Gaziantep'te Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından düzenlenen “Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliğine on binlerce kişi katıldı. Etkinlikte, Hazreti Muhammed’in (Aleyhisselam) hayatının örnek alınması ve O’nun sünnetine sımsıkı sarılması gerektiği vurgulandı.
Peygamber Sevdalıları Platformu Gaziantep İl Koordinatörlüğü tarafından Mehmet Akif Ersoy Endüstri Meslek Lisesi yanındaki Yeni Miting alanında düzenlenen “Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliğine Peygamber aşığı halk yoğun ilgi gösterdi.
Etkinlik çerçevesinde kentte günler öncesinden hazırlık çalışmaları yapılarak, çalışmalar kapsamında Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından hazırlanan “Peygamber'den (Aleyhisselam) Dersler (63 Hadis-i Şerif)" adlı kitap her ev ve esnafa ulaştırılarak halk etkinliğe davet edildi.
Okunan ilahi ve marşlar eşliğinde getirilen tekbirler ve salâvatlarla sabahın erken saatlerinde başlayan programda heyecan doruğa çıktı. Gaziantep halkının yoğun bir katılım gösterdiği etkinlikte coşku dolu anlar yaşanırken, etkinlik alanına platform yetkilileri tarafından asılan Hazreti Muhammed'i konu alan ayet, hadis ve güzel sözler asıldı.
Etkinliğe, kimi katılımcılar aileleri ile birlikte gelirken, kimileri de komşuları, akrabaları ve tanıdıkları ile Peygambere olan sevdalarını haykırmak için etkinlik alanına geldiler. Katılımcıların ellerindeki tevhit bayrakları ve başlarına bağladıkları Allah ve Hazreti Muhammed (Aleyhisselam) yazılı bandajlar renkli görüntüler oluşturdu.
Alana ulaşımın rahat sağlanması amacıyla Peygamber Sevdalıları Platformu üyeleri tarafından halk, kentin 20 noktasından yüzlerce araçla etkinlik alanına taşındı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı etkinliğe gelenler, meydanın çevresinde kurulan polis kontrol noktalarından geçtikten sonra alana girebildi. Etkinlikte yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı görülürken, erkek ve kadın misafirler için etkinlik alanında ayrı bölümler oluşturuldu.
Etkinliğin başlamasına saatler kala etkinlik alanı hızla dolmaya başladı. Coşku içinde geçen etkinlikte bazı vatandaşların, Peygambere olan sevgisini ifade eden dövizler taşıdıkları görüldü.
Gaziantep Kervan FM'de canlı olarak yayınlanan etkinliği, çok sayıda basın mensubu da takip etti.
Salâvat ve tekbirlerin hiç susmadığı etkinlikte, Hazreti Muhammed üzerine bestelenen ilahi ve ezgiler seslendirildiği sırada coşku adeta doruğa çıkarken, bir bayram havasında geçen etkinlikte, Peygamber Sevdalısı Gaziantepliler, hep bir ağızdan tekbir ve salavatlar getirdi.
Etkinliğe, HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, il ve ilçe teşkilatları tam kadro katıldı. Siyasi parti temsilcileri ile STK temsilcilerinin de katıldığı etkinliğe Peygamber Sevdalıları Platformu yetkilileri ve halk katıldı.
Sunuculuğunu Abdulhakim Övet'in yaptığı etkinlik saat 13.30'da Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İmam Hatibi Mehmet Karakuş’un Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Peygamber Sevdalıları Platformu Gaziantep İl Koordinatörü Mustafa Kaya yaptı.
Peygamber Sevdalıları Platformu olarak her yıl geleneksel hale getirdikleri ve Türkiye’nin de dört bir tarafında nisan ayında yüzlerce merkezde Kutlu Doğum etkinlikleri düzenlediklerini hatırlatan Kaya, bu yıl ise Kutlu Doğum etkinliklerini, geçen yıl Kasım ayında yine Türkiye’nin dört bir tarafında birçok il, ilçe ve köylerde olmak üzere yüzlerce merkezde “Mevlid-i Nebi” adı altında, Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam)’ın veladetine yakışır şekilde düzenlediklerini anımsattı.
Peygamber sevdalısı Müslümanlar olarak her şeyden önce onun iman dünyasını, gönül dünyasını, fikir dünyasını kavramaya ve O'nu örnek almaya çalışmalıyız” diyen Kaya, şunları söyledi:
Bir Peygamber sevdalısı Müslüman, Resulullah'ın tevhid anlayışını, nefis ve arzular dahil hiçbir maddi manevi puta gönlünde yer vermeyişini, Allah'a rağmen hiçbir otorite kabul etmeyişini, kulluk şuurunu, Allah sevgisini ve korkusunu, kader ve tevekkül anlayışını, Allah'tan gelen her şeye rızasını, tedbir ve her işi Allah'a havale edişini, kainatın her yerinde Allah'ın tecellilerini ibretle seyredişini ve müsebbip anlayışını, uluhiyet anlayışını, değer yargılarını iyi tespit edip, sünneti yaşarken bunları işin temeline koymak ve içine sindirmek zorundadır. Bize emanet olarak bıraktığı Kur’an-ı Kerim’i, Kuran’ın hayata geçirilmiş olan sünnet-i seniyyesini yaşamalıyız. Bu açıdan bakıldığında mevlid etkinlikleri vesilesiyle Hazreti Muhammed (Aleyhisselam) efendimizi tanımak ve tanıtmanın ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu anlaşılır.”dedi.
Salâvat ve tekbirlerin hiç susmadığı programda, Kürtçe ve Türkçe Mevlid-i Şerifler okundu. Etkinlikte, Doğan Parmaksız Türkçe, Muhammed Yıldız ise Kürtçe Mevlid-i Şerif okudu.
Mevlid-i Şerifin okunduğu esnada bazı katılımcıların duygulu anlar yaşadığı gözlemlenirken, meydanı dolduran on binlerce Peygamber sevdalısı, Özlem Ajans sanatçılarından Nezir Güler’in seslendirdiği ilahi ve ezgilerle coştu.
Seslendirilen ilahi ve ezgilerin ardından Peygamber Sevdalıları Kız İlahi Grubu da sahnede yer alarak ilahi ve ezgiler seslendirdi. Rümeysa Kamile Fıstık isimli küçük kız çocuğu ise Hazreti Muhammed’i (Aleyhiselam) üzerine bestelenen ‘Kırk Yaşındasın’ şiirini okudu. Şiirin okunduğu esnada duygu dolu anlar yaşanırken, kimi katılımcıların ise göz yaşlarına hakim olamadığı görüldü.
Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlahiyatçı-Yazar Mehmet Göktaş, on binlere hitaben yaptığı konuşmada, Hazreti Muhammed'in insanlık tarihi boyunca bütün milletler ve devirler için bir hidayet kaynağı olduğunu söyledi.
Belli çevrelerin Peygamber sevdasını ısrarla meydanlarda görmek istemediğini belirten Göktaş, “Biz Peygamber Efendimizi camilerden, evlerden dışarı çıkarmak istiyoruz. Çünkü bunun ile yükümlüyüz. Bu bir görevdir. O âlemlere rahmet olarak bütün insanlığa gönderildi. O halde O, kendiliğinden de bir yere gidecek değil. O’nu biz taşıyacağız. O’nun rahmetini, merhametini ve bize getirdiği bu davayı biz götüreceğiz. Onun için dışarılardayız. Onun için artık Allah'a hamdolsun karar verdik ki bu Peygamber sevdası evlere sadece ihtiyar ninelerimizin ve dedelerimizin dillerinde bir odaya haps olmayacak. Artık meydanlara, stadyumlara, büyük şehirlere ve özellikle dünyanın batısına her yerine bu sevdayı ve bu davayı götürmekle mükellefiz. Biz bu etkinlikleri bu şuurla yapıyoruz ve bununla biz yükümlüyüz. Bu böyle fazladan bir görev değildir. Hepimizin üzerine düşen bir görevdir. Eğer bu dava, bu Peygamber âlemlere rahmet olarak gönderilmişse biz bunu nasıl ulaştıracağız? İşte her şeyi ve her olayı bahane edeceğiz. Peygamberin doğum gününü ve ölüm yılını bahane edeceğiz. Uhud’u, Bedir’i, Hendek’i biz bahane edeceğiz. Ama ondan bahsedeceğiz. Onun davasından bahsedeceğiz. Bu bir görevdir.”dedi.
Bundan birkaç gün önce bir miraç yaşadık. Bu miracı gelin iyi anlayalım. Çünkü çok önemlidir. Miracın püf noktası nedir biliyor musunuz? Miracın püf noktası sadece âlemlerin efendisinin sadece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksa’ya oradan da arşı alaya çıkması değildir. Aynı zamanda göklerin kapısının açılmasıyla beraber aslında yerlerinde, şehirlerin kapısının bir bir açıldığı bir olaydır.
Miraç olayının çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Göktaş, “Aslında her şey miraçtan sonra başladı. Kudüs'ü, Medine'yi o zaman öğrendik. Döndük tekrar Mekke'ye bir daha feth ettik. Hayber’i de, Taif’i de feth ettik. Ondan sonra dünyanın bütün şehirlerini ve önemli merkezlerini Miraç'tan sonra Allah'ın izniyle bu ümmet fetih etti. Ama Miraç’ı iyi anlayalım. Miraç’ın bir özelliği var. Miraç hüzün yılından sonra yaşandı. Peygamber Efendimiz öyle güllük gülistanlık otururken birden bire Miraç’a çağrılmadı. Öyle acı günler ve hüzün yılları yaşadı ki canı, ciğeri sadece bir şeyi değil İslam davasının uğruna her şeyini feda eden Hazreti Hatice'yi kaybetti. Ehlibeytin, çocuklarının annesini, malını mülkünü ve her şeyini ona feda eden ve hatta ‘ey Hatice ben Allah'ın Resulüyüm bana iman et demeden sen Allah'ın Resulüsün’ diyen bir Hatice’ydi. İşte onu kaybetti. O yıl başka bir acı olay daha oldu. Amcası Ebu Talib'i kaybetti. Ebu Talip Peygamber Efendimizi bütün kâfirlerden koruyordu. Onu kaybetti.”ifadelerini kullandı.
“Dünya Müslümanları olarak acaba biz de hüzün yılını yaşadık mı?” diye soran Göktaş, şunları söyledi:
“İslam ümmeti olarak gerçekten acı günler yaşıyoruz. Ebu Taliplerimize, annelerimize, çocuklarımıza ve özellikle Filistin’de, Gazze'de, Halep'te, Doğu Guta’da, Şam'da, Myanmar'da, dünyanın her yerinde biz de nelerimizi kaybettik. Evet, Taif gibi sadece çapulcuların taşları ile değil Amerika'nın, Rusya'nın, Avrupa'nın ve bütün küfür dünyasından tepemize yağan bombalar var. Allah'a yalvarıyoruz; ey bizim Rabbimiz ne olur bizim de hüzün yılı yaşadığımızı kabul et. Ne olur bize de bu şehirlerin kapılarını bir daha açtır. Mekke’yi bize bir daha ver Medine'yi bize bir daha ver. Taif’i bize bir daha ver. Özellikle de Kudüs'ü bize bir daha ver. Bu iştahla, aşkla ve uğurla biz meydanlara çıktık. Rabbimiz inşallah duamıza aşkımıza, gözyaşımızı ve her şeyi bize veriyor. İnşallah kabul edecektir. Biz inanıyoruz ki Allah’ın izni ile karanlığın en yoğun olduğu bir noktada biz bu sevdayı da haykıracağız. Biz bu sevda ile dışarı çıktık. Bu sevdayı özellikle gerisin geriye camilere sokmak isteyenler, meydanlarda, caddelerde, üniversitelerde ve ekranlarda görmek istemeyenler, tahammül edemeyenler inanınız ki olanca güçleriyle Hazreti Muhammed'e yükleniyorlar. Onun üzerine üzerine geliyorlar. O’nu çiziyorlar, O’nu yazıyorlar. O’na iftira atıyorlar. O’nun sünnetine ‘zayıf’ diyorlar. Kendi kafalarınca da bu davayı bir yerlere gömmek istiyorlar. Biz de bunların inadına Hazreti Muhammed’imizi meydanlara çıkarıyoruz. Kardeşlerim küçük görmeyin. Bu yıl tam 300 bin kişi siyer sınavına girdi. Bu Hazreti Muhammed’in (sav) bir daha dünyaya gelmesi demektir.”
İslam düşmanlarının sürekli çeşitli yollarla ve propagandalarla Hazreti Muhammed’i hedef aldığını ve Müslümanların buna fırsat vermemesi gerektiğini belirten Göktaş, “Onun için kimse sizin moralinizi bozmasın. Eskiden beridir hep Peygambere yükleniyorlar. İslam'ın bu peygamberlik yolunu biraz zayıf görüyorlar ve hemen oraya yükleniyorlar. inanın ki o hani Danimarka'nın karikatüründen, Fransa'nın karikatüristlerinden ve yazarlarından tutunda hep Peygambere yükleniyorlar. Onun için de bu cepheyi sağlam tutmalıyız, güçlendirmeliyiz. Bu cepheden fırsat arayanlara da fırsat vermemeliyiz. İçimizdeki birtakım zayıfları bulan İslam düşmanı bu emperyalizm hep Peygamber Efendimize yükleniyor. Onlar muvaffak olamayacaklar.”şeklinde konuştu.
Göktaş, “Hiçbir kişi ne kadar güçlü, ne kadar karizmatik, ne kadar âlim olursa olsun tek başına Hazreti Muhammed’in vârisi olamaz” diyerek, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
“Sünnet mührünü alıp kendi yaptıklarını sünnet gibi önümüze sürenler var. Bu Peygamberi kendisine itaat ettirmektir. Bunu en çok yapanlar tek insanlardır. Evet, âlimler peygamberlerin varisleridir. Ama bir kişi değil. Hiçbir kişi ne kadar güçlü, ne kadar karizmatik ve ne kadar alim olursa olsun tek başına Hazreti Muhammed’in (sav) vârisi olamaz. Bir heyet olacak. Âlimlerin toplandığı bir kurul olacak. Tek kişi olmayacak. Tek kişiler bu ümmeti hep harcamışlardır. Eğer bir tek insanın elinden tutmuşsanız ve her şeyinizi ona teslim etmişseniz, onun bir dediğini iki etmiyorsanız kaybedersiniz. Peki, o zaman ne yapacaksınız? Yanında başkalarını da arayacaksınız. Âlimler ve âlimlerden oluşan bir heyetin olması lazım. Bir istişare olması lazım. Âlimlerin şurası olması lazım. Bugün bunu yapmadığımızdan dolayı bu ümmet harcanıyor. Biz, Peygamber Efendimizin o emrini yerine getirmediğimizden dolayı içimizden zalimler, diktatörler çıkıyor. O diktatörlerden, zalimlerden çektiğimiz yetmiyormuş gibi dışarının kafiri Amerika’sı, Rusya’sı ve Avrupa’sı ‘sizin Firavun’unuzu öldürmeye geliyorum’ diye üzerimize defalarca Saddam’dan dolayı, Esed’den dolayı Kaddafi'den dolayı defalarca bombalandık. Onun için diyorum ki Firavun'larımızı kendimiz halledelim. Amerika'ya, Rusya'ya bırakmayalım. Bizler kendimiz önceden önleyelim. İçimizden firavun kaynamasın. Bu ise haksızlığa, haksızlıklara göz yummayarak olur.”diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından etkinlik sanatçı Nezir Güler’in seslendirdiği ilahilerle ve ezgilerle coşku dolu anlar yaşanırken, katılımcılarda nakaratlara eşlik ederek tekbir ve salavatlar getirdi.
Program Mustafa Karakurt’un yaptığı dua ile son buldu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)