Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu işbirliğinde kurulacak olan Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, değerlendirme toplantısı düzenlendi.
Toplantıda, projede gelinen aşamalar, Türkiye'deki Arkeoloji Enstitü Müdürleri, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ile EuropaNostra Türkiye Temsilcileri ele alındı, fikir alış verişinde bulunuldu.
2014 yılında bir fikir olarak ortaya çıkan "AB-Türkiye Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Projesi" Gaziantep Kendirli Kültür Merkezi'nde hayat bulacak. Yapım çalışmalarının 36 ay süreceği Türkiye'nin ilk milli enstitüsü; bilime, sanata, zanaata, tasarıma, ticarete, sanayiye ve eğitim alanına yeni bir ilham kaynağı sunacak, uygarlık araştırmalarına ivme kazandıracak.
Ensitüye ilişkin Ömer Ersoy Kültür Merkezi'nde düzenlenen istişare toplantısında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep'in dünyanın en eski 10 şehrinden birisi olduğunu söyledi.
"Gaziantep arkeolojinin kalbidir"
Şahin, "Bu masada ülkemin yetiştirdiği en önemli beşeri sermaye, en büyük gücü var. Batı medeniyetinin 100 yıl önce kurumsallaştırdığı arkeoloji alanındaki farkı, hızlı bir şekilde kapatarak, bu zenginliği tüm dünyaya anlatabilmek için yetişmiş insan gücüne ihtiyacımız var. Benim başkan olduğum yıl, Anadolu Arkeoloji Enstitüsü konusunda çok önemli bir başlangıç yaptık. Aslında geç kalmış bir projeydi. 'Neden Anadolu Arkeoloji Enstitüsü burada kurulacak?' sorusunun yanıtı; bereketli hilalin ortasındayız, Mezopotamya'nın kalbindeyiz, bütün medeniyetlerin en güçlü dönemini yaşadığı 5 antik kentin merkezindeyiz. Kilisenin, manastırın ve caminin bir arada olduğu İstanbul'la birlikte bölgede çok önemli merkeziz. Çokluk içerisinde birliğin nasıl yaşandığını, nasıl birlikte yaşam kültürü oluşturulduğunu, mimari ve fiziki kültürel altyapıyı yaşatmış, bunu yaşatmaya gayret gösteren Gaziantep modeli oluşturmuş bir şehiriz. Bu işlerin kalbi olmak, bu işlerin merkezi olmak gerekiyor." dedi.
"Anadolu'nun kültürel zenginliğini iyi anlatmamız gerekiyor"
Gaziantep ve çevresinde çok önemli bir kültürel mirasın olduğunu söyleyen Şahin, "Roma, Hitit, Karkamış, Zeugma'yla birlikte Dülük Antik Kenti'nde bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Rumkale'yle, Fırat'ın güzellikleriyle kale içerisindeki yaşam bize çok şey anlatıyor. Kale içerisindeki hanlar, hamamlar ve manastırların olduğu bir tarihi coğrafyanın bekçileriyiz. Yesemek Açık Hava Müzesi'ni UNESCO'nun geçici listesine aldırdık. Bunu kalıcı listeye almak için bir kurul oluşturduk. Bu şehirde olan her şey Anadolu'nun her şehrinde var. Anadolu'nun kültürel zenginliğini iyi anlatmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Gaziantep lezzetin başkentidir"
Şahin, "Zenginlik nedir? 'Ne kadar altın, ne kadar petrolün var?' değil, 'Ne kadar yetişmiş insan gücün var? Ne kadar kültürel mirasın var?' sorununun cevabını arayan yeni bir dünya var. Dülük'te, 'bir karbon analizi yapalım.' dediğimizde bu çalışma aylarca sürdü. Karbon Analiz Laboratuvarı'nın kurulduğu, bilim insanlarının buraya geldiği, kütüphanelerin olduğu enstitü projesini, yaptığımız her iş kadar önemsiyoruz. Hatta bu işi, yapılan binlerce büyük proje ve binlerce kavşak kadar önemsiyoruz. Geldiğimiz nokta çok önemli, artık sonuna yaklaştık. Belediye olarak rekabet etme gücünü arkeoloji alanında görüyoruz. Rekabet etme gücü bilimsel analizinde şehirde iki başlık öne çıktı: Birincisi arkeoloji, ikincisi gastronomi. Aynı zamanda lezzetin başkentiyiz. Artık, 'nereye gideyim, ne tadayım.' diyen başka bir dünya var." şeklinde konuştu.
"Enstitü bir an önce hayata geçmelidir"
Bu projeye, bir şehir projesi olarak bakılmaması gerektiğini belirten Şahin, bu projenin, Anadolu ve Türkiye projesi olacağını belirterek, şunları söyledi:
"Buraya gelip buradaki tarihi mirası yerinde görerek İpek Yolu'nun tüm güzelliğini, rengini, kokusunu ve tadını hissedip geçmişiyle birlikte şehir ekonomisini güçlendireceğiz. Artık altyapı belediyeciliği bitti. Sosyal ve kültürel belediyecilik öne çıkıyor. Dünyada şehir ekonomisini ülke ekonomisinin önüne çıkartan şehirler var. Tam da bu alanlara kıymet veren şehirlerin ekonomisinin güçlendiğine şahitlik ettik. Bizim amacımız; şehrimizin güzelliklerini kültürel mirası koruyarak kullanmaktır, şehir ekonomisinde daha çok insanın buraya gelmesidir. Kapadokya'ya gelen bir Japon turisti Gaziantep'e getirmeyi hedefliyoruz. Asya turistlerinin tam istediği şeyler burada var. Enstitünün bir an önce hayata geçmesi gerek. O yüzden İstanbul'a, bu işi başarmış üniversitelere ihtiyacımız var. Birlikte çalışmamız gerekiyor. İstanbul'un tüm gücüyle İstanbul-Gaziantep hattını güçlü tutmamız ve söylem-eylem birliği oluşturmamız lazım. Bu proje bizleri ne kadar heyecanlandırıyorsa bilim insanlarını da o kadar heyecanlandırıyor."
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanı Hakan Tanriöver ise, 2014 yılında bir fikir olarak ortaya atılan projeyi sahiplenerek bugünlere getirdiklerini belirtti.
Konuşmaların ardından enstitü temsilcileri, çalışmalarını ve kurumsal yapılarını anlattı.
İLKHA