Kış ayalarında sıcak bölgelerde hayatlarını sürdüren göçerler, İlkbahar ve Yaz mevsiminde sıcakların başlamasıyla birlikte daha serin bölgelere doğru göç etmeye başladı. Göçerler, haftalarca sürecek bir zorlu yolculuktan sonra uygun gördükleri yerlerde çadırlarını kuruyor.
Sıcak havaların başladığı bu günlerde binlerce hayvanlarını yaylalara götürmek için durmadan yolculuklarına devam eden göçerler, yaklaşık bir aylık yolculuktan sonra ancak yerlerine varabiliyorlar.
Yaylalara giderlerken, birçok yerde konaklayarak ilerleyen, dağ ova ve karayolu kullanmak zorunda kalan göçerler, birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalıyor. Kışı sıcak yerlerde geçiren göçerler, sıcakların başlamasıyla birlikte Bingöl, Erzurum, Muş ve bölgenin yüksek kesimlerine ve yaylalarına gitmek için at ve eşeklerin sırtlarında taşıdıkları eşyalarıyla birlikte yollara koyuldular.
"Hayvanlarımızdan verim almak için yaylaya gidiyoruz"
Sıcakların başlamasıyla hayvanlardan iyi verim almak için yaylaya gitmek zorunda kaldıklarını ifade eden Habibi Karakuzu, "İncesuyu (Deranazik) köyünde oturuyorum. Havalar sıcak olunca hayvanlarımızdan daha iyi verim almak için yaylaya gitmek zorundayız. Bingöl'ün Karlıova ilçesine bağlı Kartal yaylasına gidiyoruz. Kartal yaylası şu an karla kaplı meşhur bir yer. Yaylada çok çeşit otlar var. Hayvanlarımızı orada otlatıyoruz. Toplamda yaylada 5-6 ay kalıyoruz. Bu sürede bütün kış hazırlıkları ve hayvancılıktan elde ettiğimiz gelir burada alıyoruz. Yayla bizim için vazgeçilmez bir yer.” dedi.
"Helal rızık için zorluklara katlanıyoruz"
Tüm zorluklara katlanmalarının sebebinin çoluk çocuklarına helal rızık yedirmek için olduğunu söyleyen Karakuzu, "Burada elde edeceğimiz helal rızıkları geçimimizi yapmak için uğraşıyoruz. Çocuklarımızın geleceği için çalışıyoruz. Yaylada hayvanlarımızdan aldığımız sütten peynir yapıp büyük şehirlere gönderiyoruz. Özelikle Tuluğ peynirimiz meşhurdur. Koyun ve kuzularımız burada iyi kilo alıyor ve kuzularımızı iyi fiyata satıyoruz. Yolculuğumuz bir hafta sürüyor. Konaklanarak gidiyoruz. Daha sonra çoluk çocuğumuzu da araçla yaylaya götürüyoruz. Kara ve beyaz çadırları kurup 5-6 ay burada kalıyoruz.” İfadelerini kullandı.
"Bir baş çobanın (sereşivan) aylığı 4 bin TL'dir"
Hayvanlarının devamlı veteriner kontrolünden geçtiğini belirten Karakuzu, "Hayvanlarımız devamlı veteriner kontrolünden geçiyor. Özel çoban tutuyoruz. Bir baş çobanın (sereşivan) aylığı 4 bin TL'dir. Baş çoban hayvanın her şeyinden anlaması gerekiyor. İlacından tutun yemesi ve içmesine kadar her şeyini bilmesi lazım. Anlayacağınız iyi ve verimli bir hayvancılık özel bir ilgi istiyor.” Diye belirtti.
"65 yaşındayım hayatım hep yollarda ve yaylada geçti"
Elazığ'ın Karakocan ilçesinden gelip Muş'un Varto ilçesi ya da Bingöl'ün Karlıova ilçesinin yaylasına gittiklerini belirten Gülsüme Turan ise “Yaylaya gidiyoruz. Orada koyunlardan sadığımız sütten peynir yapıyoruz. Yağ topluyoruz. Şu ana kadar bu hayattan memnundum ama artık yaşlandım yapamıyorum. Benim için artık gençler yapsın bu işi. Gençler de tembel bu işten kaçıyorlar. Yaşım 65 hayatımı hep hayvancılıkla geçti. Nerdeyse tüm çocuklarımı yollarda doğurdum. Çok sıkıntı yaşadım. Şu an yaylaya gidinceye kadar bir ayımız yolarda geçecek konaklayarak gidiyoruz. Oruç ayı geldi. 10 gün orucumuzu yolda tutacağız ondan sonra yaylaya varacağız. Bu iş öyle kolay değil.” şeklinde konuştu.
Yaylaya giden hayvan sahibi H. Ahmet Turan da yıllarca hayvancılık yaptıklarını belirterek, "Şu an 71 yaşındayım. Karakocandan gelip Muş'un Varto ya da Bingöl Karlıova yaylasına gidiyoruz. Hayvancılık babadan gelmedir, bende devam ediyorum. Allah’a çok şükür hayat devam ediyor. Her şeye rağmen hayatımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı. (Nihat Kanat-İLKHA)