Mısır’daki cunta yönetiminin Filistin davasına yapmış olduğu ihanetlerin ardı arkası gelmiyor. Siyonist kuklası cunta yönetimi, her geçen gün ihanetlerine yenisini ekliyor.
Bugün İslam ümmeti ve Filistin davası en büyük zulmü, siyonistlerden ve emperyalistlerden ziyade, bu şer odaklarına göbek bağı ile bağlı olan işbirlikçi zalimlerden görüyor. Başta Gazze olmak üzere, Filistinli Müslümanların belini en fazla zalim Sisi büküyor. İzlemiş olduğu ihanet politikasına, İslam ümmeti cenahından gelen her türlü ikaz ve uyarıya sert bir şekilde karşılık veriyor.
Mısır’da İslam Ümmetine karşı yapılan askeri darbeyi destekleyen siyonistlere ve ABD’ye diyet borcu ödeme bağlamında, Mısır’da HAMAS’ın faaliyetleri yasaklanıp terör örgütü listesine alındı.
Ürdün Müslüman Kardeşler Cemaati, konuyla ilgili yayınladığı bildiride, Hamas`ın direniş hareketi olarak Siyonist işgalcilere karşı ümmet savunmasının en ön safında yer aldığını ve darbecilerin kararının işgal rejimiyle işbirliği yaptıklarını gösterdiğini ifade etti.
Bu konuda Mahmud Ez-Zehhar da, “Bu karar, İsrail’e karşı altı yılda dört savaş kazanmış bir hareketin kahramanlarını ve şehidlerini suçlu gösteriyor” diyerek, kararın işgal rejimine hizmet ettiğini belirtti.
Mısır, aldığı bu kararla, aynı zamanda Filistin uzlaşısıyla ilgili rolünü tamamen kaybetti. İslam ümmeti ve Araplar arasındaki stratejik rolü de bu girişimle zayıflamış ve hakemlik konusunda meşruiyetini yitirmiş bulunuyor.
Darbeden bu yana devam eden ihanet zincirinin son halkası bu adım oldu. Dünyanın birçok ülkesinde HAMAS’ın siyasi yapısı terör listesine alınmamışken; cuntanın, HAMAS’ı terör örgütü listesine alması, düşmanlığının ve ihanetinin derecesini göstermektedir. Yakın zamanda da, halkını katletmekten ve iradesini postallarla ezmekten başka bir marifeti olmayan Mısır ordunsun bir generali, Hamas’ı tehdit edip Gazze’yi işgal etmekten bahsediyordu. Gazze’ye uygulanan ambargoyu öldürücü hale getiren, siyonistlerin politikalarından daha ziyade, başta Mısır olmak üzere, işbirlikçi Arap rejimlerinin tavrıdır. Ve bu ihanet odaklı politikanın neticesinde Filistin davası gibi İslam ümmeti açısından çok mühim olan ve tüm ümmetin ortak mirası olan bu dava kaybedilme noktasına gelmiştir. Uygulanan ihanet politikasının neticesinde ambargonun getirdiği bedel her gün ağırlaşıyor. Başta temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin temini olmak üzere, her alanda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Hele de Gazze’nin can damarı mesabesindeki tünellerin cunta yönetimi tarafından yıkılmasından sonra, ambargonun yükü ve bedeli her geçen gün ağırlaşıyor. Çocuklar, gıdasızlıktan; hastalar, ilaçsızlıktan ölüyor. Ve en acı olanı da siyonistlerin ve işbirlikçi hainlerin ele ele vererek yavaş yavaş mazlum Müslümanları öldürüşlerinin tüm ümmetçe ve insanlıkça seyredilmesidir. Filistinli bir aktivist şöyle diyordu: “ Ölümüze değil, dirimize sahip çıkınız.”
İslam Ümmeti’nin, onurlu bir ortak itiraz sesini ne zaman yükselteceği merak ediliyor.
Cunta mahkemelerinde çıkan bu kararı yeni adımlar takip edecektir. Mısır cuntası, İşbirlikçi Ramallah yönetimi ve siyonistler el ele vererek Filistin’den İslami direnişi silmenin hesaplarını yapıyorlar.
Haince yapılan rol paylaşımı çerçevesinde herkes kendine düşen görevi yapıyor. Mısır’ın bundan sonraki süreçte yeni adımlar atması bekleniyor. Özellikle Gazze’de bir iç isyan çıkarmak için her türlü imkân seferber ediliyor. Mısır’daki Temerrüd hareketi gibi bir girişim için kollar sıvanmış durumda. Şimdiye kadar şer güçleri bu meşum planlarında başarıya ulaşamadılar. Ama pes etmeye niyetleri yok. Her geçen gün çemberi daraltılarak, Filistinlileri HAMAS’a “dur” deme noktasına getirmek istiyorlar.
Mısır’ın ihanet adımları, Ramallah yönetimini de ihanette daha da pervasızlaştırmış durumda… Bu ihanetler silsilesi bağlamında , İzzeddin El-Kassam Tugayları komutanlarından Eyyub El- Kavasimi düzenlenen bir entrika ile işgal güçlerine teslim edildi.
Buradaki ihanetin iç yüzünü anlamak için İzzeddin El-Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde’nin açıklamasına kulak verelim.
Ebu Ubeyde, Batı Yaka güvenlik birimlerinin işgal güçleriyle yürüttüğü güvenlik koordinasyonu kapsamında Eyyub El-Kavasimi’yi yıllarca zindanda tuttuğunu söyledi.
Ebu Ubeyde, “Filistin Yönetimi Eyyub El-Kavasimi’yi işgal güçlerine teslim etmeye karar verince onu serbest bırakıyormuş gibi yaptı” dedi.
Alınan ortak karar çerçevesinde serbest bırakılır gibi yapılan Eyyub El-Kavasimi yakınlarda bulunan işgal güçleri tarafından kaçırıldı.
Batı Yaka’da İslami direnişi yok etmek ve siyonist efendilerini memnun etmek için işbirlikçi Abbas böyle bir ihanete imza attı.
Filistin davası ile hiçbir alakası kalmayan Ramallah yönetimi adeta Filistin’in Truva atı gibi bu davayı içten içe zayıflatıyor. Filistin davasının içini boşaltıyor. İslam Ümmetinin namusu mesabesindeki bu kutlu davanın temel dinamiklerini ve esaslarını, çok basit taleplere indirgeyerek bu davayı basitleştiriyor ve zayıflatıyor. Özellikle de bu davaya milliyetçilik elbisesi giydirilerek ümmetle bağının koparılması hedefleniyor.
İslam Ümmeti’nin bu işbirlikçi hainlere, ümmetin Truva atlarına ne zamana kadar seyirci kalacakları merak ediliyor.
Unutmayalım ki, yarın her şey için çok geç olabilir…