İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın 1999 yılına ait konuşma görüntüleri geçen hafta piyasaya sunuldu. Bir tarafta Apo, diğer tarafta ise Ergerekon’dan 5 yıldır Silivri’de tutuklu bulunan Albay Hasan Atilla Uğur var. Konuşmalar zorlama veya bir işkence seansı esnasında değil, tutuklu bulunduğu odada gayet rahat ve sohbet ortamında gerçekleşiyor. Bu videolar öyle gizli veya saklı bir şekilde de internete sızdırılmadı. Bizzat İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey tarafından basın açıklamasıyla piyasaya sunuldu. İkna olmayanlara veya mesajını almayanlara bir uyarıda bulunarak devamının geleceğini de belirtti.
Apo’nun konuşmaları yenilir, yutulur, tevil edilebilecek cinsten değil. Apo’nun dilinden dökülen itiraflar bir çocuğun bile anlayabileceği kadar net ve açık, kendi davasına ve halkına ihanet etmiş bir Kürdün dahi kabul edemeyeceği kadar iğrenç itiraf ve vaatler içermekte. Taşeron olduğunu, bütün Kürtleri sisteme entegre edeceğini, devletin akıllı bir eri gibi çalışacağını, kendisine sadece ‘Apo iyi çalış, görevini becer’ demenin yeterli olacağını, Kürt olayında tonlarca istihbarat ve onlarca ülkenin yapamadığını tek başına ve kuruş masraf ettirmeden yapacağını, en yakın dava arkadaşları Cemil Bayık, Murat Karayılan ve diğerlerini küçük düşürücü alay edercesine tarif ve istihzaları… İnternete ve yazılı basına yansıyan konuşmaları burada uzun uzun açıklamayacağım. İsteyen okurlar internette ve Doğruhaber’in bir önceki sayısında bulabilirler.
Pkk ve Bdp cenahı montaj, provokasyon, çözüm sürecini sona erdirmek isteyen güçler demogojisiyle meseleyi geçiştirmeye çalıştılar. Siyaset ve basının diğer cenahları ise Çözüm Sürecine zarar gelmesin diye olayı örtbas etmeye ve Apo’nun itibarına gölge düşürmemenin telaşına kapıldılar. Hükümet ise bu konuya hiç değinmedi bile. Zaten Mit ve hükümetin elinde bu konuşmaların çok daha geniş ve detaylısı var. Allah bilir şu anda Apo, Hakan Fidan ve kendisiyle görüşen heyete hangi vaadler ve hangi itiraflarda bulunuyordur. Bizler ise bu itiraf ve vaadlerden ne zaman ve değişen hangi dengelerden sonra haberdar olabileceğiz?
Pkk’nin kurdurulup Apo’nun tek adam olarak başına geçirilmesi, Bekaa’ya yerleştirilmesi, Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’le dostluğuyla başlayan Pkk-Hizbullah çatışması, Suriye’den çıkarılması, Kenya’dan paketlenip Türkiye’ye getirilmesi ve devam eden sürecin hepsi bir muamma ve açıklanmaya ihtiyaç meselelerdir.
Yine üç gün önce basına ilginç bir haber yansıdı: Abdullah Öcalan, toplatıldığı için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu, ‘Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü’ adlı kitabında, İmralı’ya getirilmesi sırasında kendisini dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un özel danışmanı bir general, AB’nin siyasi komiserliği adına bir kadın ve şimdi cezaevinde bulunan MHP Milletvekili Engin Alan’ın karşıladığını iddia etmiş. Ki dönemin başbakanı Bülent Ecevit, yıllar sonra ‘Amerika, Apo’yu neden paketleyip bize teslim ettiğini hala anlayabilmiş değilim’ itirafında bulunacaktı.
Peki, bu haberlere nasıl yaklaşılmalı?
Doğu Perinçek ve avanesinin Apo’yu tekrar kontrollerine almak, kanın tekrar akması için sakladıkları videoları piyasaya sürmeleri; diğer tarafta Çözüm Sürecinin –adil bir çözüm olmasa da kanın durması adına olumlu bir gelişme- selameti için bu itiraf ve ihanetin nasıl görüleceği?
Bu ikilem yıllar öce bizler çocuk iken yerine göre fıkra, yerine göre bilmece olarak sorulan bir hikayeyi aklıma getirdi. Hikâye kısaca şöyle idi:
Bir işyerinin gece bekçisi vardır. Bu gece bekçisi, patronun bineceği uçağın düştüğünü ve içindekilerin öldüğünü rüyasında görür. Sabah olunca bunu patronuna anlatır ve uçağa binmemesini ister. Patronu uçağa binmez. Uçak düşer ve içindekilerin hepsi ölür. Patron, bekçisine gördüğü rüya ve kendisini uyarmasından dolayı kıymetli bir hediye alır ve bekçisini işten kovar.
Birbirine zıt görünen iki durum. Kendisini ölümden kurtaran bekçiyi ödüllendirmesi normal ve olması gereken bir durum iken diğer taraftan bekçisinin işine son vermesi anlaşılır gibi değil. Neden kendisini ölümden kurtaran bekçinin işine son verir? Çünkü bekçi, gece nöbetçisidir ve işyerini tehlike ve hırsızlardan korumak için uyumamalıydı…
Evet, bu kaseti piyasaya sürenlerin kirli emel ve niyetleri görülmeli, kanın tekrar akması engellenmeli ama Apo’nun da kimlerin maşası, hangi küresel boyuttaki oyunun figüranı olduğu da ifşa edilmelidir. Her şey Allah’ın bilgisi dâhilinde ve mukadderatındadır. Ahirette gerçekleşeceği gibi bu dünyada da her şeyi açığa çıkarmaya kadirdir. Ama imtihan gereği bazı olayları perdelemekte, zamana bırakmaktadır…