Ezel ikliminden bize şeref bahşederek gelen Sultan! Seni incittiler mi yine Beni Kaynuka soysuzları? Hayberlik hezimetlerden usanmazlar mı bu köpekler?
Ağızlarından çıkan necis sözler nihai bir tufanın habercisidir ve tek bir işaret bekleyen Mikail, her an tetiktedir. Dağların melekleri, denizlerin melekleri, çöllerin ve amansız kasırgaların melekleri, ins ve cinni dört bir yana koşuşturan melekler ve arzı avuçlarında gizleyen Büyük Cebrail, Sen’in fermanını beklemekteler.
Sen yerde de göklerde de rahmetsin oysa.. Sen yerde ve göklerde Muhammed’sin oysa.. Övgüye değer ne kadar erdem varsa Senin meziyetindir. Bu vakur direniş, sevdanı yüklemiş Ümmetin’e Sen’in mirasındır.
Ey hatırına çöllerin vahalar doğurduğu Sultan! Ey bütün kışları bahara çeviren Habib! Ey Kisralara, Kayzerlere kahır şarabını tattıran Padişah! Ey cennet ikliminden gelip cihanı aşkla dolduran Ezel Kasidesi! Bu rahmet sesi ancak iblislerin kahrolası kulaklarını tırmalar.
Ruhunu iblise satmış bu haç ve siyon köleleri de kim? Bu mendebur iblis ordusu da ne oluyor? Sen’in Meydanlar dolusu âşıkların var; her sineyi ambere çevirmiş gül kokulu sevdan var; ve kainat dolusu rahmet olan affın var, himmetin var...
Her minareden Müezzinler Sen’i çağırmaya devam ededuracaklar. Her minberde hatipler ezel hutbesini taze nefesleriyle haykıracaklar, kıyamete dek. Muhammedi Sevda’nın bülbülleri Gül’ün kasidesiyle cezbeye getirecekler cinleri ve insanları, sonsuzca...
Deste deste gül sensin
Gül vabeste gül sensin
Bülbül haste gül sensin
Güle beste gül sensin
Bülbüle sevda gülsün
Tavır gül eda gülsün
Sine-suz seda gülsün
Sen gül, şuheda gülsün
Senden alır kokun gül
Senin varın yokun gül
Mızrağın gül okun gül
Dokun bana dokun gül
Görmedim gül kametin
Gül soldurur hasretin
Güle hasret ümmetin
Arar gül muhabbetin
Kur’an’dır gül avazın
Gül kokar gül niyazın
Cümle âlem pervazın
Seyreyler gül endazın
Güle vurgunum güle
Yandım ki döndüm küle
Güle kurban bu köle
Gül halvetim kim böle
Cihana açılan gül
Göklere saçılan gül
Başlara taç olan gül
Bize miraç olan gül
Teri gülden Mustafa
Gül soyun pâk-u safa
Ben bülbül-i bî- vefa
Sen her gönüle şifa
Her bahar Sen açmazsan
Âleme düşer hazan
Ey gönüllere suzan
Bize cennettir Ravzan
Açıl ki bak gülistan
Kara giyindi yastan
Ne bağ kaldı ne bostan
Ve ayrılık gül dosttan
Bülbül yandı gül Ahmed
Aşkını ister ebed
Ey gül yüzlü Muhammed
Meded şefaat meded
Gel gülüm gel ey nazım
Şiir nesir tüm nazım
Udum neyim ve sazım
Güle meftun gül lazım
Bak güllere şah geldi
Gül çehre gül rah geldi
Gül güneş gül mah geldi
Mazluma semah geldi
Gül gül söyler Şemsi gül
Kitabı gül dersi gül
Nefesi gül sesi gül
Güldür efendisi Gül...
Nurullah Gülsever / İnzar Dergisi – Ekim 2012