Gelin Hollanda'dan ÖSYM ile İntikam Alalım!

Muhammed Ali AKAY

“Öf yeter artık” diye bağırdı bir kız öğrenci. Arka sıradan gelen ses 160 dakika süren YGS' ye giren kızcağızdan geliyordu. 160 dakika bitmek bilmediği için mi, yoksa hasta olduğundan dolayı iki de bir burnunu çeken önündeki çocuk için mi söyledi bilinmez. Ama her ikisinin de etkisi vardı. Gözetmen olan iki öğretmen sınav süresinin çok uzun olduğunu, 160 dakika boyunca sınavdan ayrılmadan kupkuru sıralarda genç bir insanı hapsetmenin doğru olmadığını konuşuyorlardı. TEOG sınavı gibi 40-50 dakika arayla bu işin çözülebileceğini söylüyorlardı. Her ikisinin de sınavla alakalı güzel fikirleri vardı. Gözetmen öğretmenler için ayrılan kitapçıkta sınav için öneriler bölümü vardı.

Öğretmenlerden biri: ‘' Hocam buraya 160 dakikanın fazla olduğu ile ilgili görüşlerimizi dolduralım mı?''

Diğer yaşlı olanı:'' Boş ver be hocam, başın ağrır; her şeye karışmayacaksın. Bak sen daha geçsin, saçların ağarmamış; ben bu saçları, bu düzen içinde ağarttım. İşini yap, paranı al gerisini düşünen vardır zaten, kafanı yorma. Sesini çıkarttığın an hesap soran çok olur.''

Evet, ezilmiş, 28 Şubat sürecini görmüş, sinmiş bir adamın halinden anlamıyordu işte bu genç öğretmen. Anlamak da istemiyordu. Yazık be kardeşim! 160 dakika ara vermeden sınav yapılır mı be! Sınav dediğin geçerlilik düzeyi yüksek olmalı… Değil mi ölçme ve değerlendirme başkanları? ÖSYM'nin T.C. devletinden maaş alarak çalıştırdığı ölçme ve değerlendirme uzmanlarına soruyorum bu soruyu. Sınav süresi acilen düzeltilmeli…

Sınav ile ilgili olarak 12 yıl, belki kazanamamışsa 13-14 yıl hazırlanacak, okuyacak ve haberi olmadığı için 9.46'da gelecek ve sen bu genci almayacaksın. Ve hiçbir mazeret sınavı diye bir uygulaman olmayacak… Yazık be kardeşim. Gençliğini bu şekilde ezme Allah aşkına. Küstürme, ötekileştirme, emeğini zayi etme. Sistemi çağa, zamana, nesle uyarla be… ÖSYM mutlaka sınava giremeyen gençlere mazeret sınavı diye bir imkân daha vermelidir.

***************

Batı'nın zulmünü Pazar akşamı gördük. Hollanda köpekleri ile atları ile insanımızı ezdi. 15 Temmuz'u millet olarak bir daha sanki yaşadık. Köpeklerin parçaladığı, atların tepelediği insanımıza üzüldük gerçekten de. Ama korku kalplerden alınmış gibiydi. İnsanımızın Hollanda sokaklarında Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber demesine çok sevindik. Evet, belki de Anadolu insanı, hiç bu kadar Batı'nın göbeğinde, Batı aleyhine haykırmamıştı.

Yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Ümmetin ne acılar çektiğini herkes görüyor, izliyor ve biliyor. Öyleyse biz de BATI'yı kızdırmaya devam edelim. Mesela referandumdan evet çıkmasına Batı kızıyorsa ve istemiyorsa “Evet” diyoruz ulan! Var mı diyeceğiniz?

Eğitim sistemimi senin istediğin gibi şekillendirdim. Yıllardır senin dayattığın ideolojiden dolayı özüme yabancı bir nesil yetiştirdim. Düşmanlık mı istiyorsun?  Tamam, seni en çok kızdıracak can damarından vuracağım. Eğitim sistemimi değiştireceğim. Seçmeli diye okutmaya çalıştığım Kur'an-ı Kerim'i, Temel Dini Bilgileri, Hz Muhammed'in hayatı derslerini zorunluya çevirdim. Al sana… Bir darbede sınav sisteminden sana… Bu dini derslerin sınavdaki puan ağırlıklarını artırıyorum. Var mı diyeceğin?

İncirlik üstünü kapatsanız inanın ki eğitimle alakalı yukarda yazdığımız İslami yönden yapacağınız değişiklikler kadar kızdırmaz bu gâvurları.

Selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.