İslam dünyasında yaşanan kaos ve savaş atmosferi içerisinde Müslümanlar birbirleriyle meşgul olurken, siyonistler durmadan işgal sahasını genişletmeye çalışıyor. Temel hak ve özgürlüklerin ihlali had safhaya ulaştı. İslam ümmetinin bugün yaşamış olduğu sorunların direkt ve dolaylı müsebbibi siyonistler olduğu halde, bugün Müslümanlar, bu asli düşmanlarını unutmuş durumdalar. israil çıkardığı fitne ve kaos ile kendisini çok büyük bir ustalıkla unutturmuş bulunmaktadır.
Özellikle İslam ümmeti içerisinde mezhep savaşı çıkararak, hem Müslümanları meşgul etmek hem de güçlerini tüketmek için yoğun çaba sarf etmektedir. Sünni-Şii problemini İslam ümmetinin gündemine en fazla getiren odaklardan birisi israil'dir. Maalesef İslam ümmeti içerisinde de bu değirmene su taşıyan şahıs ve kurumlar vardır. Bu şahıs ve kurumlar bilerek veya bilmeyerek Siyonist emellere hizmet etmektedir. O halde Sünni-Şii ayrıştırmasını yapanlar, ne Şii, ne de Sünni sayılır. Bunlar ya israil'in maşalarıdırlar ya da ne yaptığını bilmeyen şuursuzlardır. Bu gafiller veya hainler, ne Sünnileri, ne de Şiileri temsil eder. Ortadoğu'da yaşanan kargaşa ve kaosun nedeni, mezhebi olmaktan öte, siyasidir. Ama siyasi emellerine mezhep kılıfı giydirenler, siyasi ihtiraslarına mezhep hassasiyeti üzerinden ulaşmaya çalışıyorlar. Bu yanlış tercih, büyük bir kumardır ve geri dönüşü olmayan tehlikeli süreçlere de kapı aralamaktadır.
israil Gizli Servis Başkanı Ayalon'un, 2012'deki açıklamaları kamuoyuna yansıdı. Verdiği röportajda, israil'in bölgedeki kısa vadeli planlarını açıklayan Ayalon'un hedefinde Şii- Sünni çatışması oluşturmak var. O dönemde ortaya konulan bu meşum plan, hala devrededir. Ayalon'a göre, ancak böyle bir durumda Filistin'in gücü kırılabilir ve Filistin-israil çatışması engellenebilir. Yani İslam ümmeti, Filistin ile ilgilenemeyeceğinden dolayı, Siyonistler ve müttefikleri karşısında Filistinliler yalnız kalacaktır.
Yine geçenlerde Siyonist bir yetkili Suriye'deki durumu değerlendirme bağlamında Sünni ve Şiilerin nasıl bir arada yaşayamayacağının, sözde gerekçelerini izah etmeye çalışıyordu.
israil savunma bakanı ise, ortaya çıkan bu korkunç fitne tablosundan son derece memnun bir vaziyette, mevcut tablodan istifade etmeye çalışmaktadır. Hatta Araplarla stratejik düzeyde işbirliği yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Siyonist savunma bakanı Moşe Yaalon'un bu açıklaması, acaba basireti bağlanmış Müslümanlar açısından hiçbir şey ifade etmiyor mu? Ortaya çıkardıkları fitne ve kaos yetmiyormuş gibi, kendi kontrollerinde, enerji hatlarını kontrol altında tutan “ikinci bir israil devleti”ni de Suriye'nin kuzeyinde kurmaya çalışmaktadırlar.
Ama Siyonistlere çevrilmesi gereken namlular, Müslümanlara çevrilmekte, İslam coğrafyası, kan gölüne dönmektedir.
Özellikle Filistin'de son zamanlarda genç kızların ve çocukların çeşitli bahanelerle katledilmesi rutin hale geldi. Dünyanın gözü önünde kız çocuklarımız ve genç kızkardeşlerimiz yerlerde sürükleniyorlar, katlediliyorlar. Birkaç gün önce basına yansıyan görüntüler, insanın kanını donduruyordu. O genç kızın, masum kardeşimizin bedeni tekmelenirken, aslında bizim şerefimiz tekmelendi. Eğer Peygamber olsaydı, belki bu vaka için ordular hazırlardı. Büyük bir ihtimalle, “ Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, Medine'de toplansın”, derdi. O kılıç ve merhamet peygamberi, bu zulmün hesabını alçak siyonistlerden sorardı. Ama İslam ümmeti, Muhammedi şuurdan fersahlarca uzak kaldığı için, bu hadise, üzerine ölü toprağı serpilmiş İslam ümmetinin dikkatini bile çekmedi.
Her gün çeşitli bahanelerle Filistinli kardeşlerimizin evleri, barkları başlarına yıkılıyor, gasp ediliyor. Arazileri ve mahsulleri tahrip ediliyor. Mescid-i Aksa sürekli işgal ediliyor. Artık çok küçük çocuklar bile, yoğun bir şekilde gözaltına alınmaktadır. Gazze adeta açık bir hava hapishanesine dönüşmüş. Gazze'dekiler yavaş yavaş İslam ümmetinin gözleri önünde ölüme mahkûm edilmiştir. Filistin davasının sabitelerine yoğunlaşma ve işgali sonlandırma mücadelesini omuzlama bir yana, işgalin artarak yayılmasına bile bir tepki gösterilmemektedir.
Siyonistlere tek bir mermi sıkmayanlar, İslam ümmetini kan gölüne çevirmektedir. Müslümanlar, bu yanılgıya devam ettiği müddetçe, İslam ümmetinin zillet ve teslimiyet hali geçmeyecektir.
İslam ümmetinin özgürlüğü için ümmetin bağrına saplanan bu zehirli hançeri çıkarmamız lazım. Bünyemizde yayılma eğilimi gösteren bu kanser urunu temizlememiz gerekir. Temiz ve özgür bir dünya için, siyonizmin tarihin çöplüğüne gömülmesi lazımdır. Aksi halde acılarımız bitmeyecek, gözyaşlarımız dinmeyecektir.