Dünya Kudüs Yürüyüşü Tertip Komitesinin daveti üzerine Gazze’ye altı günlük bir ziyaret gerçekleştirme onurunu yakaladık. Bundan dolayı Allah’a ne kadar hamd etsek azdır.
Bu ziyaret, Kudüs’ün siyonistler tarafından fiilen işgal edildiği günün yıl dönümü olan 7 Haziran tarihine denk getirildi. Müslümanlar, 1947’de Siyonist israil’in kurulduğu güne “Nakba günü”, Kudüs’ün 1967’de siyonistlerin eline düştüğü güne de “Nekse günü” adını vermekteler.
NEKBE VE NEKSE…
Nekbe, dökülmek; Nekse ise gerisin geriye gitmek, ters yüz olmak ve gerilemek manasındadır. Yani bu isimlendirmeyle Müslümanlar, Kudüs kurtarılmadan gerilemekten kurtulamayacaklarını, güçlerine kavuşamayacaklarını ifade etmiş oluyorlar. Nekse gününde her yıl birtakım faaliyetler yapılıyor. İlginçtir bu seneki Nekse günü İsra ve Miraç gününe denk geldi. İsimlendirmelerin yaptığı bir çağrışım ve oluşturduğu bir algı vardır. Nekse tabiri de insanda, bir şeylerin ters gittiği ve bunların mutlaka düzeltilmesi gerektiği duygusunu oluşturuyor.
DERKEN GAZZE’YE AYAK BASIYORUZ
Kahire-Gazze arası yaklaşık 400 km’dir. Süveyş kanalını ve Sina’yı geçtikten sonra Gazze-Mısır sınır kapısı olan Rafah’a vardık. Bendeniz Sina Çölü’nde büyük bir ruhani ve manevi atmosferin varlığına şahit oldum. Bu da Tur Dağı’nın Sina’da olmasının bir sonucu olsa gerek... Piramitlerin bulunduğu Kahire, ekseriya bulanık ve tozlu bir havaya sahip iken çöl olmasına rağmen Sina çok berrak ve büyülü bir atmosfere sahipti.
Yedi saatlik bir yolculuktan sonra kafilemiz, Rafah sınır kapısına ulaştı. 2-3 Saatlik bir bekleyişten sonra sınır kapısını geçerek Gazze’ye ayak bastık. Gerçekten o anın tarifi mümkün değil. İnsan çok duygulanıyor. Fakat bu duygunun acı bir tarafı da var. Düşünün kendi toprağınız, kendi vatanınız olan bir yere bu denli zorlukla gidebiliyorsunuz. Bu çok üzüntü verici ve zilletli bir durum olduğu halde yine de seviniyor insan.
BİZİ HAMAS YETKİLİLERİ KARŞILIYOR
Kapıda bizi Hamas hükümetinden yetkililer karşıladı. Kısa bir dinlenmeden sonra basın karşısına geçtik. Gazze’ye gelişimizin nedenini anlattık. Salondakiler bizi coşkuyla karşıladılar.
Gazze, sizi yolları ve caddeleri süsleyen şehit resimleriyle karşılıyor. Hemen her caddede bir şehit resmiyle karşılaşıyorsunuz. Bunun yanında caddelerde, arabaların arka camlarında sık sık “Salluale’nnebi– Peygambere salat edin” “İzkurullahe – Allah’ı zikredin” yazılı tavsiyelere rastlıyorsunuz. Şehit Abdulaziz Rantisi Çocuk Hastanesi’ni ziyaret ettik. Hastane koridorlarını, hastaların ve yakınlarının okumaları tavsiye edilen ayet ve dualar süslüyor. Yani Gazze’de İslam’ın olmadığı bir alan yok. Tedavinin manevi boyutunun önemi çok güzel bir şekilde ifade edilmiş Gazze’de.
Bir arabanın arka camına yazılan şu ifade çok dikkatimizi çekti. “Allah’ım onlara, temenni ettiklerini ver” diye bir yazı yer alıyordu. Arkasından gelenlere dua eden, onların kalplerinden hasedi alan nefis bir anlayış!
GAZZE’DE TÜNELLERE “ENFAK” ADI VERİLİYOR
Gazze, kendisini kısa sürede toparlıyor. Maşallah inşaat sektörü çok canlı! Fakat nerdeyse bütün malzeme, tünellerden Gazze’ye giriyor. Mevzilerin inşasında kullanılacak diye Gazze’ye demir ve çimentonun girişi yasak. Gazze, ambargonun mihnetini tünellerin zahmetiyle aşmaya çalışıyor. Tünellerde göçüklerin meydana gelmesi sonucu zaman zaman can ve mal kayıpları yaşanıyor. İş kazaları meydana geliyor. Fakat yine de Gazze direniyor. Gazze’de tünellere “enfak” adı veriliyor. Bu tüneller infakın ve nifakın kıstası olmuş durumda. Bu tüneller, hain ve işbirlikçi yönetimlerin nifakını(münafıklığını) fedakâr ve mücahit Müslümanların ise infakını temsil ediyor. Gazze’nin tünelleri kimisi için infakın, kimisi içinse nifakın kriteridir.
HER EVDE BİR DRAM VAR
Gazze, kendisini büyük bir azim ve imanla onarıyor. Gazze son derece bilinçli ve ruh sahibi bir şehir. Caddeler temiz ve düzenli. Gazze’de yedi tane üniversite var. Halkın eğitim durumu iyi. Ancak bu, Gazze’nin yaşadığı dramı unuttuğu anlamına gelmiyor. Her evde bir dram var. 20-30 şehit veren aileler var.
GAZZE TAM ANLAMIYLA BİR ŞEHİR DEVLETİ
Gazze, kurumlarını oluşturarak, kurumsallaşarak ambargonun sıkıntılarını hafifletmeye çalışıyor. Farklı gruplar olsa da Gazze’de herkes birbiriyle güzel ilişkilere sahip. Hükümet sıkı bir yönetim sergilemiyor. Daralmışlık ve kuşatılmışlık psikolojisini adaletli ve kurumsal yönetimiyle aşmaya çalışıyor.
GAZZE’DE YARGIÇLAR SARIKLI CÜBBELİ
Gazze’de yargıçlar, sarıklı ve cübbelidir. Özel hukukta şer’i hükümler uygulanıyor. Ceza hukukunda ise Filistin özerk yönetiminin yasaları geçerlidir. Gazze Yargı Konseyi Başkanı bize, ceza hukukunda da İslami hükümlerin uygulanması için gayret sarf ettiklerini söyledi. Gazze’de idam cezalarının infazı ancak Ramallah yönetimin onayıyla mümkündür.
GAZZE ŞERİDİ ÇOK DAR AMA NÜFUS OLDUKÇA YOĞUN
Gazze şeridi çok dar bir alan. Nüfus yoğunluğu çok fazla. Tarım arazileri çok az. Balıkçılık önemli bir gelir kaynağı. Ancak ambargo yüzünden Gazzeli balıkçılar sadece altı mil açılabiliyor. Oysa 20-30 mil açılma hakları var.
ŞEHİTLERDEN ÇOK ESİRLERİN ACISI VAR
Gazze’de şehitlerden çok esirlerin acısı var. Bu acıları hafifletmek için dernekler, kreşler, savaşın çocuklar üzerindeki etkisini hafifletmek için rehabilitasyon merkezleri kurmuşlar. Savaş ve ambargo yüzünden çocuklarda ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Konuşma zorluğu yaşayanlar olduğu gibi şok geçirip hiç ağlamayan çocuklar da var Gazze’de. İlginçtir bu rehabilitasyon merkezleri ağlamayan çocukları ağlatmaya ve konuşturmaya çalışıyor. Özellikle esir aileleriyle ilgilenen, esir ve şehit çocuklarına bakan “vâit–vadeden” adlı bir cemiyeti ziyaret ettik. Burada hem esir hem de şehit annesi olan çok sayıda anneyle karşılaştık. Hem esir hem de şehit annesi olan, hem eşi hem de çocuğu şehit olan çok sayıda kadın var Gazze’de.
Özellikle bir esirin kızının hikâyesi hepimizi ağlattı. Babası esir düşen bu kız çocuğu annesiyle yalnız kalıyor. Sonra annesi vefat ediyor. Onu dedesi yanına alıyor. Sonra dedesi de vefat ediyor. Sonra onu amcası yanına alıyor. O da esir düşüyor. Daha bunun gibi birçok dram… Sekiz on yaşlarına geldikleri halde esir babalarının ziyaretlerine gidip de babalarını tanıyamayan çocuklar var. Çünkü babalarını hiç görmemişler.
GÜNDE SEKİZ SAAT ELEKTRİK KESİNTİSİ VAR
Gazze’de günün herhangi bir vaktinde olmak üzere günde sekiz saat elektrik kesintisi var. Elektrik üretimi için kullanılan jeneratörler ses ve çevre kirliliğine sebep oluyor. Ayrıca Gazze’de ciddi yakıt sıkıntısı yaşanıyor.
İŞSİZLİK ORANI YÜKSEK, FİYATLAR YÜKSEK
Gazze’de işsizlik oranı çok yüksek; fakat yine de ticari hayat canlı. Ancak her şey tünellerden geldiği için doğal olarak maliyet yükseliyor. Bu da fiyatlara yansıyor. Gazze’de tedavülde olan para birimi Ürdün dinarı ya da ABD doları. Tanınmadığı için Filistin’in kendi para birimi yok. Hamas hükümeti işsizliği azaltmak ve ekonomiyi canlandırmak için bazı tedbirler alıyor. Bu çerçevede “mikro kredi” adı verilen faizsiz kredi sistemiyle iş yerleri açıyor. Böylece hem aile kendi işinin sahibi oluyor hem de işsizliğin azalmasına katkı sağlıyor.
GAZZE’DE BAŞI AÇIK KADIN GÖRMEDİK VE SEBEBİNİ SORDUK
Gazze’de başı açık kadın görmedik. Bu konuda görüşünü aldığımız bir Hamas yetkilisi bize şunları aktardı: “Aslında Gazze baştan beri böyle değildi. Deniz şehri olan Gazze’de on yıl öncesine kadar başı açıklar vardı. Ancak gördüğünüz gibi şuan başı açık kimse yok. Bunun iki sebebi var: Şeyh Ahmed Yasin’in şahsında ilim ve cihat. Cihad ruhu insanları terbiye ediyor. Haricî düşmana karşı cihat, dâhili düşmanı da terbiye ediyor. Şeyh Ahmed Yasin hem cihadın hem de ilmin ruhunu temsil ediyor. İkisi onda birleşiyor. Askeri olarak gençlerimizi cihat ruhuyla diri tutarken ilmi olarak da onları bilinçlendirip eğitiyoruz. Bu iki boyutlu ve kapsayıcı mücadele metodumuz bir taraftan bizi aziz kılarken öte taraftan toplumumuzu da İslami terbiye üzerinde inşa ediyor. Batı Şeria’da da âlimler var. Çalışmalar var. Ancak oradaki cihat ruhu burası gibi olmadığı için toplum tam manasıyla İslamî terbiye üzerinde inşa olmuyor. Nitekim Batı Şeria’da başı açık kadınlar vardır.”
KASSAM MÜCAHİTLERİNİN NÖBET MEVZİLERİNİ ZİYARET ETTİK
Onun bu açıklamalarının doğruluğuna biz de yakinen şahit olduk. Günün bir vaktinde Kassam mücahitlerini nöbet yerlerinde ziyaret ettik. Biz oradayken âlimlerden bir heyet gelerek onlara nasihat etti. Onlara İslam’ın hikmetlerinden bahsetti. Mücahitler dikkatlice âlimleri dinledi ve dediklerini onayladılar. Bize eşlik eden Hamas yetkilisi, “Bu, en az haftada bir düzenli olarak yapılan bir faaliyettir. Âlimlerden oluşan heyetler tek tek mevzileri gezerek mücahitlere nasihat ediyorlar. Çünkü silahın fitnesi var. Silah taşıyan kimsenin ihlâstan uzaklaşma riski var. Biz de bu şekilde buna karşı tedbir almaya çalışıyoruz” dedi.
HÜKÜMET HALKIN PSİKOLOJİSİNİ ÖNEMSİYOR
Gazze’de hükümet halkın psikolojisini ve maneviyatını yüksek tutmaya çalışıyor. Çünkü biliyor ki siyonistlerle yapılan mücadelenin önemli bir boyutu da psikolojik harptir. Bıkkınlık ve usanç Gazze için en tehlikeli düşmandır. Böyle bir ortamda dünya sevgisi, ihlâstan uzaklaşma, anında insanların psikolojisini bozar. Çünkü Gazze’nin üzerindeki kuşatmanın bir hesabı da budur: İnsanları usandırarak onların mücadele azmini kırmak. Bunun bilincinde olan Gazze hükümeti tedbiri elden bırakmıyor.
HENİYYE: SALAHADDİN’İN TORUNLARININ YANIMIZDA ÖZEL BİR YERİ VAR
İsmail Heniyye ile yaptığımız görüşmede şahıslarında Filistin halkına Salahaddin’in torunlarının selamlarını ve takdirlerini ilettik. İsmail Heniyye de Salahaddin’in torunlarının yanlarında özel bir yere sahip olduklarını, onların Filistin halkıyla özel bağlarının olduğunu söyledi.
BİR AMCA ELİNDEKİ ANAHTARI BAŞBAKAN HENİYE’YE VERİRKEN…
Biz Başbakan Heniye’nin yanındayken şöyle bir olaya şahit olduk. İşgal altındaki toprakların sembolik anahtarının devir teslim töreniydi bu. Nakba neslinden yüzü mahzun bir amca elindeki anahtarı Başbakan İsmail Heniye’ye teslim ederek şunları söyledi: “Biz hezimet nesliyiz. Biz bir şey yapamadık; ama dönüş umudumuzu koruduk. Evlerimizin anahtarlarını muhafaza ettik. Biz artık yaşlandık ve yorulduk. Dönüş ruhunu canlı tutmanız ve işgal edilen Kudüs’ü unutmamanız için bu anahtarı size teslim ediyorum. İnanıyorum ki siz bununla kapılarımızı tekrar açacaksınız.” Bunu teslim alan İsmail Heniye ise şu sözlerle karşılık verdi: “Evet biz bunu alıyoruz. Biz hezimet nesli değil, cihat nesliyiz, İslam’ın nesliyiz. Hiç gözünüz arkada kalmasın. Rahat olun. Anahtarı güçlü, imanlı, azimli bir nesle devrettiniz. Bu vesileyle bütün dünyaya şunu ilan ediyorum: Biz asla israil’i tanımayacağız. Ama bir şey daha söylüyorum: Bu, israil’i tanımayıp onu öylece rahat bırakacağımız anlamına gelmesin. Biz şunu haykırıyoruz: Le müstakbele liisrail–israil’in geleceği yoktur.” Böylece yaşlı amcanın yüzündeki hüznün yerini huzura bıraktığına şahit olduk. Gazze bir mekteptir. Davet ve cihat mektebi…