500 yıllık tarihi mağarada yaklaşık bir asırlık makineyle çorap ören Salih Tunç, yıllardır el emeği göz nuru çoraplarını mağaraya gelen ziyaretçilere satarak geçimini sağlıyor. Mağarada örülen çoraplar ziyaretçiler tarafından hatıra olarak saklanmak üzere satın alınıyor.
Gaziantep’in Kaleoğlu mağarasında 55 yıllık tarihi antika çorap örme makinesiyle çorap ören Tunç, bu mesleği artık hiç kimsenin yapmadığını, mağaraya gelen ziyaretçilere süs amaçlı çorap sattığını ve mesleğinin unutulmasından endişe ettiğini belirtti.
Türkiye genelinde bu mesleği kendisinden başka hiç kimsenin yapmadığını belirten Tunç, “Yaptığım bu işi Türkiye de benden başka yapan yok. Bu işi yapan bir tek ben kaldım. Bende bu meslek ölmesin diye uğraşıyorum. Ben zaten yalnız yaşıyorum, bu çoraptan günde 3-4 tane satsam bile bana yetiyor. Makinem çok eskidir. Eski dönemden bana dayımdan kaldı. Bu serin yerde Ramazan günü oturup çorabımı örüyorum. Yorulduğumda mağarada dolaşırım, mağarayı ziyaret edenlerle sohbet ederim günüm bu şekilde geçer.” dedi.
"Bu mesleğin ölmemesi için uğraşıyorum"
Mesleğini devam ettirecek çırak bulamamaktan yakınan Tunç, ellindeki makineleri kullanabilen tek çorap ustasının kendisi olduğunu belirterek, “Uzun yıllardan beri çorapçılıkla uğraşıyorum. 4 senedir Kaleoğlu mağarasındayım. Burası turistlik amaçlı kullanılıyor. Burası yaz günü serin, kış günü ılık insanlar buraya çay ve kahve içmeye geliyor. Bende buraya gelen turistlere bu kışlık çorapları el makinesi ile dokuyorum. Canı isteyen kullanmak için alıyor. Canı isteyende hediyelik olarak alıyor. İplik çoraplar mantar yapmaz. Sağlıklıdır, özellikle ben bu çorapları pamuk ipliğinden yapıyorum. Bu mesleğin ölmemesi için uğraşıyorum. Benim bildiğim kadarıyla dünyada el işi çorap yapan son kişiyim. El makinesi ile çorap ören tek kişi ben kaldım. Bu işi bilen başka kimse yok. Bir çırak yetiştirsek güzel olacak.” ifadelerini kullandı.
"Bu mesleğin son bulmasına üzülüyorum"
Kullandığı antika çorap örme makinesinin kendisinden başka kimse de bulunmadığını belirten Tunç, daha sonra şunları söyledi:
Ben bu meslekte son kişiyim. Eskiden çoraplar hep bu makine ile örülürdü. Yüzlerce el makinesi ile yüzlerce kalfa çorap örerlerdi. Şimdi tabi makineler hep teknolojiye döndü. Onun içinde bu el makinelerinin devri bitti. Devam ettirebilsem iyi olacak. Benden sonra bu mesleğin son bulmasına üzülüyorum. Bir çırak yetiştirsem iyi olacak. Burası bir ekmek kapısıdır. Şimdiki gençler istemiyor. Bu meslek ile kimse ilgilenmiyor. Ben bu meslek ile çok paramı kazanıyorum. Hayır? Ama bu da zevkli bir iş. Burada güzel insanlarla tanışıyorum. Gençlerden bu meslek ile ilgilenen yoktur. Günde beş-on çift çorap örüyorum. Bazen 20 çift çorap işliyorum. Fakat eskiden bunda eli çabuk olan ustalar, günde 120 çift çorap işlerlerdi.”
Çorapçılığı dayısından öğrendiğini ifade eden Tunç, “Benim dayım çorap dokurdu. İlkokul çağlarında onun yanında çırak idim. bu mesleği dayımın yanında öğrendim. Bu makine de dayımın, ondan sonra dokumacılığa başladım. Bu makineyi de öğrendim. Elim yatıyor kullanmak için. Elimdeki antika çorap örme makinesi ile günlük 18-20 çift arasında çorap örüyorum. Yaptığım el emeği göz nuru çorapları mağaraya gelen müşterilere satıyorum.” ifadelerini kullandı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)