*Gençlerin bir STK veya cemaat çalışmasında yer alması önemlidir; ama öncesinde gençlerin gönül dünyasına seslenmek, onların gönlünü kazanabilmek, gençlere değerli olduklarını hissettirmek, onları takip etmek, onlara isimleriyle hitap etmek lazımdır.
*Kırsal kesimdeki gençler çoğunlukla ihmal edilmektedir. Bazen onların varlığı ile yokluğu belli olmamaktadır. Kırsal kesimdeki gençleri ziyaret etmek, onları tanımak, eğitim alanında onlara maddi ve manevi destek sunmak öncelikler arasında olmalıdır. İslami yapılar, bu kesimdeki gençlere el vermezse, onların gönlüne iman sevgisi ekmezse yarın öbür gün bu gençler rahatlıkla birilerinin tuzağına düşecek veya yanlış düşüncelere arka bahçe olacaklar.
*İslami yapılar, azımsanmayacak çalışmalara imza atıyor. Karınca kadarınca çabalıyor. Bu çalışmalar, sadece ilgilenmek, telkin etmek ve yönlendirmekle sınırlı kalmamalıdır. Gençler, yarının toplumunda söz sahipleridir. Gençler, elden giderse memleket elden gider. Bu sebeple lider gençler, rol model gençler yetiştirmek lazımdır.
*Televizyon kuşağı olarak bilinen 1980 ve 2000 yılları gençliği çizgi filmler, sahte kahramanlar, cinsel görüntüler ile iğfal edildi, sübliminal mesajlarla kuşatıldı. Bu kuşağın gençlerine İslam ve insanlığın gerçek kahramanları yeterince tanıtılmadı. 2000 sonrası kuşak da ‘Dijital veya Z kuşağı’ gibi isimlerle gençler yeniden hedef tahtasına oturtulmuş. Ahlaki ve kültürel erozyon teknolojik hız ve bilişim hazzıyla oluşturulmak istenmekte. Bu tuzakları boşa çıkaracak sağlam davet alt yapıları ve davetçi gençler yetiştirmek lazımdır.
*Mahallemizdeki STK’lar, cemaatler, camialar ve platformlar İslami çalışmaların kanıtıdır ve güzel çalışmaların işaretidir. Peki, bu yeterli midir? Değildir. Ortak çalışmalar, paneller, tepkiler ve değerlendirmeler çoğalmalıdır. Öyle ki bu çalışmalar hiçbir genci dışarıda bırakmayacak şekilde kuşatıcı olmalıdır.
STK, cemaat, camia ve platformlarda gençlik komisyonları veya gençlik çalışmaları vardır; ama sadece ‘gençlik ve gençler’ adıyla çalışma sahasında olan yapılar yok gibidir. Örneğin Erzurum’da 80 bin, Diyarbakır’da 60 bin ve Bingöl’de 15 bin üniversite genci vardır. Acaba, hangi İslami yapı bu gençlere dönük bire bir ilgi çalışması yürütmektedir. Yüzleri belki de bazen binleri bulan gönüllülere rağmen özelde üniversite gençleri arasında iman, ahlak, davranış ve kültür yönüyle ciddi bir tahrip, bir aşınma ve bir çöküş vardır. Oysa her bir gönüllü sadece bir gençle diyalog kursa, arkadaşlık oluştursa, onun dünyasını anlayıp gönül kapısından girebilse birler onları, onlar yüzleri, yüzler binleri kazandıracaktır.
*Çalışmalarda genellikle dar bir kalıp ve aşılmayan bir taassupla hareket edilmektedir. İslam’ın tüm alanlara şamil kavram haritası bilinmemekte, es geçilmekte ve çoğunlukla Batı(l) kavramlarıyla gerçekler izah edilmektedir. Bu eksiklik, kal ve hal dilini olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda kendi gündemimizi oluşturmalı, geliştirmeli, kavramlarımızı aktif hale getirmeliyiz. Birileri söyledi, istedi diye değil davamızla, imanımızla, aşkımızla, gündemimizle ve kavramlarımızla her zaman sahada olmalıyız. Kudüs, Doğu Türkistan, Yemen, Kürdistan ve diğer mümin ve mazlum coğrafyalar konjonktüre göre değil her zaman gündemimiz olmalıdır.
*Gençlerle ilgili çalışma, toplantı ve tespitlerde genellikle 40 yaşın üstü katılımcılar öne çıkmaktadır. Halbuki gençlerin ve gençliğin konuşulduğu yerde, onların sorunlarının masaya yatırıldığı her zeminde gençler ön almalı, koşmalı, yorulmalıdır. Birçok STK başkanı veya üyelerinin çocukları ciddi aşınmalar, kopmalar içindedir. Bunu görmek lazımdır. Bu sorunu çözmek için içten dışa doğru bir açılım ve kazanım olması lazımdır… (Devam edecek)