11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli sözde Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin (İstanbul Sözleşmesi) feshedilmesine tepki gösteren kesimlere, evlat nöbetini sürdüren annelerden cevap geldi.
PKK tarafından kaçırılan oğlu Mustafa Biçer için bir buçuk yıldır Diyarbakır HDP İl Binası önünde evlat nöbetini sürdüren Ayşegül Biçer, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin CHP ve HDP'yi kızdırdığını belirterek evlat nöbetindeki aileler olarak bu feshin arkasında olduklarını söyledi.
Ayşegül Biçer
İstanbul Sözleşmesi'nin sözde kadınların şiddet görmemesi için istenildiğini belirterek bir kadın olarak en büyük şiddete bu sözleşmeyi isteyenler tarafından maruz kaldığını ifade eden Biçer, "Halbuki HDP en çok zulmü kadınlara yapıyor. En çok kadınlara baskı yapıyor. Burada evlat mücadelesi veren ailelerin 50'den fazla kızı dağda. Kızlarımız şu anda tecavüzlere ve işkencelere maruz kalıyor. Madem İstanbul Sözleşmesi'nden söz ediyorlarsa bizde anneyiz bizim hakkımız ve kızlarımız nerede? Ben anayım, kadınım bir buçuk yılı aşkın süredir HDP il binası önünde oturuyorum, benim hakkım nerede? Ben de hakkımı istiyorum." ifadelerini kullandı.
"Jın Jiyan Azadi diyen HDP, en çok zulmü kadınlara yapıyor"
Kendi hakkını ararken tehditlere ve saldırılara maruz kaldıklarını belirterek bu sözleşmeyi isteyenleri samimi bulmadığını vurgulayan Biçer, "HDP artı CHP eşittir PKK diyoruz. Kimlerin kimlerle ittifak ettikleri apaçık ortada. Biz buradayız ve İstanbul Sözleşmesi'ni reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Kadınlara sözde değer veriyorlar ama en çok zulmü kadınlar HDP'den görüyor.'Jın Jiyan Azadi' diyen HDP, en çok zulmü kadınlara yapıyor." dedi.
Son olarak anne ve babalara seslenen Biçer "Artık anneler, babalar gözlerini açsın. Gelsinler burada birlik beraberlik içinde mücadele edelim. Yüreklerimizin yanmaması için buradayız. Yaz-kış, pandemi süreci demeden buradaydık ve burada olmaya devam edeceğiz. Hakkımızı ölüsüyle ya da dirisiyle almadan buradan gitmeyeceğim." şeklinde konuştu.
Fadime Aksu
"Kadın hakları diyenler evlatlarımızı bizden ayırarak en büyük zulmü bize yapıyor"
Oğlu PKK tarafından kandırılarak dağa götürülen Eren Yalçın'ın annesi Fadime Aksu, "Bir buçuk yıldır buradayız ve kimse sesimizi duyup bizi görmedi. HDP demek CHP demek oda PKK demektir. Bu 3'ü birlik olup bizi sırtımızdan vurdular. Kadın Hakları diyorlar. Halbuki bir kadına yapılacak en büyük zulmü 'anneyi evladından ayırarak' onlar yapıyorlar. 7 yıldır ben çocuğumun sesini bile duymadım ve hayatta olup olmadığını da bilmiyorum. Ama inanıyorum ki biz kazanacağız, onlar kaybedecek." dedi.
Remziye Yenidoğan
Oğlu Yunus için Batman'dan Diyarbakır'a gelip HDP Diyarbakır il binası önünde evlat nöbetini sürdüren Remziye Yenidoğan ise "Bütün anneler gibi ben de oğlumu burada bekliyorum. Oğlum gelse de buradaki arkadaşlarımı yüzüstü bırakıp gitmeyeceğim, evlat nöbetimi tutacağım. İnşallah oğlum, sesimi duyar bütün çocuklar kendi annelerini sesini duyup da gelirler." dedi.
HDP'yi hiçbir konuda samimi bulmadığını belirten Yenidoğan "Onlar ilk önce kendi annelerine ve babalarına değer versinler. Onlar kendi annelerine babalarına değer verseydiler bize de değer verirlerdi ve bize de bu acıyı yaşatmazlardı. Benim evladımda onların çocuğu gibi meslek sahibi olmak istiyordu. Oğlumu dağa kaçırıp bombaların üzerine atarken kendi çocuklarını Almanya ve İsviçre de okutuyorlar." şeklinde konuştu.
"İstanbul Sözleşmesi'ni savunanları samimi bulmuyorum"
HDP'nin kadın haklarını savunmadığını söyleyen Yenidoğan, "İstanbul Sözleşmesi'ne sığınıyorlar ama kadının hakkını korumuyorlar. Eğer HDP kadın haklarını korusaydı şu anda biz kadınlar burada bekletilmezdik. Demek ki kadınları korumuyor ve bize de bu eziyeti çektiriyorlar." dedi.
Son olarak oğluna seslenen Yenidoğan, "Ben HDP'yi Allah'a havale ediyorum. Benim çocuğum bana değer veriyorsa gelecektir. Çocuğuma emek veren, onun için ağlayan ve gülen benim. Oğlum bana değer veriyorsa gelsin." ifadelerini kulandı.