Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulaziz Beki, Bingöl'ün merkez Sarıçiçek Köyü’ne düşen göktaşının zekâta tabi olup olmadığı hakkındaki sorulara açıklık getirdi.
Konu ile ilgili sorularımıza cevap veren Prof. Dr. Beki, göktaşının zekâta tabii olan madenlerin kapsamına girmediğini belirtti. Prof. Dr. Beki, “İslam açısından belirli gruplar zekâta tabidir. Bunlar ise 5 gruptur. Birincisi ticaret eşyası, ticarete konu olan her şey zekâta tabidir. İkincisi hayvana tabidir. Tabiri caizse dört ayaklı olan ve eti yenen hayvanlar zekâta tabidir. Üçüncüsü bazı meyveler ve hububatlardır. Diğer bir kısmı ise madenlerdir. Ancak madenlerde de sadece altın ve gümüş zekâta tabi olur. 5’te 1’ini zekât vermek durumundasın. Bingöl’de yağan göktaşları ile ilgili de bu taşlar birinci derecede kimlik bakımından altın ve gümüş değildir. Zekâta tabii olan madenlerin kapsamına girmiyor. Çünkü içinde altın ve gümüş elementi bulunmuyor.” dedi.
“Zekâtını veren insan Allah’a karşı şükrünü etmiş olur”
İsteyenlerin zekâtını verebileceğini de ifade eden Prof. Dr. Beki, “Ancak bulanlar kendi istekleri ile zekât verirlerse bunun da dinen hiçbir sakıncası yoktur, hatta sevabı vardır. Zekâtını veren insan Allah’a karşı şükrünü eda etmiş olur. Göktaşı mükellefiyet açısından altın ve gümüş kapsamına girmediği için zekâta tabi değildir. Maden yer altında olan gizli hazinelerdir. Yer altı madenleri de iki kısma ayrılır genel olarak; bir kısmına rikaz (toprağa gömü yapma) denilir bir kısmına da maden denilir. Rikaz insanlar tarafından yer altına yerleştirilen madenlerdir bu sebeple bunların hükmü ayrıdır. Bir de Allah tarafından, yer altında yaratılan madenler vardır. Bu da belirli elementlerle Allah’ın koyduğu hükümlerle altın ve gümüş oluyor.” diye belirtti. (Nihat Kanat-İLKHA)