Allah’ın adıyla
Suriye’deki despot rejime karşı devrim kıvılcımlarının çaktığı 15 Mart 2011 tarihinden bu yana tam 521 gün geçti. Siz bu yazıyı okurken bu rakamı da geçmiş olacak.
Bu köşede Suriye ile ilgili ilk olarak yazdığım –Suriye’de Sular Durulmuyor- yazısında katledilenlerin sayısını yüzlerle ifade ediyorduk. Daha o yazıda Suriye’nin Libya olmaması, Irak, Afganistan olmaması için temennilerde bulunmuştuk. Yine aynı şekilde bu köşede yayınlanan “Suriye Yakınımdaki Uzak” ve “Neden Elimiz Kolumuz Bağlı Duruyoruz” yazılarında da Suriye’de yapılan zulme, akıtılan kana ve çıkarılan fitneye dikkatleri çekmiş; bunlara karşı acilen bir şeylerin yapılması gerektiğini de dile getirmiştik.
Peki, o günden bu güne ne değişti.
Bu gün iç savaşın zalim pençelerine esir düşmüş olan Suriye’de katledilen katledilene, İslam Ümmeti üzerine oynanan oyunlar tıkırında ve uyandırılan fitne günden güne palazlanmakta maalesef.
Zulüm dur durak bilmeden kan akıtıp can alıyor. Artık Suriye’de Irak’ı görüyoruz, Libya’yı görüyoruz. Esed, babasından geri kalmadan, şehirleri bombalıyor; kadın çocuk ihtiyar ayırımı yapmadan insanları öldürüyor. Yani anlayacağınız Esed’in zalimliğine diyecek yok, ancak o kadar zalim olunabilir. Bunu ben demiyorum, kan ve barut kokan Suriye manzarası bunu haykırıyor. Babasından kendisine miras kalan zalimlik şanına toz kondurmuyor anlayacağınız.
İnsaf, vicdan ve insaniyetten payı olan hiçbir insan kalkıp da şehirlerin bombalanmasını meşru göremez. Hiçbir gerekçe, hiçbir sebep bunu gerektirmez; zira.
Bununla birlikte aklıselim hareket eden hiçbir Müslüman da Esed’den sonra gelecek yönetimin ABD’ye, Siyonist İsraile uşaklık etmesini, İslam’a ve Müslümanlara da düşman kesilmesini kabul edemez.
Bu iki durum açık ve net olmasına rağmen Suriye’de tüm bu yaşananların üstüne bir fitne kazanı kurulmuş. Kazan da fokur fokur kaynıyor. Bu kazanla Suriye, çıkmaz sokak; Suriye nifak yüzlü bir canavar. İslam ümmetinin kardeşliğine kurulan pusu. Bu fitneyi uyandıran, pusuyu kuran, kardeşliğimize kast eden Suriyeliler değil. Suriye’de yaşananlar karşısındaki tavrımız, duruşumuzdur. Bakış açıları ve duruşlar ifrat tefriti en iyi ifade edecek duruma gelmesine ramak kaldı kalmadı. Bakış açıları ve duruşlar arasındaki fark uçurumlara dönüştü.
İnsanlık iki cepheye dönüşmüş adeta.
Esed’in-rejimin karşısında duranlara baktığımızda:
Esed’in zulmüne, zalimliğine, yaptığı katliamlara dikkat çekenlerdir. Buraya kadar sorun yok. Fakat bunların İran’ın tavrını duruşunu ölçüsüz eleştirip, İran’a ateş püskürtmekte, kin kusmakta cömert davranmaları ve Suriye’deki muhalefetin gelecekte İslam’a ve Müslümanlara karşı olacak meçhul duruşunu şimdiden desteklemeleri, dış müdahale çığırtkanlığı yapmayanları zalimden yana olarak algılamaları gibi durum ve duruşları kabul edilemez.
Esed’in-rejimin yanında duranlara baktığımızda durum pek de farklı değil.
Bunların bir kısmının zalim Esed’i mücahit görmeleri esef vericidir. Esed’in mücahit olması bir yana büyük bir zalimdir. ABD’ye, İsrail’e karşı durması, HAMAS’a-Filistin’e, Lübnan Hizbullah’ına yardım etmesi ve İran’la aynı safta durması zalimliğinden bir şey götürmez. Ki bunları da yine devletler siyasetinin gereği olarak kendi çıkarı için yaptığını hiç kimse inkâr edemez. Yoksa Esed-rejim, İslam’ın ve Müslümanların dostu olsaydı. Hama’da İslam’a gönül veren binlerce insanı kıyımdan geçirmezdi. Suriye’yi baştanbaşa Müslüman Kardeşler için zindana dönüştürmezdi. İslam’a göre hareket ederdi. Hak ve hakkaniyet yanında geçerli akçe olurdu.
Biz Müslümanlar için Kur’an ve sünnet dışında hiçbir şeye kayıtsız şartsız bir teslimiyet yoktur. Kur’an ve sünnet dışında her şey Kur’an ve sünnet çerçevesindeki bir ölçüde yapıcı olarak sorgulanabilir ve eleştirilebilir. İnsanı, Kur’an ve sünnet eleğinin altına düşüren de ne olursa olsun yanlış, yanlıştır. Fakat herkes diğer pencereleri göz önünde bulundurmadan bir pencereden bakıyor. Yani fitnenin kol gezdiği Suriye’ye at gözlüğüyle bakanların bini bir para.
Bunun çözümü, Suriye meselesine bütüncül bakmak, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde durumları ve duruşları değerlendirmektir. Zalim Esed’e karşı net bir duruş sergilemekle beraber Esed yerine gelecek yönetimin İslami bir çizgide olması için gereken çabanın gösterilmesi gereklidir. Evet, çözüm Hakkın razı olabileceği şekilde hareket etmek ve duruş sergilemektir. Hak razı olacaksa diğeri laf-u güzaf.
Bayramın, mazlum ve mustazafların azad olmasına, İslam’a ve Müslümanlara karşı derin plan ve entrikaların içinde olanların da kahrolmasına vesile olması temennisiyle, bayramınız mübarek olsun.