Türkiye’nin üretim, ihracat ve sanayi kenti Gaziantep, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen ihracat rakamlarını artırmaya ve rekor kırmaya devam ederken sanayiciler eleman bulmakta zorlanıyor.
Sanayi kenti Gaziantep’te özel sektör, çalıştıracak işçi bulma konusunda sıkıntı yaşıyor. Vasıflı eleman konusunda ciddi derecede sıkıntı yaşayan sanayiciler, eğitim müfredatının değiştirilmesi çağrısında bulunuyor.
Gaziantep’te düzenlenen “Ekonomi Zirvesi” panelinde konuşan Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci, ihracatta elde edilen başarının sürekliliğinin sağlanması için daha doğru, çevreci ve uluslararası standartlarda üretim yapmak gerektiğini söyledi.
Kileci, üretim imkanları açısından geniş imkanlara sahip olan Gaziantep’te sanayicilerin özellikle de nitelikli eleman sıkıntısı yaşadığına dikkat çekti.
Sanayicilerin çalıştıracak eleman bulamadığını belirten Kileci, mevcut eğitim sistemi nedeniyle 12 yıl zorunlu eğitim gören öğrencilerin temelde mesleki eğitim almadıklarından dolayı sanayicinin istediği vasıflı elemanın yetişmediğini söyledi.
Eğitim müfredatının günümüz ihtiyaçlarına göre tamamen değiştirilmesi gerektiği çağrısında bulunan Kileci, eğitim-öğretim müfredatının sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması gerektiğini belirtti.
Gaziantep’te faaliyet gösteren sanayicilerin büyük çoğunluğunun nitelikli eleman sıkıntısı yaşadığını ifade eden Kileci, “Eğitim müfredatını günümüz ihtiyaçlarına göre tamamen değiştirmek gerek.” dedi.
Sanayicilere verilen tüm teşviklerin de gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Kileci, “Bölgesel, sektörel ve coğrafi şartlara göre kümelenmeler oluşturulup, bölge insanının dinamiklerine göre o bölgenin desteklenmesi gerek. Her yerde her sektörün olmasına gerek yok. Ama belli bölgelerde belli sektörleri desteklemek gerek.” dedi.
Konuşmasının devamında Gaziantep'in ihracattaki başarısını ve salgının ihracat üzerindeki etkilerini anlatan Kileci, Gaziantep'in salgın sürecini başarı ile yönettiğini belirtti.
“Paniğe kapılmadan mücadele ettik”
Salgın başladığında tüm dünyada bir panik havasının yaşandığını anımsatan Kileci, “Gaziantepli sanayici ve ihracatçılar ise asla paniğe kapılmadan süreci başarı ile yönetti. Çünkü bu şehir tarih boyunca hiçbir şeyi kolay elde etmemiştir. Tarih boyunca tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu, üzerinde hesapların yapıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Eğer sorunlar karşısında dirayetli, çalışkan ve hırslı değilseniz, çözüme odaklanamıyorsanız ayakta duramazsınız. Sistem sizi dışarı atar. Her türlü zorlukla nasıl mücadele edeceğini bilen bir toplum olduğumuz için bu problemi kazanca çevirmeyi bildik. Bu başarıda Gaziantep'in üretim çeşitliliğinin büyük önemi var. Hemen her alanda üretimde söz sahibiyiz.” diye konuştu.
“İhracatta 10 milyar dolar hedefini yakaladık”
Gaziantep’in salgından şanslı çıktığını belirten Kileci, “Bizim yüzde 30 civarında ihracat artışımız var. Bu Türkiye ortalamasının yaklaşık 2,5 katıdır. Şu an itibariyle son 365 günlük ihracatımız 9,8 milyar doları buldu. Yılsonuna kadar eğer bir olağanüstü durum yaşanmazsa 10 milyar doları rahatlıkla geçeceğiz. Ürün, sektör ve pazar çeşitliliğimiz ihracat artışındaki en büyük etkendir. Pandemi öncesi bizim en iyi pazarımız Ortadoğu ülkeleriydi. Ama yaşanan konjonktürel problemlerden dolayı pazardaki payımızı büyük ölçüde kaybettik. En büyük pazarımızı kaybederken ihracatımızı artırmayı başardık. Çünkü yeni pazarlar bulmak için hiç olmadığımız yerlere gittik ya da zayıf olduğumuz pazarlara ağırlık verdik. En önemli konu bu başarının sürdürülebilir olması. Daha doğru, çevreci ve uluslararası standartlara uyan üretim yapmamız gerek.” şeklinde konuştu.
“Nehir, demir ve deniz yolu çok önemli”
Nehir, demir ve deniz yolu taşımacılığı konularında da konuşan Kileci, “Pandemi döneminde lojistiğin önemi daha da ortaya çıktı. Bu alanda global krizler yaşandı. Biz, ülke olarak önümüzdeki süreçte nehir, deniz ve demir yolu taşımacılığına ağırlık vermek zorundayız. Örneğin nehir yolundan hiç faydalanmıyoruz. Bu konuda dünyada çok başarılı örnekler var. Kamu eliyle olmuyorsa da özel sektör desteklenerek lojistikte avantajlı bir konuma gelmek gerek. Çünkü artık 5 bin kilometre boyunca tır sırtında ürün taşımak günümüz gerçekleri ile bağdaşmıyor.” dedi.