HABER MRK - Tunus'ta muhalif lider Şükrü Beliyd'in öldürülmesinin ardından çıkan olaylar ve sonrasında yaşanan siyasi kriz devam ediyor. En-Nahda lideri Raşid el-Gannuşi, ülkedeki siyasi krizi aşmak için milli birlik hükümeti kurma konusundaki çalışmalarının devam ettiğini belirtirken, yeni hükümetin birkaç gün içinde ilan edileceğini söyledi. Kriz sonrası Başbakan Hamdi Cibali, hükümeti feshettiğini açıklamış ancak en-Nahda bu karara karşı çıkarak engellemişti.
Konu hakkında görüştüğümüz Türkiye Arap Araştırma ve Strateji Enstitüsü Başkanı Dr. Muhammed Adil, ülkenin son durumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Muhalif lider Şükrü Beliyd'e yönelik suikast esnasında ülkesi Tunus'ta bulunduğunu belirten Dr. Adil, ülkesinin renkli bir topluma sahip olduğunu ancak kimsenin, işi öldürmeye kadar götürmediğini söyleyerek suikast konusunda Fransa'ya dikkat çekti. Tunus'ta çıkarılmak istenen karışıklığı üç temele dayandıran Dr. Adil, bunların suikast ve olaylar, medya operasyonu ve bunların sonucunda Arap Baharı treninin Tunus ayağının durdurulması olduğunu ifade etti. Ancak Fransa'nın B planının artık Allah'ın izniyle işe yaramayacağını dile getirdi.
İşte Dr. Muhammed Adil'in sorularımıza verdiği yanıtlar…
FRANSA SONUÇ ALAMAYINCA B PLANINA GEÇTİ
Tunus'ta muhalif lider Şükrü Beliyd'in öldürülmesinin ve çıkan olaylar sonrası ülkedeki son durum nedir?
Suikastı konuşabilmek için bu suikast öncesine gitmek gerekiyor. Biliyorsunuz hükümette üçlü bir koalisyon var. Bunlar İslamcılar, Arap milliyetçiler ve sosyal demokratlar diyebiliriz. Mevcut hükümet yeni bir revizyona gidebilmek ve yeni anayasayı hazırlamak, çıkarabilmek için parlamentodaki mevcut 250 milletvekilinden en az 170 kişinin oyunu almak zorunda. Bu durum mümkün olmadığı için hükümet muhafazakâr iki küçük partiyi de koalisyona katmak istedi ve anlaştı. Dediğim gibi koalisyonu genişletme projesiydi ve anlaştılar, suikasttan önce iki gün içerisinde de açıklanacaktı. Ancak aniden böyle bir sürpriz oluyor. Herkes büyük bir panik yaşadı. Ben Tunus'taydım. Neden panik? Çünkü Tunus'ta böyle bir tepki kültürü ve alışkanlığı yok. Renkli bir toplum ama kimse işi öldürmeye kadar götürmez.
Zaten Fransa son iki yıldır başka yöntemler denedi. Nasıl yöntemler derseniz? Demin anlattığım Fransız kafalılardan partiler kurdurdu. Bunlar, Televizyon ve radyo kurdular. Hükümeti sıkıştırmak için yeni sivil toplum örgütleri kurdular ama başaramadılar. Artık biz diyoruz ki Fransa B planına geçti. B planı da böyle öldürmeler, suikastlar…
FRANSA'NIN ÇIKARDIĞI KARIŞIKLIĞIN ÜÇ AYAĞI VAR
Yani karışıklığı Fransa istedi ve yaptı diyebilir miyiz?
Bir noktaya kadar evet... Neden peki? Hedefi ise, son iki yıldır Arap Baharı yaşanan ülkelerden en istikrarlı bir süreç izleyen Tunus'tur. Tunus, iyi bir sınav verdi, imaj tazeledi. Ekonomik olarak da biraz iyileşmeler oldu. Turistik bir ülke olduğu için bu yönde de yüzde 60 civarı bir iyileşme oldu. Mısır veya Libya'daki sıkıntılar gibi güvenlik anlamında da çok büyük bir sıkıntı yaşanmadı. Sonuç itibarıyla Tunus iyi bir örnek olmaya doğru gidiyordu. Ama bu iyi örneği kötü göstermek için üç yönlü çalışıldı. Birincisi, Tunus'ta böyle olaylar çıkarılmak istendi. Zannediyorum bir noktaya kadar da başarılı olundu. İkincisi, dikkat ederseniz Fransız medyası üzerinden inanılmaz büyük bir operasyon başladı. Yani planlanmış bir medya hamlesi…
Üçüncüsü ise, Fransız ve diğer sömürgeci güçlere göre Arap Baharının geldiği nokta itibarıyla durdurulması gerekiyor. Neden? Çünkü eğer bu Arap Baharı Fransa'ya veya diğer batılı ülkelere karşı yeni bağımsız sistemleri getirecekse ve menfaatleri kesilecekse o zaman bu Arap Baharı trenini durma planını işletmeleri gerekiyor. Bunu Suriye'de gördük, görüyoruz. Tunus'ta da Fransa bu çerçevede hareket etmek istiyor. Ama Allah'ın izniyle durduramayacak. Çünkü zaten tren yoluna devam ediyor ve sistem çalışıyor.
HALKI BIKTIRMAK VE HÜKÜMETİ ACİZ GÖSTERMEK İSTİYORLAR
En önemlisi de mevcut hükümeti halkın gözünde aciz göstermek istiyorlar. Öyle ki halkın şöyle demesini bekliyorlar: "Ah keşke eski diktatör bin Ali dönseydi. Karışıklık olmasın ama keşke eski rejimler dönseydi." Yani halkı bıktırmak, hükümeti aciz göstermek ve ayrıca yeni kurulacak hükümete fırsat vermemek. Bunlar bize bayağı zaman kaybettirdi ama bu olaylardan sonra tüm Tunuslular olarak özel dersler çıkartıyoruz. Ne gibi derseniz, ortak akıl ve sistemli çalışmanın gereğine varıyoruz. Muhakkak Fransa veya Fransa gibi dış mihrakların elbette hesapları her zaman için olacaktır. Ama bizim için en önemlisi Fransa'nın hesaplarıyla değil kendi hesaplarımızla meşgul olmamızdır.
DEVRİM ÖNCESİ TUNUS, KARARLARINI PARİS'E DANIŞIRDI
Tunus'un Fransa'ya olan bağımlılığı noktasında devrim öncesi ve sonrası ilişkileri ve geldiği noktayı anlatmak gerekirse neler söylenebilir?
Öyle ki hükümet ve cumhurbaşkanı olmak üzere yönetimin yüzde 80'i İslami ve muhafazakârlardan oluşuyor. Şimdi Fransa bu durumdan çok rahatsız. Neden? Çünkü devrimden sonra son iki yıldır iktidarda veya yeni aktörler arasında dostu kalmadı. Daha önce Fransa tamamen Fransız kafalılarla Tunus'u yönetiyordu. Öyle ki Tunus bir karar almadan Paris'e danışması gerekiyordu. Basit olaylar dâhil yani.
HEDEF ARTIK FRANSA'NIN GÖLGESİNDEN ÇIKMAK
Devrimden sonra yeni Tunus artık Fransa'ya danışmıyor, görüş almıyor. Bağımsız hareket etmeye çalışıyor. Yeni bir ekonomik dış politika, yeni bir eğitim sistemi, kısacası yeni bir vizyon oluşturmaya çalışıyor. Tabi Fransa bu tutumdan çok büyük bir rahatsızlık duymaktadır. Özelikle ve özellikle dış politika ve ekonomi alanında yeni Tunus, stratejik ortaklarını çeşitlendirmek amacıyla Türkiye gibi Malezya, Endonezya, Japonya gibi yani yeni ortaklar arayışında. Hedef nedir? Hedef artık Fransa'nın gölgesinden çıkmak.
YENİ HÜKÜMET GENİŞ BİR KOALİSYONDAN OLUŞACAK
Suikast sonrası Başbakan Hamdi Cibali hükümeti feshettiğini açıklamıştı ancak en-Nahda bu durumu kabul etmediğini açıklayarak yeni bir koalisyon hükümeti için çalışmalara başladığını duyurdu. Bu çalışmalar ne aşamada, sonuç alınabilecek mi sizce?
Başbakan bu olaydan sonra hemen teknokrat bir hükümet kurmak için hükümeti feshettiğini açıkladı. Ama bu yanlış bir insiyatif. Neden? Teknokrat hükümetler neden kurulur? Eğer bir boşluk varsa, parlamento yoksa olabiliyor. Ama seçilmiş partiler ve bir parlamento var. Ayrıca siz bağımsız bir başbakan değilsiniz. Siz orada Nahda Partisi'ni temsil ettiğiniz için oradasınız. O nedenle biraz acele etti ve Nahda da kabul etmedi. Kabul etmemekle de haklıydı. Çünkü meclisin meşruiyeti de gitmiş oluyor. Şu anda büyük ihtimalle cumhurbaşkanı istifa edecek. Ve önceki üç parti ve artı iki küçük parti ile birlikte daha geniş bir koalisyon hükümeti kurulacak. Belki mevcut Başbakan Cibali, Nahda'dan da istifa edebilir. İstifa ederse zarar eder mi derseniz, etmez derim. Çünkü Nahda üyeleri de Cibali'nin yanlış bir inisiyatif kullandığını belirtiyor. Sonuç itibarıyla bekliyoruz, eski hükümetin istifa edip yeni hükümetin de bir iki günde kurulmasını bekliyoruz. Cibali istifa ederse hem hükümetten hem Nahda açısından yine de sorun değil. Alternatif başbakan şu anda mevcut.
Alternatif başbakan kim?
Şu anda sağlık bakanı olan Dr. Abdüllatif Mekki'nin ismi konuşuluyor. Ama Cibali isterse tekrar başbakan olabilir.
Konuşmalarınızdan kısaca 'Tunus için korkulacak bir durum yok' diye anlıyorum. Korkulacak bir durum, bir sıkıntı yok. Medya oldukça abartıyor.
TUNUS'TA YENİ BİR ZEMİN HAZIRLANIYOR
Tunus'ta devrim sonrası İslami anlamda olumlu diyebileceğimiz ne tür değişiklikler yapıldı?
Devrim sonrası iki yıl boyunca çok önemli adımlar atıldı. Yasal düzenlemeler, yeni yasalar, yeni bir anayasa derken açıkçası yeni bir zemin hazırlanıyor. Daha önce biliyorsunuz, başörtü yasaktı, camiler bayağı sıkıntılıydı. Şu anda sivil toplum gayet rahat çalışıyor. Artık gençler inisiyatif alıyor, halk içinde her ideolojiden kesimler inisiyatif alabiliyorlar. Atılan adımlar önemli olduğu gibi gelecek için de çok önemli adımlar atılmaya devam edecektir inşallah.
(Mustafa Özcan-İLKHA)