Haberiniz var mı, Gazze'de çocuklar ölüyor sessiz sessiz... İnsanlık onuru, sessizlik sehpasında can çekişiyor. İslam ümmeti ise zillet peçesi takmış. Elektrikler kesik olduğu için Gazze'de diğer hizmetlerin yanı sıra, sağlık alanında da hizmet verilemiyor. Elektrik kesintisi en fazla Gazze'deki hastaneleri vuruyor. Bir kriz ve felaket hali var. Her geçen gün hastanelerdeki çocuklar birer ikişer ölüyor. Bu krize el atılmayacak olursa, krizin felakete dönüşmesi an meselesidir. İlaç yetersizliğinin yanı sıra elektriklerin de olmayışı, sağlık hizmetlerini neredeyse tamamen durdurmuş. Birkaç gün evvel dokuz çocuğun ölüm haberi geldi.
Kapıda bir felaket var. İslam ümmetinin sessizliği, çocuklarımızın sessiz sedasız ölümüne sebebiyet veriyor. Hani abluka kalkacak ve temel insani ihtiyaçlar karşılanacaktı? Sağlıktan, hele de masum bebeklerin sağlığından daha temel ve zaruri ihtiyaç ne olabilir? israil ile ilişkileri normalleştirme yoluna giren Türkiye, bu sürecin şartlarından birisi olarak Gazze'ye yapılan yardımlar önündeki engellerin kaldırılmasını şart koşmuştu. Ablukanın ve yardımların önündeki engellerin kalkması bir yana, her geçen gün abluka daha fazla genişletiliyor. Bütün dünyanın gözü önünde korsanlık ve eşkıyalık yapılıyor, terör estiriliyor. Terör devleti israil, geçenlerde 20 mil olan balık avlanma sınırını 6 mile düşürme kararı alarak çağdaş bir korsanlığa imza attı. Yani ablukayı daha da sıkı hale getirdi.
Bu meseleye Mavi Marmara üzerinden ve başka iltisaklar vesilesi ile müdahil olan Türkiye, siyonistlere geri adım attırma noktasında elindeki imkânları etkin bir şekilde kullanmalıdır. Mavi Marmara sürecinde siyonistleri taahhüt ettiği şartlara bağlı kalması için gereken baskı unsurlarını kullanmalıdır. Bu konuda Türkiye devleti, halkımızın beklentilerine uygun hareket ederek bu konudaki samimiyetini ispat etmelidir. Biz, Gazze'yi evimiz olarak biliyoruz, Kudüs ise yüreğimiz... Oralarda tutuşan her kıvılcım bizi yakıyor. Bu itibarla halkın iradesinin tecessüm etmiş hali olan hükümet, beklentilerimize uygun bir politika ile halkı temsil ettiğini göstermelidir.
Çocuk ölümleri gibi son derece meşru bir zeminden hareketle, dünya kamuoyunun dikkati bu drama çekilmelidir. Bilinmelidir ki, siyonistlerin taahhütlerine uymaması, bir yerde Türkiye'yi aşağılamak ve Türkiye'ye meydan okumaktır. Çünkü ilişkilerin iyileştirilmesi için, bazı şartlar ortaya konuldu ve siyonistler bu şartları kabul ettiler. Bu gün Siyonistlerin, ödediğimiz bedelleri yok sayarak anlaşmayı ayaklar altın alması, Türkiye devletine karşı bir meydan okuma olarak görülmelidir. Nihayetinde konu Gazze olsa da anlaşmanın tarafı Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Türkiye'nin, imkân ve kabiliyetini kullanarak Gazze sorununa etkin bir şekilde müdahil olması ve uluslararası alanda kamuoyu oluşturması, Ortadoğu'daki halkların beklentileri ile uyumlu bir duruş olacaktır. Toplumun tüm kesimleri, ellerindeki imkânlarla bu soruna katkıda bulunmaya çalışmalı ve hükümeti motive edici adımlar atmalıdır. Unutmayalım ki, Gazze'deki çocuklar, İslam ümmetinin çocuklarıdır; Gazze'nin çocukları, bizim çocuklarımızdır.