Aslında bu, Ramazan başlamadan veya Ramazan'ın başında yazılması gereken bir yazı idi. Ancak dini bir konu olduğu için sükûnet ortamında ve etraflıca düşünerek yazmak gerekiyordu. (Gerçi her yazı için sükûnet ve etraflıca düşünmek gerekir ancak söz konusu din olunca, bu gereklilik daha fazla ihtiyaç arz ediyor.) Oruç bitmeden bu konuyu yazmak istedim.
(Ve aslında bu konuyu ehli olan alimlerin yazması lazım. Belki yazmışlardır, ben takip edemedim.)
Son birkaç yıldır, imsak vakti ile ilgili tartışmalar var. Daha doğrusu; öncelikli hayati meseleleri bırakıp kendine iş güç olarak bunu bilenler var. İmsak üzerinden sabah namazının ve orucun başlangıç vaktini tartışmaya açıyorlar.
İstanbul'da davet edildiğimiz bir iftarda, bu tartışmayı Türkiye'nin gündemine sokmaya çalışan hocaya mikrofon verildi. Hoca iftarda bu konuya değindi ve şunu söyledi: “Utanmadan sizin gözlerinizin içine baka baka yalan söylüyorlar ve size fazla oruç tutturuyorlar.”
Bu meselenin özüne değinmeden önce baştan şunu söyleyeyim; ben bu tartışmanın arkasında iyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Daha açık bir ifade ile bu tartışmanın, tıpkı mealcilik ve Vahhabilik (tekfircilik) gibi Batı merkezli bir proje olduğunu düşünüyorum. Bunlar, İslam ümmeti arasına fitne sokmak ve Müslümanlar arasındaki birliği dağıtmak için küfür merkezlerinde üretilen projelerdir.
Batı, bu tür projeleri yüzyıllar boyunca kendini İslam'a girmiş gibi gösterip de İslami ilimleri öğrenen ve bu alanda yazdıkları kitaplar ile ümmet içinde ihtilaflar oluşturan müsteşrikler eli ile yaptı. Uzun bir müddettir artık müsteşriklere de ihtiyaç duymuyorlar.
Dikkat ederseniz, ümmet içinde belki ameli olarak birliğimizin kaldığı nadir konulardan biri oruçtur. Yani ümmet bütün ihtilaflarına rağmen oruçta birlik oluyordu. Aynı atmosferi, aynı duyguları yaşıyordu.
Küfür merkezi öyle projeler geliştiriyor ki, ümmetin son birlik kalelerini de yıkmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar ırkçılık, tekfircilik, mealcilik, şiicilik, sünnicilik ile vahdete ağır darbeler vurdular. Oruç gibi kalan ameli birliklere de darbe vurmak istiyorlar.
Diyeceksiniz ki, hocam bunlara kulak asıp, onların söyledikleri ile hareket eden çok az insan var. Evet, bu, sevindirici ancak küfür de bütünden/birlikten ne parça koparabilirsek kârdır amacında zaten.
Bu konuyu bir yazıda bitirmek istiyordum ancak meselenin özüne giremedik. Meselenin özünü önümüzdeki yazıda ele almaya çalışacağım inşallah.