Aynı yörede esnaflık yapan kardeşler olarak ayda bir kere bir araya gelebiliriz.
Bu araya gelmeler esnasında, daha önce tanımadığımız kardeşlerimiz ile tanışabiliriz. Tanıştıklarımız ile daha iyi kaynaşabiliriz. Ticaret ile ilgili fikir alış verişinde bulunabiliriz. Aynı sektörde hizmet veren kardeşler birbirimize destek çıkabiliriz. Ticaretimizi geliştirmek amacıyla yeni fikir alışverişlerine girebiliriz. Ticaretinde sıkıntı yaşayan kardeşlerimize hep beraber yeni çözüm yolları üretmeye çalışabiliriz.
Yeni ticaret alanlarını araştırıp bulabilir, imece usulü şirketleşebiliriz. Güç birliğine gidip yeni iş sahaları oluşturabiliriz. Oluşturmuş olduğumuz bu yeni iş sahaları ile birçok kardeşimize iş imkânları oluşturabiliriz.
Esnaf kimliğimiz ile birlikte öncelikle Müslümanız ve aynı zamanda bir davetçiyiz. Bizden alışveriş yapan müşteriler, bize mal satmak için gelen toptancı esnafı, ya da komşu olduğumuz diğer esnaflar, hal hareket ve davranışlarımızı gözlemekte ve çoğu zaman İslam ile uyuşmayan davranışlarımızı İslam’a mal etmekteler. Bu hal İslami kimliğimize zarar verirken, dolaylı olarak ticaretimizi de etkilemektedir. Bu çerçevede ayda bir araya geldiğimizde, esnafımızın müşteri, toptancı esnafı ve çevre esnafı ile olan ilişkileri ile ilgili dikkat etmesi gereken hususları dile getirebiliriz.
İşyeri işletmesinde temizlik, hijyenlik, raf düzeni ve personelimizin giyim, kuşam, kılık kıyafetinin kazancımıza getireceği katkıları bir birimize hatırlatabiliriz.
Veresiye çalışmanın zararları, Cuma saatinde işyerini kapatmanın gerekliliği, namazların camide cemaatle kılınması gibi konuların bize getireceği maddi manevi faydalarını konuşabiliriz.
Ticaretimiz esnasında ölçü ve tartıda ki bazı istem dışı hata ve aksaklıklar, alışveriş esnasında yapılan yeminler, şahsımıza ve işyerimize gelecek bazı kaza ve belalardan korunmak amacıyla infakın önemi üzerinde değerlendirmeler yapabiliriz.
Biliyoruz ki hepimizin çevresinde yardıma muhtaç fakir, yoksul ve miskin aileler vardır. Bunların çoğu belki bir sıcak aş bulamamakta, çoluk çocuğunun nafakasının temin edememektedir. Çoğu da onur ve izzetinden sıkıntısını içine atmaktadır. Bunları tespit etmek ise bizim görevimizdir. Bu ailelerin kapısına ayda bir de olsa bir kumanya bırakabilir, bir sıcak çorba içmelerine vesile olabiliriz. Bu konuda bir köprü görevi görerek tanıştığımız diğer esnafları da bilgilendirebilir, onların da bu yardım kervanına katılmasını sağlayabiliriz. Bu sayede daha çok yoksul ve yardıma muhtaç aileye ulaşabiliriz.
Sadakanın azı veya çoğu yoktur. Kimisi bir kilo gram zeytin, kimisi bir kalıp peynir, kimisi iki kilo gram un ile bu yardıma katkıda bulunabilir.
“Allah’ın rahmet eli cemaatin eli üzerindedir.”
“Damla damlaya göl olur.”
“Bir elin nesi var iki elin sesi var.” Hadis ve atasözleri boşuna değildir.
Devamlı ve düzenli yapılacak bir yardım çalışması ile kısa bir süre zarfında görülecektir ki nice ailelerin yarasına merhem sürmüşüz. Derdine deva olmuşuz. Sarp yokuşları aşmışız. Ashabı yeminden olmuşuz. Naim cennetlerinin sahipleri olmuşuz. Cennetin Kevser Havuzundan içmişiz.
İnşaallah.