Gündemin içinde kaybolup giden, en az yaşanan yangınlar ve seller, hatta depremler kadar önem arz eden detaylar gözden kaçabiliyor.
Belki de toplumsal tahribat açısından etkisi yangınlar, seller ve depremler kadar anlık veya etkili olmuyor.
Etkisi yıllara boyu nesillerde bıraktığı tahribat açısından düşünüldüğünde ise bir toplumun geleceğini imha olarak görebiliriz.
Gündemin içinde kaybolan ve gerektiği gibi değer görmeyen olumsuz haberlerden biri, örtülü ve yaşları 13-14 gibi olan üç genç kızımıza dairdi.
İddiaya göre Kore’ye kaçmak için evden kaçan bu kızlarımız, bulunmuş ve ailelerine teslim edilmiş.
Haberi okuyunca aklıma önce neden “Kore” geldi.
Neden ABD, Avrupa veya Japonya değil de Kore?
Aklıma gelen sebep konusunda yanılmamıştım.
Kore müziği ve dizilerinin “bağımlılık” yaptığı, inançlı veya değil birçok ailenin gençlerinin bu bağımlılığa takıldığı artık bilinmeyen bir olgu değil.
Hatta bu tür sosyal medya tespitlerinin altına yazılan ve BTS(Kurşun Geçirmez İzciler/sözde değerleri koruyorlarmış) müziğini büyük bir iddiayla savunanlar az değil.
BTS’nin grup olarak cinsiyetsizliği teşvik ettiği bir yaşam tarzı mücadelesini de bu savunma mekanizması içine alan fan’ları da vardı.
Bazı örnekler yazayım isim belirtmeden:
“-Ben BTS fanıyım. Onları örnek alıyorum ve onlara hayranlık duyuyorum…. Onları değil sizi mi örnek alacağım.
-Ben 17 yaşındayım. Neyin ne olduğunu bilen bir genç kızım. İstediğim şarkıyı dinler istediğim filmi izlerim. Fanı olduğum adamlar çok iyi ve örnek alınacak kişiler ki onları sevip destekliyorum ve idolüm olarak görüyorum. Ailemin hiçbir şekilde benim ne dinlediğime karışma hakkı yok.
-Evden Kore'ye kaçmak isteyen kızların annesi de babası da ilahiyatçı çıktı. Kimse güvende değil!
-Erkek ve kadın ayrımı önemsiz. Renklerin, elbiselerin, makyajın, saç kesiminin, mesleklerin, duyguların cinsiyeti olmaz. Siz isteseniz de istemeseniz de müsaade etseniz de etmeseniz de bunlar oluyor ve olacak.
-Kore dizi ve müzik grup hayranlığı had safhada. Yerli değer üretemiyoruz maalesef.
-Ankara'da kaldığım bir yıl boyunca gece sabaha kadar Kore dizisi izleyip tüm gün anlatan ilahiyat öğrencileri vardı. Çevrelerindeki herkes Korelilerin hastasıymış, öyle söylemişlerdi. Korkudan bir defa bile izlemedim. Aklı başında kişilerdi ve bağımlısı olmuşlardı.”
Yukarıdaki yorumlarda geçen sosyal medya kavramı olarak “fan” kelimesinin anlamını araştırırken şu ifadelere denk geldim: “Hayran olmak, sevgi ve saygının en üst noktaya ulaşması. Eğer ekranda izlediğiniz birinin fanıysanız onun yaptığı her işi takip edersiniz. Başarısız olan işlerini bile zevkle izlersiniz. Ona yapılan haksızlığı kendinize yapılmış sayarsınız.”
Bu doğrultuda acaba BTS ve türevlerinin fanı olan gençlik; kimi, neyi, neden, niçin ve nasıl örnek alıyor diye düşünürsek körü körüne, sorgulamayan bir nesille karşı karşıyayız. Aynı hissiyat söz konusu İslam ve değerler olunca sorgulayan ve körü körüne itaat etmeyen bir nesil söz konusuysa bu çelişki neden?
Nefsini ilah edinenlere yazıklar olsun.
Kore müziğinin ölen örneklerini, fan’larının dikkatine sunalım:
“-Dünyaca ünlü K-pop grubu BTS’in 2017’deki video klibi With Seoul’da rol alan Güney Koreli aktris Go Soo Jung 25 yaşında yaşamını yitirdi.
-Aralık 2019’da 27 yaşındaki Güney Koreli aktör Cha In-ha evinde ölü bulunmuştu.
-Bundan iki hafta önce de 28 yaşındaki K-pop yıldızı Goo Hara’nın ölüm haberi gelmişti. Eski K-pop grubu Kara’nın üyesi Hara da evinde ölü bulunmuştu.
-Ekim 2019’da eski K-pop grubu f(x)’in üyesi Sulli 25 yaşında hayatını kaybetmişti.”
Yaşları dikkat çeken bu ölümler, “fan’lık derecesinde hayran olunanlar olunca, hayranları ne yapar diye düşünemeden edemiyor insan.
İyi bir örnekle bitirelim de içimiz kararmasın bari:15 yıl önce sekiz-on yaşlarında olan ve hafızlık eğitimi alan bir kızımızı üç gün önce hafız yetiştiren bir hoca olarak ilk defa gördüğümde, gençliğimiz hakkında ümitlerimi pekiştiren Rabbime şükrettim. Ne demişti şair: “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!”