Peygamber Sevdalıları Platformu Van Koordinatörlüğü tarafından Gevaş ve Hoşap'ta "Barış, Rahmet ve Adalet Rehberi Hz. Muhammed (sav)" temalı mevlit etkinliği düzenlendi.
İl Koordinatörlüğü tarafından, Gevaş'ta bulunan Vizontele Spor Salonunda düzenlenen Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlik, ilahi ses sanatçılarının seslendirdiği ilahilerle devam etti.
Okunan mevlidin ardından Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihadul Ulema) üyesi Yusuf Türk, günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yaptı.
Hz Muhammed'in rahmet elçisi olduğunu belirten Türk, "Hz Muhammed’in, rahmet elçisi olduğu daha annesi Hz Âmine kendisine gebeyken belli olmuştur. Çünkü Hz Âmine herhangi bir rahatsızlık duymuyordu, doğumuyla o ana kadar şirkin ve küfrün sembolü haline gelen birçok batıl inanışlar darbe aldı. Medayin’deki Kisra Sarayı'nda 14 burç çatırdayarak kırıldı. Bu durum zulüm ve şirkin kalbine bir korku saldı ama mazlumlar için bir umut olacak ve daha doğmadan rahmet elçisinin küfrü ne kadar tedirgin ettiğini görüyoruz. Putperestlerin yüzyıllar sonra yanan ateşi sönmüştür. Doğumuyla gözle görülen bin yıllık ateş söndürüldü, rahmani yaşantıyla da kalplerdeki şirk ateşini söndürecektir. Bataklığına girmiş olanlar için bir rahmet, diri diri toprağa gömülen kız çocukları için bir rahmet, en güzelini Allah söylüyor: Alemlere Rahmet olarak gönderdik. Allah, 'bir insana, bir gruba, bir kavme, bir millete değil o bütün alemlere rahmettir' diyor." dedi.
Hz Muhammed'in barış peygamberi olduğunu söyleyen Türk, "Barış rehberi Hz. Muhammed birbirine küsleri barıştıran, bir birine kin ve düşmanlık besleyen ve birbirinden adam öldüren, Evs ve Hazreç Kabileleri arasında barış tesis etti. Barış daima ilk tercihiydi, çünkü onun yeryüzünde barış tesis etmek, günümüzde insanlığın asıl ıstırabı, kâinatın efendisi Hz. Muhammed'i (sav) tam manasıyla tanımamış, hakiki şahsiyetini bilememiş olmasından ve getirdiği, hayat bahşeden esaslara kucak açmayışından gelmektedir. Dünyanın manevi sarsıntısı da sıkıntısı da anarşi ve huzursuzluk içinde bocalayışı da bundan doğmaktadır. Onu anlamadıkça, sevmedikçe ve hayat bahşeden prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe insanlığın bu sıkıntı, sarsıntı ve buhrandan kurtulması mümkün değildir. İnsanlık onu anlamak zorundadır." şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmanın ardından sinevizyon gösterimiyle devam eden etkinlik, okunan dua ile sona erdi.
Hz Muhammed, küçük kızların diri diri toprağa gömüldüğü bir zamanda merhemeti getirmiştir
Platform tarafından Hoşap ilçesinde de "Barış, Rahmet ve Adalet Rehberi Hz. Muhammed (sav)" temasla Mevlid-i Nebi etkinliği düzenlendi.
YİBO Konferans Salonu'nda düzenlenen program Samet Dursun'un Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. İlahi ses sanatçılarının seslendirdiği ilahilerle devam eden etkinlikte Mevlid-i Şerif de okundu.
Daha sonra programa konuşmacı olarak katılan Ömer Faruk Arslan günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yaptı.
Hz Muhammed'in cahiliye dönemindeki insanlara merhamet aşıladığını ifade eden Arslan, "Onun rahmeti ve bereketi ve öyle emindir ki her insan kendine ders çıkarabiliyor. O öyle bir şahsiyettir ki. Onun merhametini nasıl anlayabiliriz biliyor musunuz, onun daha peygamber olarak yeryüzüne gönderilmeden önceki duruma baktığımızda ne kadar merhametli bir peygamber olduğunu anlayabiliyoruz. Mekke’ye gidelim, cahiliye dönemindeki Mekke’ye her tarafı küfür şirk dolmuş bir şehirdi. Mekke'de yaşayan bütün eşref tabakaya veya yüksek tabakadakiler bir alt tabakayı öyle ezerdi ve öyle zulüm ederdi ki. Hz Ömer Müslüman olmadan önce bir bayanı bayılana kadar döverdi. Sonra Hz Ömer bir kenara çekilir der ki, 'sanma sen bayıldın diye sana Merhamet ediyorum ellerim yoruldu' diyor. Böyle bir ortamda Peygamber (sav) gelmiştir. Yine Hz Ömer bir gün kızının elinden tutar 'haydi dayılarına gidiyoruz' derdi. Haydi dayılarına gidiyoruz kelimesi Mekke'nin kalbinde vahşet bir anlam barındırıyordu. O öyle Mekke'nin kalbinde yer açmıştı ki bu kelime Mekke neredeyse Bu kelimeyle helaka gidecekti. Hz Ömer kızını Mekke'nin çöllerini götürür, toprağı kazarken o toprak Ömer'in sakalları arasına girer kızı derki 'babacığım sakallarını temizleyeyim' Hz Ömer'in sakalları arasına karışmış o toprağı temizler elini babasının yüzüne sürer yanaklarına Merhametçe sürer, Hz Ömer yeri kazdıktan sonra kızına bir tekme vurarak o kazdığı çukura atar ve üzerine toprak atar. İşte böyle bir dönemde peygamber gelmiştir." diye konuştu.
Cahiliye döneminde yaşanan hukuksuzluk ve merhametsizliğe dikkat çeken Arslan, Haz Muhammed'in gelmesiyle cahiliye toplumunun asrı saadete dönüştüğünü belirterek, "Mekke'nin ahvaline baktığımızda o dönemdeki Ebu cehiller Ebu lehepler şeybeler o dönemin despotlarıydı. Emperyalizmin bugün Müslümanlara, İslam coğrafyamıza özellikle Peygamberimizin ümmetine yaptığını daha İslam dini gelmeden önce aynısını mazlumlara yaptırıyorlardı. O dönemin zalimleri, fakir bir insana borç verirdi borç birikir öyle ki bir yıl içerisinde bazen borcu 10’a katlanır ve sonrasında bu fakir borcunu ödemez hale gelirdi faiz katlana katlana işlenirdi. Onlara öyle ki bu mazlum borcunu ödemezse onlar bu mazlumun borcunun karşılığında eşini ve kızını alır götürürlerdi. Mekke halkı bununla karşılaşmaması için kendi kızlarını diri diri gömenlerdi. Yarın benim başıma da böyle bir şey gelirse ben nasıl kızımı veririm diyorlardı. İşte böyle bir günde ahlaksızlığın başını alıp gittiği, faizin diz boyu olduğu, acıma hissi olmadığı bir dönemde Allah tarafından kendisine adalet verilmiş kendisine sulh verilmiş kalbine merhamet işlemiş bir peygamber gelecek. Onları Allah'ın dinine davet edecek. Her gün evlerine uğrayacak çadırlarına uğrayacak, onları yollarda karşılayarak kendilerini İslam'a davet edecektir." ifadelerini kullandı.
Konuşmadan sonra etkinlik sinevizyon gösterisi ve dua ile sona erdi. (Yunus Tuğrul-İLKHA)