Esma-ül Hüsna’dan El-Kerim

El-Kerîm ism-i şerifi kerem sahibi anlamına gelmektedir. Kerem: Karşılıksız vermek, lütuf, ihsan, cömertlik ve şeref anlamında kullanılır.

Bismillahirrahmanirrahim.

El-Kerîm ism-i şerifi kerem sahibi anlamına gelmektedir. Kerem: Karşılıksız vermek, lütuf, ihsan, cömertlik ve şeref anlamında kullanılır.

Bu kavram Cenabı Hakka nispet edildiğinde ‘hadsiz derecede lütuf ve ihsanda bulunmak, cömertçe ikram etmek’ manası kastedilir.

O (CC) Ekremu’l-Ekremindir; kerem sahiplerinin en üstünüdür. “Ekrem, Allah’ın Zatıyla ilgili, Kerîm ise O’nun fiiliyle ilgili bir sıfattır.” (el-Esna fişerhi esmâi’İlahi’l-hüsna)

Cenabı Hakk (CC) Zatının gereği olarak ikramda bulunur. Cemal sahibi Rabbimizin keremi sonsuz ve mutlaktır, dengi yoktur; eksiklik ve kusurdan münezzehtir. Bütün iyilikleri, lütufları, güzellikleri, hayırları ve ihsanları ifade eder.

“Her bir isminde manevi çok hazine-i ihsan ve kerem.” (Sözler, 24. Söz, 5. Dal) bulunur.

İhsan ve kerem kaynağı olan Hâlık ismi ile varlıkları yokluk karanlığında bırakmamış, onlara vücud vermiştir. Bu, maddi anlamda ilk büyük nimettir, hatta temel vazifeyi gördüğünden, sonradan verdiği ihsan ve ikramlardan daha büyüktür.

Kâinattaki düzenin kaynağı ve esası Sünnetullahtır, ilâhî kanunlardır. Âlemlerin idare ve terbiyesinde cari olan bu kanunlardan biri de kerem kanunudur. Büyük-küçük her bir dairede, her âlemde bu kanun işler haldedir.  Sınırsız ikram ve ihsanın bir kanun şeklinde kâinatta tecelli etmesi, varlıklar için hayatî bir inayettir. Unsurlar arasında görülen yardımlaşma, birbirinin imdadına koşma, ihtiyacını giderme, eksiğini tamamlama, destek ve kuvvet verme gibi durumlar bu inayeti parlak bir şekilde gösterir.

Hâlık-ı Kerîm, birer memur olan her bir canlıyı hususi ücretlendirerek; şevk ile bıkmadan, usanmadan çalışmalarına/yaratılış gayelerini gerçekleştirmelerine yardım eder. Ondandır ki; ikramiyesini alan arı, bal yapmaktan usanmaz, sinek temizlik yapmaktan vazgeçmez ve karınca çalışmaktan bıkmaz.

Rezzâk ismi de kerem hazinesidir. Rezzâk-ı Kerîm her bir varlığa en layık rızkı ikram eder. Acizliğini izhar edene en iyi rızkı verir, onları terbiye eder ta ki yaşam şartlarına alışsınlar. Yeryüzü misafirhanesinde çeşit çeşit sofraları kaldırıp indirme tarzında, farklı ziyafet ve ikramları sıra ile misafirlerine sunar. Her mevsimde bir sofrayı kaldırır başkasını getirir; sayısız rahmet meyveleriyle bolca ikram eder.

Rahmân, Rahîm, Raûf, Mucîb isimleri ile biçare canlıları sıkıntıdan kurtarır, umulmadık yerlerden kapılar açar, dualarına cevap verir, keremini gösterir.

Her bir isminde varlıklar için farklı ihsan ve ikramlar söz konusudur. Halîm-î Kerîm ismi için “mutlak fayda verendir” (Beyhakî, el-Esma ve’s-Sıfat) tanımı yapılmıştır.

Cenabı Hakk’ın en çok faydalandırdığı varlık insandır. Diğer varlıklardan farklı/fazla olarak akıl ve hitap etme kabiliyeti vermiştir. Ona ilim bahşederek meleklerden bile üstün tutmuştur. Rahman Suresi’nin başlarında ilmin kaynağı olan “Kur’an’ı öğretmeyi”, yaratmak ve diğer nimetlerden önce sayarak, ilmin önemine dikkat çekmiştir.

Rahmetinin bir neticesi olarak, alıcı hükmündeki maddi ve manevi duyu ve latifeler ile insanın istifade alanını genişletmiş, rahmet hazinelerinin anahtarlarını lûtfetmiştir.

“Ey insan! O Kerîm Rabbine karşı seni aldatan nedir? O ki, seni yarattı da seni düzgün yapılı kılıp ölçülü bir biçim verdi.” (İnfitâr, 6-7)

Bütün bu faydalar elbette bir düzenin sonucudur ve Alim, Hakem ve Hakîm esmasının tecellilerindeki inayeti gösterir. Büyük-küçük her bir âlemde, her bir varlığın vücudunda hatta her bir cüzünde mevcut düzen olmazsa, bu faydalar ve ikramlardan söz edilemezdi.

Sayısız güzel sanatla yarattığı varlıkları/memurlarını insana musahhar etmiş, kâinat fabrikasının ürünlerini cömertçe önüne sermiştir.

Âlemdeki her şeyin insana musahhar edilmesi, hayatının muhafazası ve devamı bu dünyada sıkıntıya ve zillete düşmemesi içindir. Nefsindeki ve kâinattaki bu ihsanların hepsi elbette yaratılış gayesi olan Allah’ı tazim etmek, ona şükretmek yani ubudiyetine yardım içindir. Ve bunun neticesinde ebedi, bol ve geniş bir ikram içindir. O (CC), kullarının şükründen müstağnidir, verilecek hiçbir karşılığa muhtaç değildir. Kulların şükür ve tazimi sadece kendilerine yarar, şükür veya nankörlükleri O’ndan (CC) bir şey eksiltip arttırmaz. O (CC) nankörlere de ikram eder.

“O vaad ettiği zaman sözünü yerine getiren, verdiği zaman son derece çok veren, ne kadar verdiğine ve kime verdiğine aldırmayandır. Kendisinden başkasına başvurulmasına rıza göstermeyendir. Kendisine sığınan ve gönül vereni boş çevirmez, rahmetine gark eder. Vesilelere ve şefaatçilere muhtaç bırakmadan doğrudan doğruya kendisine iltica ettirir. İşte bu vasıfları kendisinde cem eden ve mutlak Kerîm olan ancak Allah’tır.” (İmam Gazalî, Esmâü’l-Hüsna)

Halîm, Afüvv ve Ğafûr isimleri insan için kerem membaıdır. Kusurlarını açığa çıkarmaz, hallerini düzeltmeye yardım eder, mühlet verir. Günahlarını örter, hemen cezalandırmaz, affeder. Yıllarca yaptıkları günahları, samimi bir tevbeyle siler, hatta sevaba çevirir.

Kullarını şefkatle, keremle terbiye eder. Kendini ‘Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm’ diye kullarına tanıtır. Celâlini işitip haşyet ve korku içinde kalan kuluna, ikram sahibi olduğunu da bildirerek ümit aşılar. Böylece kullarını korku ve ümit arasında tutarak istikamet ve manevi terakkilerine yardım eder.

Şekûr ismi diğer bir kerem definesidir. Yapılması kolay olan, az ve kusurlu ibadetlerine kat kat büyük sevap verir. Kısacık bir hayatta yapılan amellere ebedi saadeti verir.

“Sevap, ibadetin ücreti olmayıp, ancak Cenabı Hakk’ın keremindendir.” (İşârâtü’l-İ’caz, Bakara 21-22 ayet tefsirleri)

İnsanı ve yaptıklarını yaratan, hayrı emreden ve nasip eden O (CC) olduğu halde sadece doğruyu tercih ettiği ve ubudiyetiyle borcunu ödemeye çalıştığı için kullarını över ve üstün tutar.

Ğaniyy-i Mutlak, kullarına verdiği şeyleri onlardan cennet karşılığında satın alacağını ve yaptıkları iyilikleri kat kat ödeme karşılığında onlardan borç olarak almayı şöyle teklif eder:

“Allah’a karşılığını çok arttırma ile kat kat arttıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir?” (Bakara, 245)

Elhamdulillahirabbilalemin.

Nevin Yapıcıoğlu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri

2024 siyer yarışması soru ve cevapları
2023 siyer yarışması soru ve cevapları
Siyer Yarışması kayıtları 100 binlere ulaştı
Nisanur dergisi ağustos sayısı, "Siyaset, Müslüman ve Kadın" başlığıyla çıktı
İnzar dergisi ağustos sayısında "Sapma" konusunu işledi