Kimi zaman hava yağmurlu olsa da mevsim gittikçe aslına dönüyor gibi. Havaların ısınması ve pandeminin etkisinin yavaş yavaş kırılmasıyla bazı duygular depreşiyor. Evde duramama, dışarı çıkıp güzel havalarda gezme, yeşil alanlarda oturma ve piknik yapma gibi saikler, bunların başında geliyor. Biraz daha ötesini dile getirirsek kamp gibi etkinliklerin de artık tam zamanı. Gençler için bu arzu daha hevesli geliyor.
Kamp, çeşitli alanlarda gençlerimize güven, dostluk ve beceriler kazandıran bir uygulamadır. Kimi kamplar salt sınavlara yönelik olurken kimi kamplar da sosyal beceriler kazanmaya ve geliştirmeye yöneliktir. Bazı kamplar da İslamî bilgi, görgü ve uygulamayı ilerletmeye matuftur.
Elbette eğlence ve zevkü sefaya yönelik ilkesiz ve duruşsuz kamp çalışmalarını da unutmuyoruz. Fakat konumuz bu değil.
“Kudüs kılıcı” adlı şerefli ataktan sonra Filistin’in gençleri de Kassam’ın yaz kamplarına katılıyorlarmış. Cihad için hazırlık, buna yönelik eğitimler; kum ve güneşi düşleyen anlayışımızla uyuşmuyor. Hele Arap dünyasından Karadeniz’in yaylalarına yaz aylarının sıcaklığından kaçanların belki hiç anlamayacağı bir konu. Bu kampta şehadet ve cihad öğretiliyorsa, vatan bellenen kutsal bir beldeyi savunmak için can feda ediliyorsa yahut bunu yapmanın yolu öğreniliyorsa, bu kamp farklı bir kamp olsa gerek. Kumu, güneşi veya serinliği cennet vaadli olan bu kamplara Filistinlilerin hele de gençlerin ilgisi oldukça büyük.
Peki, bu heyecan neden oluyor diye düşünmüyor muyuz? Neden heyecanlanmasınlar ki? Bizde yaz oldu mu minik yüreklerin camilere koşması heyecan oluşturuyorsa, bu toplumda cihad ve cihada hazırlığın olduğu/öğretildiği bu ortamda kim heyecanlanmaz ki? İşin gerçeği şu ki sınırlar kalkmış olsaydı Filistin ile aramızda, seyrederdik manzarayı o zaman. Lakin önce sınırı fiziki çizdiler sonra yüreklere hapsettiler Kudüs’ü.
Yine de özenmedik değil bu yaşta cihad kampına giden Filistinli gençlere. Barekellah demekle gönlümüze çöken hüzne karşılık, istikbale ümit adına damga vurduk inşallah. Camiye giden şu çocuklarımızdan yana cihad kamplarının eğitimini kıskandık doğrusu.
Bu yaz; pikniklerle, kamplarla çocuklarımız ve gençlerimize bilgi ve bilinç aşılama fırsatı olacak inşallah ve bu salgından kurtulup hayırlı işlerle meşgul olacağız.
Her ne kadar bir yıldan fazla zamandır evlerimizde kampta olsak da “tebdil-i mekanda ferahlık vardır” anlayışıyla tabiatla baş başa olmanın ve tefekkürün yeri farklıdır. Sadece göz aydınlanmıyor; gönül de duygunun zirvesinde tüm zerreleri canlandırıyor adeta böylesi bir devirde.
Ruhen ve bedenen yeryüzünün zulüm gören Müslümanlarını tefekkür edecek ve buna çare olabilecek eğitim ve donanım için, neslimizi Müslümanca hazırlamak görevimizdir.