ı Kerim'i öğrenmek için gönderdi. Gündüz arkadaşlarımızla beyaz bez topu, misket, birbirini kovalamaca oyunlarını oynardık. Akşamları da babam veya annem bizlere hikâyeler anlatırdı. Nerde o günler? O zamanın çocukları daha saygılıydı. İnsanları hayâlıydı. Bu zamanın gençlerinde hayâ kalmamış." ifadelerini kullandı.
Çocukların eski oyunlara dönmesi için internet ve akıllı telefonlardan uzak tutulması gerektiğini vurgulayan İbrahim Halil Dolaş, böylece çocukların iç içe ve birlikte oyun oynamalarına fırsat oluşturulacağını ifade etti.
İLKHA