Avrupa medeniyeti; kan, gözyaşı ve katliamlar üzerine kuruludur. Avrupa milletlerinin tarihinden mazlum halkların kanları ve sömürülen alınterleri fışkırmaktadır. Avrupalıların savundukları insan hakları ve özgürlükler, sadece onlar için geçerlidir. Kendi dışındaki milletler için bunları lüks kavramlar olarak görmektedirler. Tasnif etmiş oldukları dünyada, 3. Dünya ülkeleri olarak sıraladıkları milletlerin böyle bir talebi olamaz. İşte Batılıların insanlığa, insan haklarına ve özgürlüklere bakış açısı budur. Bir Batılı, insan hakları ve özgürlükten bahsediyorsa, kendisi için bahsediyordur. Onların diğer milletler için reva gördükleri; kan, gözyaşı, acı ve sömürüdür.
İnsan hakları ve özgürlükler gibi kutsal ve saygın değerleri şeytani yüzlerine maske yapan Batılılar, zaman zaman çeşitli vesilelerle gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyorlar. Bunun en son örneğini Hollanda'da gördük. Bu barbar ruhlu caniler, bütün diplomatik teamülleri ayaklar altına alarak, bir ülkenin bakanını sınır dışı etmeleri yetmiyormuş gibi, bu olayı protesto edenlere atlı polisler ve köpeklerle saldırmıştır. Yerde yatan protestoculara köpekler vasıtası ile vahşice işkence edilmiştir. Daha sonra Hollanda başbakanı tarafından bu vahşet tebrik edilmiştir. Devlet olarak bu vahşete sahip çıkılmıştır. Hollanda'da yapılan vahşet, sadece AK Parti ve "evet" diyenleri değil, tüm Türkiye'yi hedef almıştır. Demokrasiyi kıble edinen ve acıktıkları zaman helvadan yapılmış putlarını yiyen bu güruh, gerçek yüzlerini bir kez daha göstermiştir.
Protesto hakkı, bütün dünyada ve evrensel ilkelere göre kitlelerin itirazlarını dile getirme yöntemlerinden birisi olarak görülürken, bu protesto Batı'ya yönelince en zalim yöntemlerle bastırılmaktadır. Hollanda'da birkaç milyon homoseksüel bulunmaktadır. Yasal olarak bunlara evlenme(!) imkânı tanınmıştır. Böyle bir politika, özgürlükler çerçevesinde ele alınmaktadır. Homoseksüellik gibi bütün dünyayı ve insanlığı tehdit eden bir terör eğilimini özgürlük olarak gören bir Hollanda, masum bir protestoyu ise, kamuyu tehdit eden bir eylem olarak görmektedir. Bir kez daha bunların maksadının özgürlükler olmadığı, sapık ve hastalıklı zihniyetlerini ihraç etmek olduğu anlaşılmıştır.
Avusturya, Almanya derken, bu faşizm halkasına Hollanda da dâhil oldu. Batı'da İslam'a ve insanlığa karşı yükselişe geçen bir faşizm dalgası vardır. Bastırılmış Haçlı ve Nazi eğilimleri açığa çıkıyor. Bu eğilimler, sadece Türkiye'yi değil tüm insanlığı tehdit ediyor. Batı hiçbir zaman Türkiye'nin dostu olmadı. Batı'yı kıble edinen köle ruhlu sefiller, daima kendilerini kandırdılar. Batılılar, Türkiye'yi AB'ye almaya tenezzül etmedikleri gibi daima aşağılayıp Türkiye'nin onuruyla oynadılar. İşte Batı medeniyetinin gerçek yüzü budur. Hala Batı'yı kıble olarak, Batılı değerleri ise erdem ve fazilet olarak görenler utanırlar mı, bilmem.
Hollandalıların, Bosna'da Sırplar ile kadeh tokuşturmalarını ve mazlum Boşnakların Sırplar tarafından soykırıma uğratılmalarına sebep olduklarını unutmadık. Artık gerçekleri görme ve kabul etme zamanı geçmiştir. Batılıların hiçbir zaman mazlumların dostu olmadığını görmek durumundayız. Tarihleri utanç ile dolu bu barbar milletler, insanlık için bir felaket olmuşlardır. Mazlum milletler, istiklal ve istikballerini kendi eksenlerinde aramalıdırlar.