FETÖ davası çatı iddianamesi tamamlandı. Bu iddianamenin hukuki boyutunu hukukçulara bırakarak, iddianamede detaylandırılan 'FETÖ-PKK kardeşliğinden' bahsedeceğiz. Daha doğrusu, birçok kişinin bunların karşılıklı işbirliklerini bildiği halde, bu işbirliğinin ilk defa resmi kayıtlara, hem de mahkeme kayıtlarına girmesini değerlendireceğiz.
FETÖ'nün yıllardır Kürt illerinde yaptığı tahribat dile getirildiğinde, çoğu zaman duyulmak istenmedi. Özellikle FETÖ'cü emniyet ve yargı mensuplarının işbirliğinde dindar Kürtlere yönelik yaptıkları zulümler, haksız gözaltılar, işkenceler ve 'Camide Kur'an dersi' verdi diye verilen mahkûmiyet kararları, tahribat ve zulmün en somut örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dershaneler vasıtasıyla ulaştığı zeki Kürt çocuklarını bugün 'kurşun asker' olarak karşımıza çıkarmış bulunmaktadır. İyi bir eğitim vaadiyle!!! Bu çocukları ABD ve israil'in politikalarının ümmet içerisinde başarıya ulaşması için birer piyon olarak kullandı. Bu çocukların saf dini duygularını istismar ederek, ümmet içerisinde bütün müminlerle savaş ve bütün kâfirlerle diyalog anlayışıyla ahiretlerini heba etti. İğrenç bir anlayış ile bu insanların ümit ve hayallerini, hüzün ve pişmanlığa çevirdi.
FETÖ bütün bunları yaparken, PKK de Kürt halkını dinsizleştirmek için komünist ideolojisiyle dindar insanların üzerine çöreklendi. PKK önce dindar Kürtleri tehdit ederek kendisine tabi olmasını istedi. İstediğini elde edemeyince kadın, çocuk, ihtiyar ayırımı yapmaksızın kendisine karşı gelen herkesi katletmeye başladı. Bu saldırılar esnasında nefsi müdafaasını yapan dindar insanlar, FETÖ'cü polisler tarafından adeta PKK işbirliğinde ya infaz edildiler yada FETÖ'cühakimler tarafından zindanlara atıldılar.
Bu iki zalim örgüt Müslüman Kürtleri danışıklı dövüş içerisinde yıllarca cendereye aldılar. Elbette bütün bu yapılanlar, dışarıdaki 'efendilerinin' emir ve direktifleri doğrultusunda yapılıyordu. Bu iki yapının boyunduruk ipleri aynı karanlık mihrakın elinde olduğu için, tahribat projeleri planladıkları süreçte işlemeye devam ediyordu. Birbirine zıt gibi görünen bu iki örgütün, hedeflerinin bir olduğunu görmekteyiz. Daha doğrusu emir aldıkları yerin aynı olduğunu, görev taksimatlarının AB/D tarafından yapıldığını ve düşünce farklılıkları bulunsa bile 'eylem birliği' yapmak zorunda olduklarını görmekteyiz. Bu durum FETÖ-PKK eylem kardeşliğini karşımıza çıkarmaktadır.
FETÖ çatı iddianamesinde, darbe teşebbüsündeki alçaklıkları belirtilmiş. Ancak bazı detaylar vardır ki, yıllardır gizli-kapaklı bir şekilde Güneydoğuda sergiledikleri ortaklıkları aleni bir şekilde ifade edilmiş. '6-8 Ekim vahşet kalkışmasında' PKK ve türevleri, Yasin Börü ve arkadaşlarını hunharca katlederken, bütün Kürt illerini ateşe verirken ve dindar insanlar topyekûn saldırı altına alırken, FETÖ'cü polisler bütün bu olup bitenleri MOBESE kameralarında canlı bir şekilde ve keyif içerisinde izlemişler.
Olayların büyüyüp dal-budak salması istenmiş, bütün bölgenin ateş topuna dönüşmesi hedeflenmiştir. Tahribatın ve katliamın en üst seviyede olması için 'karanlık bir birliktelik' sağlanmıştır. Daha doğrusu bu süreçte, efendilerinin onlara verdiği görev dağılımına harfiyen uymuşlardır. Demirtaş'ın ve Pensilvaniya'daki çete başının aynı yerden ve aynı kişiden emir aldıkları artık herkesin malumudur. Öldürülen ve yok edilmek istenen Kürtler bu iki taşeron yapının kurbanlarıdır. Her iki yapı acımasızca ve pervasızca dindar Kürtleri adeta ablukaya almış ve eylem birlikteliği içerisinde her türlü zorluğu, kargaşayı ve katliamı dayatmışlardır.
Gelinen süreçte her iki yapının maskeleri düşmüş, kara ve melun yüzleri ortaya çıkmıştır. Son darbe teşebbüsü ile FETÖ'nün ihanet yüzü net olarak görülmüştür. Yıllardır Kürtlerin çocuklarını öldüren PKK için, ihanet kelimesi ise çok masum kalmaktadır. Zira çukur siyasetiyle, 7000'den fazla Kürt gencini bir hiç uğruna hendeklerin içine gömmediler mi? Veya efendileri tarafından kendilerine verilen ihaleyi 'en sadık köle teslimiyetiyle' yerine getirdiler.
Geleceğini kararttığınız insanlar, hayallerini yok ettiğiniz çocuklar, yaptığınız sayısız zulümler ve hendeklere gömdüğünüz insanların hakkı elbette bir gün yakanıza yapışacaktır. Ancak bu süreçte kan ağlayan annelerin kalplerinde oluşan o kor ateş hepinizi bulup yakacaktır. Ahiretteki hesabı ise...