Fransa'nın çalışma yasasıyla ilgili anlaşmazlık ve neticesindeki protesto yürüyüşleri, abluka ve nükleer enerji santrallerindeki grevlerle sürüyor. Protesto yürüyüşlerine yüz binlerce kişi katılıyor. Protestolar çevre ülkelere de sıçradı. Gittikçe yayılan bu protestolar kolay kolay duracağa da benzemiyor.
Fransa'daki 8 petrol rafinerisinin 6'sında hâlâ grevler devam ediyor ve üretim önemli ölçüde azalmış durumda.
Ülkenin kuzeyinde bulunan ve Paris'in enerji talebini karşılayan Le Havre petrol terminalinde işçiler greve devam kararı aldı. Rafineri girişlerinde kurulan barikatlar nedeniyle Fransa'da akaryakıt sıkıntısı baş gösterdi. Ülkenin 19 nükleer enerji santralinde de grev kararı alındı. Haftalardır devam eden grevlere demiryolu ve metro işçileri de katıldı.
Metro çalışanları süresiz grev kararı aldı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ise grevlere rağmen çalışma yasası reformundan taviz verilmeyeceğini söylüyor.
Sosyalist Parti hükümetinin hazırladığı ve parlamentoya sunmadan yasalaştırmaya çalıştığı çalışma yasası değişiklikleri, grevdeki sendikalar tarafından şirketlerin elini güçlendiren ve maaşların düşmesine yol açan bir düzenleme olarak görülüyor.
Hükümet ise 4 bin sayfayı bulan çalışma yasasını sadeleştirip işgücü piyasasını esnekleştirmeye ve işsizliği düşürmeye çalıştığını savunuyor.
Sendikalar, hükümetin yasalaştırmaya çalıştığı düzenlemelerin iş güvencesini ortadan kaldırdığını söylüyor ve düzenlemenin hükümetin iddia ettiği gibi işsizliği düşürecek bir özelliğinin de bulunmadığını savunuyor.
Hükümetse, yüzde 10'un üzerinde olan işsizliğin kalıcı olarak tek hanelere indirilebilmesi için işgücü piyasasının daha esnek hale getirilmesi ve şirketlere işe alım ile işten çıkarmalarda mevzuat kolaylığı sağlanması gerektiğini savunuyor.
Ülkede bir gün içerisinde maksimum çalışma süresi 10 saat. Ancak şirket ile yapılan anlaşma sonucu 12 saate çıkartılabiliyor. Haftalık çalışma süresi 35 saat olarak belirlenirken bu rakam en fazla 48 saate kadar artırılabiliyor. Mesai süresinin artırılması en fazla 60 saate kadar gidebiliyor.
Haftalık 35 saati geçildiği takdirde fazla mesai saatleri için yüzde 10 oranında ücretin artırılması gerekiyor.
Bu yasa kapsamında ekonomik nedenlerden dolayı işten çıkarılma gerekçeleri genişletilebiliyor. Örneğin, şirket bütçesindeki düzensizliği dengeleme veya rekabet gücünü artırmak için yeniden kurumsal yapılanmaya gitme gerekçesiyle çalışanlarını işten çıkartılabiliyor.
Yasa tasarısı kapsamında, sözleşmesinde değişiklik yapmak isteyen çalışanlar işten atılabilecek, yarı zamanlı çalışanların haftalık 24 saat olan minimum çalışma limiti düşürülebilecek, fazla mesailerde 5 kata kadar daha az ödeme yapılabilecek.
Yasa şirket ve işverenlere çalışanlarının çalışma süresini arttırma ve maaşlarını düşürme yetkisi verirken 18 yaşından küçük çıraklık eğitimi alan çocukların günlük 10 saate kadar çalışabilmesini öngörüyor.
Bir televizyon şirketinin yaptırdığı ankete göre her 10 Fransız'dan 6'sı protesto eylemlerini haklı buluyor.
Yoğun eylemler nedeniyle Fransa hükümeti işçi temsilciliklerinin taleplerinin dikkate alınacağını duyurdu. Ancak olaylar duracak gibi değil. Polis orantısız güç kullanıyor ve müdahalesi sertleşiyor.
Fransa'daki olaylar, protestolar ve hükümetin müdahalesi pek şaşırtıcı değil. Sol hükümetlerin başa geldiği her yerde bu durumları görmek mümkündür. Emek, insan hakları ve işçi hakları diye yola çıkanlar hükümet ve iktidar olunca olan haklar da çalışanların ellerinden gidiyor. Emekler heba oluyor.
Türkiye'deki sol hükümetlerin dönemlerindeki, şeker, yağ ve un kuyrukları, devalüasyonlar unutulmadı. Doğu ve Güneydoğu'da sol, solcu, sosyalist ve komünist diye geçinenler sadece yerel düzeyde bir takım yetkileri ele geçirince halk sahip olduğunu da elinden kaçırdı. Evler harabeye, sokaklar fare yuvasına dönüştü. Binlerce kişi göçmek zorunda kaldı.
Anlayacağınız sol hükümetlerin tümünün hali budur. Bu yüzden bu duruma şaşırmamak lazım. İyisi mi solun hiç bir zaman ve hiç bir yerde hükümet ve iktidar olmamasıdır.