Almanya'nın Hamburg kentinde yapılan G20 zirvesi içeriğinden ziyade protestolarla dünya gündemine oturdu. Dünyanın tüm sorunları Trump'ın patavatsızca hareketleri kadar maalesef ilgi görmüyor. G20'nin 20 ülke olduğunu sanan bir USA Başkanının medyada alay konusu olması kaçınılmaz oldu.G20, Coğrafyalar üzerindeki kanlı çekişmeleri bir kenara bırakıp zirveyle sunni bir hayal dünyası oluşturulmaya çalışılıyor oysa İklim zirvesiyle sınırlandırılan bir zirveden öteye geçememiştir. Ortadoğu olayları, Suriye savaşı ve israil tahrikleri gündem bile olamamıştır.
Küresel sorunların sadece Asya ve Afrika coğrafyasıyla sınırlanamadığı aksine; bir küresel sistem sorunuyla karşı karşıya kalınmış durumda ve bu problem hiç alışkın olmadığı halde Batıyı vurmaya başlamıştır. Avrupa'nın derin dondurucuya koyduğu ekonomik kriz geçici çözümlerle ayakta durmaya çalışılmaktadır. Ülke liderlerinin öngörüleri tamamen tıkanmış durumda, tanıyı koyma cesaretinden uzaklar ve aldıkları kararlar popülist kararlar olmaktan öteye geçememiştir.
Hegel'in dediği gibi ‘‘Tarih tezatlar içinde gelişir Osmanlı'nın tezatı Avrupa'ydı''. Yolun sonu görünen Avrupa'nın tezatı ne olabilir? Bu aynı zamanda küresel üst aklın düzenlemeye ve kontrol altına almaya çalıştığı bir durumdur.
G20 zirvesinde Hamburg'un savaş alanına dönüştürülmesi kimine göre İngiltere, kimine göre ise Rusya'nın Almanya'yı ülkesinde itibarını zedelemek için yaptığı karışıklıklardı ve her kim yaptıysa itibar konusunda başarılı oldu. Karışıklığa malzeme olan aktivistler ise küresel sol kimlik girdabı yaşayan, demokrat bunalım takılan terörü de meşru gören taşıma örgütlerdir.
Almanya ve İngiltere'nin çekişmesi Avrupa'ya taşınmış durumda: İngiltere'nin Avrupa Birliğinde liderliği sağlayamaması Avrupa Birliğini dağıtmakla neticelendirmeye çalışıyor. ‘‘Exit'' olayları, patlak verecek ekonomik krizle yeni bir ivme kazanacaktır. Almanya karşı hamle ile İngiltere'ye ve İngiltere'ye yakın ülkeler üzerinden hesaplaşmaya çalışıyor. Hesaplaşmalar bu aralar Türkiye-Almanya üzerinden daha çetin sürmektedir. Türkiye ise karşılığını İncirlik, Konya üsleri ve Büyük Ada ajanlarını tutuklayıp istihbarat tahrik ve tacizleri baltalamakla vermektedir. Türkiye Almanya'yı bölgeden uzaklaştırmak istiyor. Almanya'nın Türkiye üzerine saldığı terör yapıları G20'de başına patlamıştır ve bu çekişme Türkiye'yi İngiltere'ye yakınlaştırır.
Afrika'da etkin olan Fransa ise Rothchild damadı Macron'un kazanmasıyla Genelkurmay Başkanını istifaya zorlaması basit bir bütçe olayı değildir. Afrika'da ki sömürgenin el değiştirmesi için küresel aklın verdiği direktiftir. Batının el değiştirmesi kansız ve masum olamaz! Mali'de savaşın tekrar başlaması uzak bir ihtimal değildir.
Hollanda'nın halen kurulamayan hükümeti, ekonomik krizi banka batışlarıyla yaşamaya başlayan İtalya, yine ekonomik kriz ile adaları bile satan Yunanistan, Baltık denizi çevresinde ki küçük devletler üzerinden NATO eliyle Rusya'ya karşı yapılan taciz tatbikatlar, İngiltere Müslümanlarına yapılan terör saldırıları ve İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda bağımsızlık talepleri, Ukrayna'nın Rusya'nın eline düştüğü çaresizlik ve sahipsizlik Avrupa Birliği için tehlike çanlarıdır.
Avrupa da yeni yapılanma ve yeni devletçikler kaçınılmaz bir hal almıştır. İngiltere'de; İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler, İspanya'da; Katalonya, Bask Bölgeleri, İtalya'da; Veneto (Venedik), Alto-Adige Trentino, Belçika'da Flaman bölgesi, Fransa'da; Korsika adası, Danimarka'da ise Görland, ve Balkanlarda zaman zaman çatışma halinde olan karmaşık etnik yapı bağımsızlığın temelini oluşturmaktadır. Ortadoğu'da oluşturulmaya çalışılan Kanton yapılar Avrupa içinde düşünülmektedir tek farkı savaşsız olmasıdır. Çin İpek Yolu da yeni yapılanmanın bir parçasıdır. Güzergâhı güvenilir kontrol edilebilir küçük devletlerden oluşmalı…
EUROEXİT yavaş yavaş NATOEXİT olur mu?