Dünyaya devrimler armağan etmiş; felsefeler, sanat ve kültür üretmiş Fransa, evet sadece Fransa değildir.
Avrupa'dır, Batı'dır, modern Batı felsefesidir.
Fransa seçimleri o açıdan oldukça önemlidir.
Fransa seçimlerinde herkes Macron'un kazandığına seviniyor; ama işin erbabı faşist eğilimli Le Pen'in oylarını yüzde yüz arttırdığını biliyor.
Fransa halkının % 24'ü, yani 11 milyonu AB'den çıkmak isteyen, özelde Müslümanları, genelde ise bütün yabancıları ülkeden çıkarma eğiliminde olan Le Pen'i destekledi.
Buna rağmen “Neden Le Pen değil de Emmanuel Macron?” sorusu önem arz ediyor.
Cevabı gayet basit: İki turlu seçimin ve küreselcilerin yoğun çalışmasının tabii sonucu.
İkinci ve belirleyici turunda insanlar neyi istediklerine değil, neyi istemediklerine odaklanıyorlar.
Faşist Le Pen'i istemediklerinden orta sağ olarak nitelendirilen belirleyici kesim, Macron'a zafer kazandırdı.
39 yaşında Avrupa'nın en genç Cumhurbaşkanı sıfatını kazanan Macron kim peki?
Dünya imparatorluğu, dünya vatandaşlığı, küreselcilik, neo-liberalcilik veya liberal bireycilik gibi kavramları dünya siyaset literatürüne sokan birkaç Yahudi aileden biri olan siyonist Rotschilde ailesinin bankacısı.
Britanya'nın Brexit kararı, Trump'ın beklenmeyen seçim zaferi, Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçiminde Irkçı lider Hofer'in oyların % 46'sını alarak herkesi şok etmesi…
Almanya, İtalya, Macaristan, İspanya, hatta Batı Avrupa ülkelerinde ırkçı ve şiddet eğilimli hareketlerin güçlenmesi ve yükselişi…
Dünya İmparatorluğunu daha soft (yumuşak) ve sofistike yöntemler üzerine kuran gizli güç, bu gelişmelerden son derece rahatsız; zira bu gelişmeler, Müslümanlar başta olmak üzere uyuyan dünya halklarını uyandırabilir.
Hatta hariçten gelen bu açık tehdit karşısında onları birlik fikrine ve birleşmeye kadar götürebilir ki, bu da en az üç bin yıllık bir projenin akamete uğraması anlamına gelecektir.
AB ülkeleri ve bilumum küreselci- neo-liberalci çevrenin Macron'un seçilmesi karşısında adeta zil takıp oynaması bundan.
Fransa bir zamanlar bizdeki Batıcıların uyduruk tanrısı idi, şimdi ise Batı'daki liberallerin yeni tanrısı, son çaresi ve umut kapısı…
Macron'un taşıdığı siyasal kimlik ve CV'si, dağılma sürecine resmen girmiş AB için hayat suyu oldu adeta.
İngiliz Independent, Alman Die Welt, Fransız Le Figaro, Hollanda'nın De Telegraaf vs. gibi gazetelerinin zafer manşetleri atmalarının asıl sebebi de bu.
Fransa'da faşist örgütlerin gelişimine kaynaklık etmiş Fransız siyaset teorisyeni Charles Maurras iki Fransa var der:
“…Kırsal alanın, ovaların, coğrafyaların, saf köylünün, toprağın, kilisenin Fransa'sı. Bu, ‘toprak ve kan' kavramlarına dayanan “Gerçek Fransa”dır.
Öteki ve nefret ettiği Fransa ise, ‘hukuki ülke' statüsünde, kökü dışarda olan bürokratların yönettiği seküler devlettir. Fransa tarihi bu iki Fransa arasındaki savaşın tarihidir…”
Kuşku yok ki Le Pen gerçek Fransa'yı, Macron ise kökü dışarda(Rotschilde) olan hukuki Fransa'yı temsil ediyor.
Son bir not:
Macron'un karısı Macron'dan 24 yaş büyük, Trump'ın karısı ise Trump'tan 24 yaş küçük.
Bunu diline dolayan tek bir gazete veya medya organı var mı?
Hayır!
Ya bizde olsa idi?
Aziz İslam'a hakaretin bin bir türlü müptezelliğinin icray-ı sanat edileceğinden kuşkum yok.
Evet, siyonizmin Fir'avun sihirbazlığı veya Hollywood hokkabazlığına devam!