Kış sezonu veya yaz sezonu biterken veyahut kıymete binmiş bir malın son kalemleri satılırken şu şekilde reklamlara rast gelmişsinizdir; “Bitiriyoruz” “Bu fırsat kaçmaz” “Fırsat kapınıza geldi” “Gitti gidiyor” “Kapatıyoruz”…
Bu reklam sloganlarını mübarek Ramazan ayı için de kullanmamızda sakınca olmasa gerek…
Ramazanın bir fırsat olduğu konusu tartışmasız bir gerçek. Bazı fırsatların elimizden kayıp gittiği de tartışmasız bir gerçek…
Ramazan ayının ikinci haftasındayız. Yılda bir kere bize uğrayan bu fırsattan ne kadar yararlandığımız sorusu ve geçmiş bir haftanın değerlendirmesini yapmadığımız da bir gerçek…
Gitti gidiyor, bu fırsat kaçmaz, kapatıyoruz, fırsat ayağınıza geldi, sloganlarını ve afişlerini görmediğimiz de bir gerçek…
Fırsatların bir özelliğinin de çok çabuk geçiyor oluşları da bir gerçek…
Bazı fırsatların çok sessiz geldiği ve bazen sessiz gittiği de bir gerçek…
Ramazan fırsatının her yıl Müslümanlara uğradığı ve bu fırsattan çok az sayıda Müslümanın yararlandığı ve yine çok az sayıda Müslümanın “ben de bu azlardan olayım” diye düşündüğü de bir gerçek…
Ramazan ayı içerisinde “Kadir Gecesi” diye bir bonusun varlığından habersiz olduğumuz da bir gerçek…
Ramazan ayının kirlenmiş ruhlarımızı yıkamamız için bir kaplıca, bir hamam oluşundan gafil olduğumuz da bir gerçek…
Zekât ve fitre harcını kullanarak fakirlerle aramızda bir gönül köprüsü imar etmek için çok gevşek davrandığımız da bir gerçek…
Ramazan ayı on bir ayın sultanıdır, cümlesini artık hepimiz ezberledik ama yılda bir kere bir ay boyunca bir sultan ile vakit geçirdiğimizi öğrenemediğimiz, bilincinde olmadığımız da bir gerçek…
Ramazan ayında hal dili ile tevbe ettiğimiz halde qal diliyle pek tevbe etmediğimiz de bir gerçek…
Ramazan aynı zamanda bir rehabilitasyon ve kişisel eğitim merkezidir. Kendimizi rehabilite etmek ve geliştirmek için yeterli gayreti sarf etmediğimiz de bir gerçek...
Ramazan ayında olmamıza rağmen çoğumuzun ne dünyamıza ne de ahiretimize hiçbir faidesi olmayan nice kelavajî şeylerle uğraştığımız, vakit geçirdiğimiz de bir gerçek…
Kafamızın dünyaya çok çalıştığı, ahirete ise pek çalışmadığı da bir gerçek…
Bize öğüt veren çok sayıda “Düşünmez misiniz?” “Akletmez misiniz?” ayeti kerimelerinin gereğini yapma fırsatını yakalamışken, ayetleri yanlış anladığımız ve daha çok midemizi düşündüğümüz de bir gerçek…
Gerçek dünyanın bu olduğunu düşündüğümüz ama öldüğümüzde gerçek dünya ile karşılaşacağımız da bir gerçek…
Gerçek dünya ile sanal dünyayı birbirine karıştırdığımız da bir gerçek…
Gerçeklerle yüzleşmediğimiz de bir gerçek… Ramazan gitti gidiyor, fırsat kapınızda…