Siyasal ikballerini, şer denkleminde yer almada gören Abbas ve Sisi, oynanan şer tiyatrosunda kendilerine biçilen rolü oynamaya devam ediyor. Bu iki şerir müttefik ya da şer tiyatrosunun Hacivat ve Karagözü, belki Filistin davasına en fazla zararı veriyor. Her iki işbirlikçinin başında bulunduğu yönetimlerin eş zamanlı aldıkları karar ve yaptıkları açıklamalar, ihanetin boyutlarını ve gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor. Mahmut Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Kurulu'nda yaptığı konuşmada, direniş seçeneğini tamamen dışladığını bir kez daha ortaya koydu. Filistin Ulusal Uzlaşısı konusunda hiçbir olumlu adım atmayan, dahası bu tarihi süreci sabote eden Abbas, siyonistlere hizmet etme noktasında kusur etmiyor. israil ile ilişkilerde müzakereden başka bir seçenek düşünmeyen Mahmut Abbas, Hamas başta olmak üzere, Filistin'in evlatlarına karşı ise terör, şiddet ve şantaj silahlarını kullanıyor.
Adeta bir israil valisi ve yetkilisi gibi davranıyor. Yani bir siyonist o makamı işgal etse idi, en fazla Mahmut Abbas ve ekibi kadar israil'e hizmet edebilirdi. İşbirlikçi Ramallah yönetiminin siyonistlerle yapmış olduğu işbirliği ve koordinasyon toplantıları devam ediyor. Ortak operasyonlar yapılıyor. Özellikle Batı Yaka'da israil'e karşı intifada ve direniş potansiyeline sahip Filistin evlatları tasfiye diliyor. Filistin direnişinin boğazı, hem hainler, hem de siyonistler tarafından sıkılmak isteniyor.
Mahmut Abbas, siyonistlerle ittifaka devam ederken, Filistin davasının hayati sorunlarını unutmuş. Siyonistlerin, Ramallah yönetimini, kendileri ile HAMAS arasında bir tercih yapması ültimatomu, ihanetin boyutlarını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Böyle bir pozisyonda olmak rezalet olarak yeterdir. Şu an Filistin'in evlatları, Filistin'in özgürlüğü için uluslararası şer güçlerle, bölgesel hainlerle, siyonistlerle ve yerli hainlerle mücadele etmektedir. Yani Direniş, dört düşman ile karşı karşıyadır. Şüphesiz ki, şehadet ve direnişi kuşanan Filistin'in yiğit evlatlarının mücadele aşkı, bu habis dörtlüden daha büyüktür.
Bu günlerde Abbas yönetiminin dilinde terörle mücadele vardır. Terör şebekesi israil ile işbirliği yapan ve Filistin'de terör estiren ihanet şebekesinin, terörle mücadeleden kastı açıktır. Terör olarak nitelendirdiği şey, Filistin'in özgürlüğü için ortaya konan direniştir. Yani Abbas'a göre siyonistlere başkaldırının adı terördür. Bu bakış açısının adı ihanet değil de nedir?
Kendisi bir şey yapmadığı gibi, bir şeyler yapmaya çalışanları da terörist olarak niteliyor. Tek derdi, siyasal ve kişisel menfaatleri olan hain Abbas, Mısır Cunta yönetiminin uyduruk mahkemesinin Hamas hakkında verdiği kararı bir fırsata ve ranta dönüştürmeye çalışıyor. İhanet konseptini, Sisi'nin desteği ile tahkim etmeye çalışıyor.
Önce Kassam, ardından da Hamas terör örgütü ilan edildi. Mısır halkı ile Filistin halkı arasında nifak oluşturmak için Hamas'a çeşitli suçlamalar yöneltilerek terör örgütü listesine alındı. Oysa HAMAS, kendisine yöneltilen suçlamalarla alakasının olmadığını ve silahlarının tek hedefinin siyonistler olduğunu müteaddit defa dile getirmiştir.
Şu an siyonistlerin yayılmacılık ve saldırganlıklarına karşı hiçbir şey yapmayan bölgesel hainler, her fırsatta Hamas'ı siyasi, askeri ve ekonomik açıdan zor durumda bırakmak istiyorlar. Şu an tam da yapılmaya çalışılan işte budur. Kendi siyasi ikballerini siyonistlere hizmetkârlık yapmakta gören cunta yönetimi, sınır kapılarını kapatmakla ve direnişin boğazını sıkmakla siyonistlerin hamlelerini daha da etkili kılmaktadır
İşbirliği yapan iki hainin siyasi soytarılıklarının ardı arkası gelmiyor. Bir yandan görev süresi dolan ve efendilerinin yardımı ile başkanlık makamını işgal eden Abbas, diğer yandan halkın iradesini tank paletleri ile ezen ve halkın iradesini çalan bir harami...
El ele verip İslam Ümmetinin en mühim davalarından birisi olan Filistin davası hususunda karşı saftan bizim tarafımıza atış yapmaktadırlar. Siyonistlerin İslam Ümmeti ile savaşında ön cephede Mısır'ın cunta yönetimi ve işbirlikçi Abbas yönetimi var. Bu iki hainin savaşı sadece Filistinlilere karşı değil, tüm İslam Ümmeti'ne karşıdır.
Abdulfettah El Sisi'nin, askeri darbeyi, siyonistlerin ve Amerika'nın planlaması, emir ve desteği ile yaptığını hatırlayalım. Yine kısa bir süre önce Mahmut Abbas'ın yapmış olduğu siyasi manevralar üzerine siyonist yetkililer, Mahmut Abbas'a, kendileri sayesinde o makamda olduğu gerçeğini hatırlatmıştı.
Küfrün av köpekleri, efendilerine hizmet etme aşkı ve hazzı ile Filistin direnişine saldırıyor. İslami direnişi “terör” olarak nitelendirip terörle mücadele edeceklerini söylüyorlar. Siyonistlerin hizmetkârları, sahada en az siyonistler kadar İslam Ümmeti'ne zarar veriyorlar.