Bismihi Teâlâ;
Müslüman olan coğrafyalarda yaşayan halklara ya da ehli vicdan ve insaf sahibi kimselere sorsanız; bir kuruşunuzu dahi Siyonist ve Emperyalist güçlerin kasasına girmesini ister misiniz? Alışverişimizi İslam düşmanı olan bu kirli zihniyetlerle yapmanın bize doğurduğu sonuçları görmüyor muyuz?
15.12.2017 tarihli doğruhaber gazetemiz dönem dönem(1946-2017) zaman dilimlerinin gösterildiği haritayı manşetine taşıdı.Tabloda Filistin devletinin sahip olduğu alan ile işgalci israil rejiminin gasp ettiği alanı nazarlara sundu. Ne yazık ki görünen tablo yüz kızartıcı olmakla beraber iç karartıcı bir hali de gösteriyor. ŞuanFilistin haritasına baktığımızda, küçücük adacıklar haline geldiğini görmek her daim bedenimizden bir parça almıyor mu?..
Peki, nasıl oluyorda bu topraklar gıdım gıdım bu şekilde Filistinlilerin elinden gidiyor? Öyle kahpece, öyle haince, öyle şerefsizce..!
Bir avuç israil nasıl bu hale geldi diye derinden derine kendimize sormamız gerekmiyor mu? Yıllar önce bir İslam kahramanı ne demişti biliyor musunuz? ‘'Her Müslüman bir kova su dökse, israil'i sel alır''. Eğer ümmet merhumun dediğini yapsaydı bu gün İslam coğrafyası bu halde olmazdı en azında.
En önemlisi halkları Müslüman olan coğrafyaların yöneticilerinden, avam halkına kadar gerek gafletimiz,şuursuzluğumuz,basiretsizliğimiz gerekse içimizdeki hainlerin, satılmışların, Karunların varlığıyla Siyonizm bu gücü buldu bu gün...Yani bizim sırtımızdan bize saldırıyor hale geldi. Filistin topraklarını işgal etmesine; binbir türlü hile, oyun ve şeytanlıklarla nasıl işgal ettiğine giremeyeceğim. Şu açıktır ki başta yani görünürde masum(!), doğal bir tüccar figürüyle; batında ise her türlü şeytanlıklarla dadandılar bu ticarete. Filistin'in gariban esnafını, işçisini, çiftçisini, ekonomik gücü zayıf olan kesimleri adım adım takibe almakla başladılar bu işe… Sonuç bire on, ona yüz, yüze bin katarak yol kat ettiler. Sonrası ise güç, sömürü, işgal ve terör…
Siyonizm'in bu gün en büyük sermayesi para ve silahtır. Üzülerek belirtelim ki; hammaddesi bizde, işletmesi Siyonist ve emperyalistlerde. Onun için birey,aile,şehir,devlet bazında kirli güçler bizim sırtımızdan yükseliveriyorlar. Hiç olmazsa birey olarak bize düşen tavır hiç mi yok?
Gelinen süreç itibariyle israil mallarının hemen hemen her sektörde büyük bir alanı kaptığını yok sayabilir miyiz? Giyimden tutun, yiyecek içeceğe kadar; kişisel bakımdan, ev eşyasına… Bilişimden, inşaat sektörüne değin… Heralanda, büyükAVM'lerden basit bir dükkâna kadar israil mallarının girmediği yer var mı?
israil terörü her hortladığında buna bağlı olarak kin, nefret ve kızgınlığımız da artmakta. Mitinglerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla gündemi teşkil ediyoruz çok şükür. Fakat tepkimiz anlık gibi hislerle mi olmalı yoksa Rıza-i Allah için devamlı mı olmalı?
Tepkimiz Yahudi ve israil'e olmaktan ziyade israil rejimine ve terör politikalarına dönük olmalı. Sadece kin ve nefret için yaparsak, kısa süreli yapıp, sonra tekrar eski halimize döneriz.Zira kinimiz, buğzumuz, tepkimiz, cehdimiz Allah rızası için oldu mu; güç olarak Allah'ı yanımızda bulmaz mıyız?
Âcizane birkaç çözüm;
Evvela, işi yöneticilere bırakma kolaylığından vazgeçmek lazım zira bu anlayış topu taca atmak gibi pasif bir düşünceden öte geçmeyecek kadar ucuz bir yaklaşımdır.Ben bir kişiyim elimden bir şey gelmez varsın devlet erkânları düşünsün gibi anlayış ve inanışlar emin olun kişiyi vebal taşımaktan alıkoyamaz. Yani öncelikle itikadımız düzgün olacak. Bireysel olarak ve STK'lar,cemaatler…olarak, Yahudi lobisinin her türlü sektörünütanımalı ve satışa sundukları mallarını protesto etmeliyiz. Tüketiciler Birliği sistematik olarak bu lobinin mallarını kamuoyuna sunmalı, bizlerde tüm hassasiyetimizle teknolojinin marifetiyle bu verileri yaymada adeta yarışmalıyız. Özellikle alışverişlerimizde israil ürünlerini almaktan tüm benliğimizle kaçınmalı ve bu düsturumuz sürekli olmalıdır. Şiarımız israil mallarını boykot etmek olmalıdır. Bu irademizi hiçbir güya indirimli, nitelikli ürün safsatası gibi bahanelerin etkisiz hale getirmesine izin vermemeliyiz.
Okullarımızda yeni nesillere yerli malları tüketmenin bilinci verilmelidir. Zaten aralık ayının 12-16 tarihleri arasında okullarda ‘'Yerli mali haftası'' diye kutlana gelen bir kültür vardır. Eğitim- öğretim kurumlarımız daha nitelikli şekilde yerli malı tüketmenin, tutum ve yatırım yapmanın önemini gündeme getirmekle birlikte dışa bağımlı olmaktan uzak bireyler yetiştirmeye büyük çaba göstermelidir. Hatta israil malları, ürünleri hususunda bilinç kazandırılmalıdır.
Farkında olalım olmayalım Siyonizm'in kasasına giden her bir kuruşumuz, Filistin'e, Filistinli çocuklara ve bize bir kurşun olarak dönmüyor mu?
Kalın sağlıcakla…