Siyonist çeteye karşı feda eylemi düzenleyen bir yiğit, soylu eylemiyle tüm dünya Müslümanlarına böyle bir mesaj vermişti. İslam ümmetini kurtaracak ve Kudüs'e özgürlüğün kapıların açacak ruh, anlayış, bilinç ve şuur işte budur. Bu şuuru ile ayağa kalkan bir ümmeti kimse esir edemez. İslam ümmetinin fertlerini bu şuur seviyesine ulaştırmak lazımdır. Herkes bir yerlerden ebabil veya Selahaddin beklemek yerine, bir Müslüman olarak sorumluluğunu hatırlamalıdır. Mazlumların beklediği ebabil ve Selahaddin benim, diyebilmelidir. O zaman İslam ümmetinin gerçek potansiyeli inkişaf eder. Hatta bu mesele sadece Kudüs'ün özgürlüğü ile sınırlı kalmaz, İslam ümmetinin de esaretine son verir. Bu ümmetin yiğit bir evladı, iman ve iradenin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını ispat etti ve kanı ile tüm İslam ümmetine diriliş mesajı verdi. En imkânsız görünen şartlar altında bile neler yapılabileceğini gösterdi. Tek başına üç siyonisti cehenneme yuvarladı ve o çok anlamlı mesajını tarihe not olarak düştü: "Selahaddin'i bekleme, Selahaddin ol!"
Sadece bir bıçak ile bile direnişin nasıl olduğunu bizlere gösterdi. İman ve irade ile onun bıçağı, İmam Ali'nin Zülfikar'ına dönüştü adeta. Umulur ki, bu Zülfikar Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolu açar.
O vazifesini yaptı ve Rabbine kavuştu. Ve vazife şu an bizim omuzlarımızdadır. Birer Selahaddin olup sorumluluk hissedersek ve bu sorumluluğun gereğini yaparsak, şüphe yok ki zafer bizimdir.
Siyonistlerin, Mescid-i Aksa'ya dönük işgal hareketi, başta Filistinli Müslümanlar olmak üzere, tüm İslam ümmetini harekete geçirdi. Filistinli Müslümanlar, şehadeti direnişlerine azık yaparak, şehadeti ve direnişi kuşanarak Mescid-i Aksa'ya sahip çıkıyorlar. İslam ümmetinin diğer beldelerinde ise protesto gösterileri düzenlendi. Meydanlarda tezahür eden bu dirilişin, ete ve kemiğe bürünmesi lazımdır. Bu direniş ve itiraz ruhunun somut adımlara dönüşmesi gerekir.
Öfkemizin saman alevi gibi parlayıp sönmesi fazla bir anlam ifade etmez. Bu öfkenin öyle bir tutuşması lazım ki, Siyonistlerin ayakları altındaki toprağı tutuştursun.
Her Müslüman birey, tarihsel bir kırılma ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde, "ben ne yapabilirim", sorusunu kendisine sormalıdır. Elbette herkesin kendi imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde yapabilecekleri vardır. Şahıslar ve kurumlar, ümmet ruhu ile aynı hedefe kilitlendikleri zaman oluşacak sinerji, Siyonistleri yutarak bir anafora dönüşecektir.
Somut adımlar bağlamında şu adımlar atılabilir:
Protesto ve itirazlarımızın haftalara, aylara yayılması gerekir.
Başta büyük şehirler olmak üzere, meydanlarda Mescid-i Aksa nöbetleri tutulabilir, bu meydanlarda Müslümanlar bu onurlu dava konusunda sürekli bilinçlendirilebilir ve bilinçleri diri tutulabilir.
Türkiye'de ve diğer İslam ülkelerindeki sivil insiyatif gönüllüleri, Kudüs'e gidip Mescid-i Aksa nöbetlerini Filistinliler ile beraber tutmalıdır. Ayrıca on binlerce Müslüman Kudüs protestolarına katılarak bizatihi Siyonistlerle göğüs göğüse mücadele etmelidir. Bedel ödeme noktasında Filistinli kardeşlerimizin yükünü paylaşmak gerekir.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi toplanmalıdır. Filistin konusunda bir eylem programı ortaya konulmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı, kuruluş felsefesine geri dönmeli ve Filistin konusundaki ilkelerini hayata geçirmelidir. Kral Faysal'ın Filistin vizyonu güncellenmelidir.
Dünya genelinde lobi faaliyetleri yürütülmeli ve büyük başkentlerde Kudüs nöbetleri tutulmalıdır.
Konu BM'ye taşınmalıdır.
Uluslararası tüm platformlar kullanılarak Müslümanların bu konudaki duyarlılıkları tüm dünyaya gösterilmelidir.
Aydınlar, yazarlar, alimler, siyasetçiler, basın mensupları başta olmak üzere, toplumun her kesiminde Kudüs'ün gündem olması gerekir.
Halklar, hükümetlerine sivil baskı uygulayarak siyonist rejime karşı adım atmalarını sağlamalıdır. Siyonist terör devleti ile ilişkilerin askıya alınması ve ekonomik yaptırımlar dahil, bir dizi tedbirin alınması hususunda iktidarlar adım atmaya zorlanmalıdır.
Siyonist mallara ve hizmetlere boykot uygulanmalıdır.
Müslümanlar ülkeler, halklar ve devletler aralarındaki krizleri dondurarak, ortak bir strateji çerçevesinde terör çetesi israil'e yönelmelidirler.
Ve buna benzer bir dizi tedbir, siyonistleri caydıracak ve siyonistlere geri adım attıracaktır.
Hazır İslam ümmeti hareketlenmişken, bu ruhu, Filistin'in kurtuluşu için inşa edilen bir sürece dönüştürmeliyiz.
Başka neler yapabileceğimiz konusunu müzakere etmeliyiz. Elbette yapabileceğimiz çok şey vardır. Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu mukadderdir. Önemli olan herkesin Selahaddin olmaya talip olmasıdır.