Allah'u Teâlâ tarafından insanoğluna bahşedilmiş nimetlerden biri de gençliktir. Gençlik, insan ömrünün en hareketli, bereketli ve verimli dönemidir. Ne yazık ki, günümüzün gençliği yaratılış gayesine ve hikmetine uygun hareket etmemektedir. Genelde İslam coğrafyasında, özelde ise ülkemizde gençlik yalancı değerler peşinde ve pençesinde tüketilirken, kendi öz değerlerine de yabancı bırakılmaktadır.
Bizler Müslümanlar olarak giydirilmiş adetlerin, bindirilmiş törelerin, uydurulmuş hikâyelerin kabul gördüğü bir ülkenin sakinleriyiz. Hayatımızın tüm dönem ve devreleri üzerinde yabancıların ve emperyalist mihrakların hesapları vardır. Özellikle gençliğimiz üzerinde çok kirli oyunlar oynanmaktadır. Gençlerimiz emperyalist emellerin plan ve projelerine malzeme olmuş durumdadır. Yabancıların iradesine ve icazetine dayanan cahili eğitim ve öğretim kurumlarında gençlik eğitilmiyor, aksine eritiliyor. Burada en önemli mesele, Müslümanlar tarafından gençliğin değerinin bilinmemesi ve önemsenmemesidir.
Gençlik, zamanında ve yerinde kullanılması gereken bir dinamizmdir. Gençlik dönemini ganimet bilip değerlendirmek, her Müslüman'ın ve toplumun asli görevidir. Gençliksiz bir İslami hareket düşünülemez. Gençliği olmayan hareketlerin geleceği yoktur. İslam'ın ortaya çıkardığı insan tipi, biyolojik devreleri bir yana bırakırsak daima gençtir. İslam dini gençliksiz olmaz. Gençliği hesaba katmayan planlar ve projeler, hizmetler ve meşrepler, İslam'ın nazarında bir değer ifade etmez.
İslam'ın doğuşu aslında bir gençlik hareketini, bir gençlik serüvenini andırmaktadır. İlk doğuş yıllarındaki söylemlere, karşı çıkışlara, isyan ettiği meselelere, korkusuzca meydan okuyuşuna, saf hareketine, durmuş, oturmuş cahili statükoları hiçe sayan tavrına, taşıp gelen heyecanına bakılırsa tam bir gençlik hareketi özelliği taşıdığı görülür.
Her gençlik hareketi gibi, İslam da ilk ortaya çıktığında küçümsenmiş ve gelip geçici bir gençlik heyecanı olduğu sanılmıştır. Geleneklere karşı gelmekle, sonunu düşünmeden hareket etmekle, hayalci ve maceracı olmakla suçlanmıştır. Onca yaşını başını almış “iki şehrin büyük adamı” veya adamları varken yetim birisinin peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkması fazlasıyla cüretkâr bulunarak dışlanmıştır.
Ancak bütün bunlara rağmen heyecan kısa sürede her yanı sarmış, genç ihtiyar herkesi etkilemiştir. Resulüllah sallallahu aleyhi vesellemin tebliğ ettiği Kelime-i Tevhid her ailede gündeme girmiştir. İslam'ın; değil Arap yarımadasının, tüm insanlığın kurumuş vicdanını ve tutulmuş aklını açan, donmuş dimağını ve katı geleneklerini parçalayan tarihin en kalıcı hareketi olduğu anlaşılmıştır.
Gençlik, kişinin enerji dolu ve hareketli olduğu en dinamik çağdır. Genç insan sahip olduğu enerjiyi harcayabilmek için daha çok harekete ihtiyaç duyar. Bu itibarla o, birçok meseleyi çözebilecek heyecan, dinamizm ve fiziksel beceriye de sahiptir; kendisine fırsat verildiğinde çok önemli başarılara imza atabilecek yeteneğe sahip bulunmaktadır. Ciddi görevleri yerine getirebilecek kabiliyet, genç insanda daima mevcuttur.
Esas olan, gençlikteki bu kabiliyeti keşfedip, onu geliştirmek, bunun için de ona görevler vererek sorumluluk bilincini kazandırmaktır. Asrı Saadet'te en güzel örneğimiz Muhammed aleyhissalatu vesselamın, gençliğin bu tür özelliklerini azami ölçüde dikkate alarak değerlendirdiği, açık bir biçimde görülmektedir. Çünkü O, gençleri, tebliğ ve irşat faaliyetleri dâhil, devlet teşkilatının en üst kademelerine kadar hemen her alanda görevlendirmiştir.
Gençler ise, Allah'ın Resûlü'nü hiçbir zaman mahcup etmemişler, Onun güvenini boşa çıkarmamışlar ve kendilerine verilen çok ciddi dini ve idari görevleri, hakkıyla yerine getirmişlerdir. Bu görevler arasında müsteşarlık, valilik, sekreterlik, hâkimlik, komutanlık, sancaktarlık, istihbarat, güvenlik görevliliği, maliyecilik, öğretmenlik gibi çok önemli devlet görevleri bulunmaktadır.
Gençlik, Müslümanlar için vazgeçilmez bir dinamizmdir. Gençliğinden vazgeçen bir toplumun yarını ve geleceği olmaz. Müslümanların Allahû Teâla'nın inzal ettiği hükümlerle tebasını sevk-û idare eden adil imamın ortaya çıkması için çalışmaları ibadet olduğu gibi, Allah'ın hükmüne ve hâkimiyetine teslim olmuş bir gençliğin ortaya çıkması için çalışmaları da bir ibadettir.