Kızının evlilik tercihiyle ilgili yazan hanımefendi okuyucumuz şöyle soruyor:
“Kızım, yirmi dört yaşında. İlahiyat fakültesini bitirdi. Bir çok kişi istemeye geldi. Bazıları denk değildi. Biz de kendisi de uygun görmedik. Ama denk olanları da geldi. Biz istedik, kendisi istemedi. İlk başta neden böyle yaptığını anlamadık. Ben biraz zorladım, sonra söyledi. Kızımın ilkokulda aynı sınıfta okuduğu bir öğrenci vardı. Oğlanın anne babası da bizim biraz uzaktan akrabamız oluyorlar. Öyle dindarlıkları filan yok, biraz cahilce yaşıyorlar. İlkokuldan sonra onlar ayrı bir yerde biz ayrı bir yerde idik.
O çocuk sonra okumamış, emlak filan işi diyorlar ama, araba ev gibi bir şeyler alıp satıyormuş, kızımı son üç senedir birkaç sefer aramış. Kızım onun yüzünden dünür gelenlere yok diyormuş. ‘İşi sence biraz düzensiz değil mi' diyorum. ‘Hayır, sorun yok' diyor. ‘Sen üniversite bitirdin, yakında öğretmen olacaksın, onun ailesi de öyle bize de sana da çok uymuyor' dedim. O kadar dil döktüm ama nafile hiç geri adım atmadı. Babası öğrenince çok kızdı, ona belli etmedi şimdi sessiz bir bekleyişteyiz. Zorla güzellik olmaz ama kızımın da çok akl-ı selim bir tercih yapmadığını düşünüyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum.”
Nikahın da içinde olduğu İslam fıkhının öğretildiği İlahiyat fakültesini bitirmiş bir kızın tabi ki, bu konuda daha bilinçli davranması beklenir. Üstelik kendisi şu anda evlilik için şart görülen rüşd seviyesini adeta birkaç kat geçmiş durumda. Artık hem yaş olarak, hem mezuniyet hem de beklediği görev açısından doğruyu ve yanlışı birbirinden ayıracak ve kendi geleceğiyle ilgili kararı kendi verecek bir olgunlukta.
Bu durumda, kendisini istemediği bir evliliğe zorlamanın, nikahta veli izni gibi şartlarla izah edilemeyeceği bilinmelidir.
Annenin endişesi, daha çok gencin işi üzerinde yoğunlaşıyor ki, bu bir yere kadar anlaşılabilir olsa da hakkaniyete uygun düşmemektedir. Anlaşılabilir diyoruz, çünkü bir anne baba kızlarını teslim edecekleri erkeğin, ailesinin nafakasını nasıl sağlayacağını da, işi ve meşguliyetiyle ilgili dengesini de düşüneceklerdir. O halde bunu dert etmek fıtridir.
Esas mesele ise, oğlanın ailesini dindar olmamak ve cahillikle anlatırken, belki onların yapmadığı bir yanlışa düşme çelişkisidir. Yani kızınıza asıl sormanız gereken veya bizzat kendinizin sorup soruşturarak öğrenmeniz gereken en öncelikli konu, oğlanın ahlakı, saygısı, efendiliği, çevresi, bir takım haram ve zararlı alışkanlıklarının olup olmadığı, namazını düzgün kılıp kılmadığı gibi hususlardır.
Burada annenin kızının tercihini değiştirmesi çok da mümkün gözükmüyor. Annenin yapacağı şey, kocasını kızının kararıyla ilgili ikna edip rahatlatmak, işin hızlandırılıp bir an evvel, (müstakbel)damadın ailesinin bir an gelip kızlarını istemelerini söyle(t)mek ve bu işin hayırla neticelenmesi için çabalamaktan başka bir şey değildir.
Okuyucumuz bu aşamada, kızının bu kararı nedeniyle ilerde pişman olma ihtimali gibi bir takım evham ve kuruntuları da zihninden atmak zorundadır. Onların mes'ud bir evliliklerinin olması için üzerine düşen sorumlukları yerine getirecek, kızının kocasını kendi oğlu kabul edecek ve onun anne babasına da gereken ilgi ve alakayı gösterecektir.
Maalesef bir çok anne baba, çocuklarının kendi kararlarıyla yaptıkları evlilikte en ufak bir olumsuzluk gördükleri zaman, hemen “ben sana demiştim” diyerek çok can sıkıcı bir gerilim oluştururlar. Burada da okuyucumuz, şimdiden ileride böyle bir yanlış tutumu da kesinlikle kafasından atmalı, her şeyin çok güzel olacağını ümit etmeli ve bunun için dua etmelidir.
Elbette ki, en ideal, en salim, en güvenli ve en isabetli evlilikler; gençlerin, anne babalarının veya çevrelerindeki salih kimselerin yönlendirdiği adaylarla evlenmeleridir. Böyle olması demek, ilerde hiçbir sorun yaşamayacaklar anlamına gelmez, yalnız, günah, vebal ve birilerinin bu sebepten kırılması büyük ölçüde önlenmiş olur.
Haramlardan uzak durma azmi, Allah-ü Teala'nın rızasını ve yardımını celb edecektir. Her zaman, her şey istenilen şekilde gitmeyebilir.
Önemli olan sürpriz durumlarda da istikametten şaşmamak, şaşırmamak ve zulmetmemektir.
Dua bekleriz.