‘Evde Kal’ın devamı da olmalı

Özkan YAMAN

Salgın hastalığın, seçim sonuçları açıklar gibi haberleştirilmesi ile, merak hissi aşırı derece uyarıldı ve böylece korunma amaçlı kuralların içselleştirilmesi büyük ölçüde başarıldı. Peki, evde kal derken, buna hastalığı yaymama hedefinin yanında başka gayeler yüklenemez mi?

Bu süreç ağırlıklı olarak sağlık uzmanlarının inisiyatifiyle ele alınıyor. Bu son derece normal olmakla beraber herkes, meselenin kendi ihtisas alanından gözüktüğü tarafı için endişeleniyor ve kitleleri ona göre motive ediyor.

Haliyle, meselenin sadece tıbbı ve eczacılığı ilgilendirdiği ön kabulünden hareketle oluşturulan Bilim Kurulu’nun da bu alanlardan seçilmesi gayet makul. Ancak şu anda memleketin idaresine, ekonomisine, güvenliğine, eğitimine hatta ibadetine dahi mücbir tavsiyeler vaz eden bir merkezmiş algısı oluştu.

Yönetilen kriz için elbette ki bir zaruri seçenek bu. Yalnız, köylüsünden kentlisine, serbest çalışanından kamu personeline, işçisinden patronuna, borçlusundan alacaklısına, satıcısından alıcısına kocaman bir toplumun bu salgın için alınan tedbirlerle ödeyeceği bedel için çok aktif, pratik, gerçekçi ve güven veren somut adımlara hız verilmesi lazım.

Cumhurbaşkanının açıkladıkları ile birlikte detaylandırılıp bir an önce kapsayıcı biçimde hayata geçecek uygulamaların anlık güncellenmesi gerekiyor.

Ve şimdi üretim, işgücü, hizmet, ticaret, ulaşım gibi sosyal yaşamın tüm segmentlerine yayılacak devasa kriz için Bilim Kurulu’nun da kabinenin de ötesinde herkesin elini taşın altına koyması şart.

Bu yüzden Kanada ile Bu Ülke’yi kıyaslama basitliğini bir kenara bırakıp, hiç kimsenin değil sırf memleketin selameti hatırına 15 Temmuz’da durulan yerdeki fedakarlığı çoğaltmak en iyisidir.

Hastalığı durdurmak için herkesin benimseyip üzerinde ittifak ettiği eve kapanma, en kestirme çözüm olmakla beraber, uzaktan eğitim dışında evde yapılacaklar üzerine ciddi inovasyonlara ihtiyaç var.

Herkesi televizyonlara ve sosyal medyaya kilitleyip karamsar, kuruntulu, paranoyak ve kaygı bozukluğuna yakalanmış virüs uzmanları haline getirmek dışında faydalı, verimli, kazançlı, geliştirici, katkı sağlayıcı neler yapılabilir deyip bir kurul da bunun için oluşturulsa fena mı olurdu?

Öte yandan hem evde kal deyip hem de İstanbul, Ankara gibi şehirlerde toplu taşıma araçlarının tıka basa vaziyetine göz yummak gibi çelişkiler de meselenin ciddiyetini yaralamakla kalmıyor aynı zamanda ‘bu illet hep başkasına bulaşır bize bir şey olmaz’ cinnetiyle sırtlandıkları vebalden habersiz zavallıların sayısını artırıyor.

İnşallah bir aya kalmaz bu azap bitecek.  Mesele, giderken arkasında bıraktığı dramın büyük olmaması.

Onun için bırakalım bu coğrafyanın tarihiyle, değerleriyle, birikimiyle alakası olmayan, her yönüyle ecnebî, her haliyle ağyar bilumum densiz dinsizleri.

Evlerimize kapanırken bu vesileyle ellerimizi duaya, tevbe ve istiğfara açarak, mesela, bir gün nasıl olsa hep içinde kalacağımız kabrimizi ve sosyal mesafeden çok daha fazla bir uzaklıkla sevdiklerimizden ayrılacağımız dünyaya veda vaktimizi tefekkür edelim.

Evin içinde yapılacak o kadar çok şey var ki. Herkesin evde üreteceği ürüne satış, pazarlama ve malzeme desteği verileceğini söyleyin bakalım millet evde neler yapıyor.

Manevi bakımdan ise evde yapılacak şeyleri herkes bilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.