FETÖ darbesi sonrası yeni bir süreç yaşanıyor. Darbe sonrası hükümetin eline büyük bir güç geçti ve hükümetten beklenen, bu güçle ülkede her yönü ile adaleti tesis etmesiydi.
Bunun için de kolları sıvayıp, 90 yıllık devlet düzeni içinde Kemalist rejimin oluşturmuş olduğu arızalardan başlaması gerekiyordu. Bu doğrultuda kanun hükmünde kararnameler ile sürekli darbeci yetiştiren ordu kurumları içinde bazı düzenlemelere gitti.
TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) kapatıldı. Memleketin iletişimi ile ilgilenen bu başkanlığın işlevi tamamen FETÖ'nün eline geçmişti ve FETÖ bu başkanlık üzerinden bütün iletişimi kontrol ediyordu.
İstediği herkesi rahatlıkla dinliyordu. İnsanların, partilerin, cemaatlerin, derneklerin, tüm kurum ve kuruluşların, medya mensuplarının, bürokratların telefonlarını dinliyordu.
Herkesin mahremine, sevabına günahına, kirli ilişkilerine, yapmak istediklerine vakıf olup, bunları ya şantaj olarak kullanıp, hedef şahıs ve kurumları ele geçiriyor ya da zayıflatmak veya diskalifiye amaçlı aleyhlerinde kullanıyordu.
Bu konuda denilebilir ki sıradan vatandaşlar hariç, FETÖ'nün hedef almadığı hiç kimse ve hiçbir kurum kuruluş yoktur. Avucuna almak veya ihalede devre dışı bırakmak istediği işadamlarından tutun, STK'lara, kanaat önderlerine, âlimlere, cemaatlere, medya mensuplarına ve kuruluşlarına, partilere, bürokrasiye kadar herkes ve her kurum, kuruluş FETÖ'nün hedefindeydi.
Bir kısmını ele geçirmişler, bir kısmının içine sızarak etkili olmuşlar ve ele geçirinceye kadar da peşlerini bırakmamışlardır.
FETÖ'nün musallat olup da ele geçiremediği ve içine sızamadığı çok nadir kimse, kurum ve kuruluş vardır. Bugünlerde bu tartışma partiler düzeyinde yaşanıyor.
Ak Parti içindeki FETÖ'cüler konuşuluyor. Bakanlıklar ve Büyükşehir Belediye Başkanlıkları düzeyinde FETÖ ile ilişkili olanlardan bahsediliyor. Ak Parti de kendi içinde bunun tartışmasını yapıyor. Birkaç ilçe belediye başkanının FETÖ ile ilişkili olarak ihraç edilmesi ile parti temizlenmiş olmayacak. Hayati Yazıcı temize çıkarsa da FETÖ konusunda Ak Parti'nin kirli olduğunu herkes biliyor.
Sadece Ak Parti değil, meclisteki diğer partiler CHP, MHP, HDP'nin de FETÖ ile ilişkileri ve bu partilerdeki FETÖ bağlantılı kişiler bahse konu.
CHP'li Bülent Tezcan her ne kadar “CHP toprağı FETÖ için bereketli topraklar değil, zehirli topraklardır, bizim içimizde FETÖ'cü ve bizim FETÖ ile ilişkimiz olamaz” dese de bütün kamuoyu, CHP koltuğundan Baykal'ı indiren ve bu koltuğa Kılıçdaroğlu'nu çıkaran malum kasetlerin kimin işi olduğunu iyi biliyor. Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile ilişkilendirdiği kasetleri kendisine kimin getirdiğinin ve izlettirdiğinin izahını yapamadı ve ifadesini veremedi.
Altını bırakın, yani CHP tepeden kirli FETÖ konusunda.
MHP'deki FETÖ ile bağlantılı yaşanan gelişmeler malum, HDP'yi ise konuşmaya gerek yok. Son iki seçimde asker polis lojmanlarından ful HDP'ye oy çıkmış olması bile HDP ile ilgili her şeyi ifade etmeye yetiyor.
İçlerine sızmanın dışında FETÖ'den güç almak için FETÖ ile ilişkiye girenler veya FETÖ'ye yalakalık edenler de var.
Bu vechede sadece meclis içi partiler değil, meclis dışı bir kısım partilerin de günah defterleri kabarık.
Peki, memlekette bu virüsün giremediği bünye, bu kirli yapıdan temiz kalmış şahıs, kurum ve kuruluş yok mu?
Elbette var.
Dışarıdan bir şahitlik olarak; iki gün önce ulusal medyada yazan ve ulusal kanallarda program yapan bir gazeteci ile bir araya geldik. Kendisi konuyu açtı ve şunları söyledi: Dün .... .... (kendisi gibi gazeteci, ulusal kanalların devamlı konuklarından biri) ile oturduk. Ülkede FETÖ'nün sızmadığı, ilişki içine girmediği, FETÖ konusunda temiz kalmış bir yapı yok. HÜDA PAR hariç. Bu konuda bir tek HÜDA PAR temiz dedik.
Bu şehadet şu manaya geliyordu: HÜDA PAR, FETÖ'nün sahip olduğu güce göz dikip elini, dilini kirletmedi. Bütün baskı, kumpas ve operasyonlarına rağmen korkup bu güce teslim de olmadı.
Başka bir okuma ve daha önemlisi; memleketi dinleyip, şahısların günahlarına, zaaflarına vakıf olan ve ulaştığı bilgilerle şahısların, kurum ve kuruluşların bir kısmını ele geçiren, bir kısmına da ayar veren FETÖ, HÜDA PAR'da kullanabileceği bir kirlilik, bir günah bulamadı. Bu konuda elhamdülillah diyor ve şükrediyoruz.
FETÖ'nün bazı şahıs, cemaat, parti bünye ve tavanlarına günahları üzerinden girdiği ve etkili olduğu geniş zeminde ve uzun zaman diliminde HÜDA PAR temiz kalmıştır.