Gündem seçimler… Ekser siyasi çevrelerin dizayn etmeye çaşıtlıkları; hakikatteyse gerçek hesabı kesecek olan halkın nazarından bakmaya çalışalım.
Normalde, Türkiye 2023’te Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girse de partiler, özellikle de muhalefet; kaçınılmaz bir erken seçim olacakmış gibi gardını alıyor.
İktidar ve muhalefetin kullandığı “gerilim ve ötekileştirici dil, halkın alım gücü; artık küresel istihbaratların da aktör olduğu Kürt Sorunu ve Türkiye’nin kucağında bulduğu veya müdahil olduğu bölgesel sorunlar...” bir erken seçim gündemini zinde kılıyor.
Seçim sath-ı mailinde üç farklı cepheden bahsetmek mümkün.
-Cumhur ittifakı; AKP ve MHP ve müştemilatlarından müteşekkil.
Mazide, % 52’leri tek başına bulmuş İktidar partisi; Marmaray, Çanakkale ve Üçüncü Köprü, İstanbul Havalimanı; İHA/SİHA’lar.. gibi hakikaten mega projelerle; inancı ve duygusal bağı gevşemiş olan tabanını toparlayabileceğini hatta muhalefet tabanından da ciddi oylar alabileceğini umuyor(!?).
Kaybettiği tabanını toparlar mı bilmem. Sayın Cumhurbaşkanının; muhtelif konularda, kendisinden farklı görüş/tez ileri süren kesimleri ve partileri; PKK veya terörle iltisaklandırması; muhalefet tabanına hitap etmesini engelliyor; kitleleri ayrıştırıyor.
Ayrıca iktidar yatırımlarının da -her nedense- gereğince karşılık bulamama ya da anlatılamama gibi bir sorunu var. Adeta yeniden inşa ettiği Van ve son İstanbul seçimleri bunun bariz örneği..
Hasılı kelam, halkın; köprü ve yatırımların mükemmelliğinden çok, geçişlerinin pahalılığından derin etkilendiği açık. Askeri başarılar ise daha çok MHP’yi nemalandırıyor gibi..
-Millet İttifakı; Kemalist CHP ve milliyetçi İYİ Parti’nin etrafında şekillenen bir tezat bohçası. Akşener; “17.000 Fail-i Meçhul dosyalarının JİTEM’i, asit kuyuları ve nihayetinde, parti içi ve dışı itirafların FETO’yla” her vesileyle ilişkilendirdiği/andığı bir siyasetçi.
Akşener’in prim yapması; MHP’nin yitireceği itibar ve AK Parti’ye karşı ilkelerinden vereceği tavizlere bağlı olacaktır.
Saadet’in –kendisine rağmen- oturacağı zemin; kaygan, şaibeli ve muhafazakâr tabanda, yorumlara açık olacaktır.
Sözün özü; bu ittifaktan, güçlü bir iktidar çıkmayacağı ortada. Halk yorgun ama arıyor!
-“Diğer Cephe” var mıdır? El-cevap: Vardır! Yoksa da zinhar olmalıdır.
Diğer Cephe; bunların dışında bir yolu, bir tarzı, bir reçetesi olan cephe olacaktır ki o da HÜDA PAR olabilir belki de HÜDA PAR’dır ama bunun da bir bedeli ve şartı olacaktır.
Halk iyi bir kâşif, siyasileri/partileri ayrıştıran bir laboratuvar ve öğüten bir değirmendir. Yani; “el, Bey’den yamandır” biline!
HÜDA PAR’ın herkesten çok mazisine ihtiyacı var. Muhtaç olduğu kudret de buradadır.
Çünkü HÜDA PAR; temiz bir maziden besleniyor. Bu günlere ağır bedellerle, karşılıksız sevdalarla; “ben” kavramını, “biz” kavramına feda ederek gelmiş bir Mektebin mezunudur!
Mücahid Erbakan’ın tüm siyasi yapıları, bu mektebin mezunlarından amasız, fakatsız.. destek aldılar. Bu aziz milletin din ve değerlerini konuşan her Yerli’ye; muhafazakâr, din ve değerleri konuşan her siyasi yapı için kavli ve fiili dua ve destek verdiler; “dağ, bayır, patika ve ücra yerler” dolaştılar.
Bu mektebin mezunları; zor zamanda hakikat, kardeşlik ve beraberlik kazansın dediler. Mustazaf öncü kadroları; Türkiye’deki dindar parti ve yapılarla; Beyazıt ve Kızılay Meydanlarında, Şarkın fail-i meçhul cinayetler saçan sokaklarında kol kola verdikleri görüntüler, bunun en açık delilleridir.
Şehid Metin Yüksel, Şehmus Durgun, Susa Mektebi, baba maktulü Küçük Alilerin, Ubeydullah Durnaların, Şeyh Mola Zekilerin.. Hüseynî Bedelleri.. “Bir vücudun azaları olan Ümmet’e, kardeşliğe” akan Karşılıksız Sevdalar’dı.
Kuşatılmış haneler, hücrelerdeki masum yürekler; “Allah’ın yardımı ne zaman” demeye utanırken; Ceylanpınar’da Halil ve Ramazan’ın şehadetlerine, “kaynayan kazandan kalkan ayan el” şahidlik ediyordu.
HÜDA PAR, işte tam da budur!
Bu gün ise halk umutsuz, reçete sunanların ekseri samimiyetsiz. “Bu benim Doğru Yolumdur” demenin; kendisi olarak çıkmanın; acil, yan sanayi kazançlara meyletmemenin, zamanıdır. Çavé'l derîya xwalî lı serîya! (Başkasının kapısına bakanın toprak başına!).
Ani fırsat ve kazançlara meyledip başkasının suç ve günahını aklayıp halkı ikna etmenin -halkın nezdinde- faturası ağır olacaktır!
Deste xwestinê, bila bê şikestinê (dilenen el kırılsın).
Halk unutmaz, kaydeder, fatura keser!
Gelecek seçimlerde güçlü bir iktidar olmayacağı; mazideki Ecevit, Bahçeli, Mesut’un Üçlü Koalisyonundan da aciz iktidarın gelmesi muhtemel. Bu vesileyle de asıl seçim; bir sonraki seçimler olacaktır.
Samimi koalisyonların dahi birbirlerinin ayağına oynadığı bir zamanda; HÜDA PAR; bu tuzakları aşabilecek tecrübe, birikim, kadro, samimiyet ve yüreğe sahiptir.
Çare: Sebrun cemil! “Artık sen neler olacağını bekle! Zaten onlar da senin başına nelerin geleceğini beklemektedirler.” (Duhan-59) wesselam!